UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve "Osmanlı'nın parmak izi" denilen eserlere ev sahipliği yapan Safranbolu, zaman yolculuğuna çıkaracağı misafirlerine lokum tadında bir Kurban Bayramı yaşatacak.
UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesi, Osmanlı mimarisini yansıtan ev ve konakları, han ve çeşmelerinin oluşturduğu tarihi dokusuyla bayram tatilinde misafirlerini zamanda yolculuğa çıkaracak.
Osmanlı mimarisi, şehir hayatı ve kültürünü yansıtması dolayısıyla "Osmanlı'nın parmak izi" olarak adlandırılan, o dönemden kalma han, hamam, konak, çeşme, cami ve köprüleriyle açık hava müzesini andıran Safranbolu'da, Ramazan Bayramı dolayısıyla otellerde yüzde 100 doluluk yaşanıyor.
Türkiye'de, İstanbul ile kent ölçeğinde dünya mirası listesindeki tek yer olan Safranbolu, İncekaya Su Kemeri, Türkiye'nin en uzun mağaralarından birisi olan Mencilis Mağarası, cam seyir terası, kanyonları ve doğasıyla da turizmin cazip yerlerinden birisi olurken, bayram tatili süresince günübirlik ve konaklamalı binlerce turisti ağırlayacak.
Karabük Valisi Kemal Çeber, yaptığı açıklamada, bayramda Safranbolu'yu tercih edeceklerin şanslı olacağını söyledi.
Safranbolu'nun üç günlük turlar için çok tercih edilen bir yer olduğunu ifade eden Çeber, "Türkiye'nin en çok bilinen yerlerinden birisidir Safranbolu. Tarihi Çarşı'ya geldiğinizde, bastığınız her yer tarih, kültür, sanat... İnsanların bu üç günü ve bunun gibi günleri en iyi değerlendirebilecekleri sezon. Sadece tarihi konaklardan ibaret olduğunu düşünmemek lazım. Muhteşem bir doğası var" diye konuştu.
Sadece Safranbolu olarak değil diğer ilçelerin de önemli bir turizm merkezi olduğunu anlatan Çeber, Hadrianapolis Antik Kenti, ormanları, yürüyüş yolları ve parkurları bulunduğunu, cip safari ve motor safari yapabilecek alanları olduğunu belirtti.
Çeber, kentte dünyanın en büyük entegre demir çelik tesislerinden birisinin yer aldığına değinerek, "Gelen misafirlerimiz hepsini gezebilir. Buraya gelenler, çok güzel üç gün geçirirler. Son günlerde otel rezervasyonları, plakaların çeşitliliği çok hareketli bir bayram geçireceğimizi gösteriyor" dedi.
Safranbolu'nun her bayramda ziyaretçisi katbekat artan bir ilçe olduğunu aktaran Çeber, sözlerini şöyle tamamladı:
"Safranbolu'daki en önemli donelerden birisi Safranbolu lokumu, artık coğrafi işareti almış bir ürün. Rezervasyonlar hemen hemen yüzde 100'leri buldu. Safranbolu'da yan sektörler olarak değerlendireceğimiz yerleri de etkiliyor. Lokum üretimi de olabilecek en üst düzeylere çıkmış durumda"
Safranbolu'nun en önemli ürünlerinden birisi olan Safranbolu lokumuna da bayramlarda ilgi artarken, lokumcular bayramda ihtiyacı karşılamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Lokum üreticisi Erdinç Sezer, yoğun bir bayram hazırlığı içinde olduklarını bildirerek, şunları kaydetti:
"Üç günlük bayram tatilinde yoğun bir talep bekliyoruz. Çevre iller başta olmak üzere, Ege, Akdeniz'den misafirlerin geleceğini, Safranbolu'daki yerleri gezip göreceklerini umut ediyoruz. Aldığımız duyumlar da bu yönde, Safranbolu yoğun bir taleple karşılaşacak. Bizim kültürümüzde ziyarete giderken hediye götürme kültürü vardır. Artık çikolatayla değil Safranbolu özelinde lokumla özellikle klasik lokumla bayramlaşılır"
SAFRANBOLU’NUN GEZİLECEK YERLERİ
SAFRANBOLU EVLERİ
18. ve 19. yüzyıl Osmanlı kent yaşamının ve tarihi dokusunun günümüze kadar korunduğu Safranbolu’nun simgesi olan Safranbolu evleri, Türk kültürünü aile yaşantısını aktaran eşsiz yapıtlardan. Bu görkemli evler, Osmanlı döneminde yumurta akından inşa edilmiş ve uzun süre depreme karşı koruma sağlamış. Depreme dayanıklılık göstermelerinin en büyük etkeni ise toprağın dibine inşa edilmemiş olmaları. Evler konak tarzında genellikle 2 ya da 3 katlı olarak inşa edilmiş. Evlerin ilk katları hayvan damı olarak kullanılır ve yığma taş duvarlar kullanılmış. Ahşap çatkılı, taş ve kerpiç örgülü duvarları beyaz badanalı olan evlerde geniş ocaklar dikkat çeker. Evler haremlik selamlık olarak hiçbiri diğerinin manzarasını kapatmayacak şekilde tasarlanmıştır. Safranbolu Evlerinin bulunduğu sokakları hepsi Arnavut kaldırımlıdır.
Safranbolu’nun her tarafı tarihi konaklarla dolu. Yüz, bilemedin iki yüz yıllık. Geçmişteki deri tabakhaneleri şimdilerde kalmasa da, yarattıkları zenginlik gözle görülür durumda. Konakların çoğu turist ağırlar olmuş. Ancak tartışmasız tüm konaklarda müthiş bir mimari, ince bir estetik var. Bir konağa gittiğinizde adeta büyüleniyorsunuz. Anlatılanlara göre bu konakların taş işlemeciliğini 1924 yılında mübadil olarak Skydra (Yunanistan) ‘ya gönderilen Ortodoks Kıranköylüler yapmışlar. Birinci katlardan başlayan ahşap işçiliğini ise Safranbolulu ustalar. Ancak farklı iki kültürün birbiriyle uyumu hemen göze çarpıyor.
YÖRÜK KÖYÜ
Safranbolu-Araç yolu üzerinde, Safranbolu’ya Kente 13 kilometre uzaklıktaki Yörük Köyü, açık hava müzesi niteliğindedir. Ulaşım taksi ile mümkündür. Koruma altında bulunan ev ve sokakların tümü bakımlıdır. Kaymakçıoğlu Konağı, Sipahiler Konağı, Ahşap Cami ve sanat galerisi olarak restore edilen Çamaşırhane gezilebilir.
TOKATLI KANYONU
Eski Çarşı'nın Gümüş Mahallesi'nden Tokatlı Köyü'ne kadar uzanan Tokatlı Kanyonu, doğal ortamlarında yaşayan canlılarla baş başa kalacağınız 9 kilometre uzunluğunda geniş bir yürüme parkuruna sahip. Kanyon içerisinde paintball veya ata binme gibi çeşitli sportif aktiviteler yapabilmekte. Ayrıca Tokatlı Kanyonu'nda bir cam teras bulunmaktadır. Kanyon manzarasına bakabileceğiniz 80 metre yüksekliğindeki bu cam teras doğanın güzelliğini eşsiz manzarayla izlemenize olanak veriyor.
BULAK (MENCİLİS) MAĞARASI
Mağara Türkiye'nin keşfedilmiş en uzun mağaralarından olarak biliniyor. Halen hidrolojik olarak aktif bir mağaradır. Bulak (Mencilis) Mağarasının gİrişi, dik kayalar üzerinde olup mağaranın uzunluğu 6 kilometreden fazladır. Bu alanın yalnızca yaklaşık 400 metresi ve 3 katı ziyaretçilere açıktır. Bulak Mencilis Mağarası'nın en alt katında yer altı nehri ile 15 metre uzunluğunda şelale bulunuyor. Ayrıca birkaç göl de vardır. Bulak Mağarası'nın bir başka özelliği ise nefes darlığı, astım ve bronşit gibi hastalıklara iyi geldiğinin söylenmesidir.
HIDIRLIK TEPESİ
Safranbolu'ya ilk gelen Türklerin yerleştiği, yağmur duası ile Hıdırellez kutlamaları yapmış olduğu önemli bir mekandır. Hıdırlık Tepesi’nde Orhan Gazi dönemimde yaşamış Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın kumandanlarından Hıdır Bey’in türbesi, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman’ın anıt mezarı, Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa’nın Türbesi, Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa'nın Türbesi ve iki adet namazgah bulunmaktadır.
SAFRANBOLU SAAT KULESİ
Padişah III. Selim'in Safranbolulu sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1794-1797 yıllarında yaptırılmıştır. Safranbolu Saat Kulesi Türkiye’de bulunan saat kulelerinden çalışır durumda olan ve içine çıkılabilen en eski saat kulesidir. Kale'nin de en eski yapısı olan Saat Kulesi 4,65 X 4,65 metre ölçülerinde kare planlı, 12 metre yüksekliğinde taş duvarlı, mahya çatılı yalın bir yapıdır. Eski cezaevine bakan kenarında tek giriş kapısı vardır. Kulenin saat odasının dört tarafında dikdörtgen ikişer pencere yer alır, iç aydınlatması mazgal delikleriyle sağlanmaktadır. Haftada bir kurularak 200 yılı aşkın bir süredir aralıksız çalışan saat 109 ve 60 kilogramlık iki ağırlıkla çalışmaktadır. Dış kadranı ise 1.20 metre çapındadır.
SAFRANBOLU KENT TARİHİ MÜZESİ
Eski kalenin bulunduğu tepenin üzerine yapılmıştır. Önceleri Hükümet Konağı olarak hizmet veren bina restorasyona uğrayarak müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müze; zemin, giriş ve 1. kat olmak üzere 3 kattan oluşmaktadır. Safranbolu'nun günümüze kadar geçirdiği evreleri kronolojik olarak izleyebilir, yaşam ve kültürünü görüp eski bir Safranbolu Çarşısı'nda gezebilirsiniz.
Tarih içinde Safranbolu
Anadolu’nun kuzeybatı kesiminde tarihte Paflagonya (Paphlagonia) olarak adlandırılan bölgede bulunan Safranbolu’nun bilinen geçmişini MÖ 3000 yıllarına kadar tarihlendirebilmekteyiz. Kızılırmak ile Filyos ırmağı arasında kalan bu bölgede, Hititler, Firigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çabanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği sürmüştür. Safranbolu Kalesi’nin bugünkü Kent Tarihi Müzesinin ya da eski Hükümet Konağı’nın bulunduğu tepe ise Türklerin kesin egemenliğine Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’ın oğlu Melik Muhiddin Mesut tarafından 1196 yılında geçmiştir.
Safranbolu tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdiği gibi Türklerle Bizanslılar arasında ve hatta Türk beylikleri ile Osmanlılar arasında da el değiştirmiştir. Safranbolu hakkındaki bu süreci izleyebildiğimiz en eski bilgileri ise arşiv belgeleri ve özellikle de seyyah notlarından öğrenmekteyiz. Örneğin, İbn-i Batuta’nın gezi notları gibi. Batuta, 1332 yılında Anadolu gezisinin Safranbolu ayağında, Safranbolu Kalesi’ndeki misafirlik ve dinlediği Kur’an-ı Kerim dinlencesini gezi notlarına kaydetmiştir. Hatta Candaroğlu “Süleyman padişah”ın oğlu Ali Bey ile görüşmesini kısa, ancak bizim için açıklayıcı şekliyle aktarmıştır. Batuta’nın bu notları özellikle, askeri üs olarak kale Safranbolu’sunu Kalealtı yerleşimi ve Cami-i Kebir semtlerini sözlü tasviri nedeniyle çok değerlidir. Gerçekten de 1326 yılına Candaroğlu Süleyman Paşa, Safranbolu’yu hâkimiyeti altına almış ve günümüzde halen daha yerinde görebileceğimiz hamam - medrese, cami gibi Safranbolu’nun ayakata kalabilen en eski dini ve sivil yapılarını kasabaya hediye etmiştir.
Safranbolu’nun Osmanlılar tarafından ilk olarak alınışı ise muhtemelen 1354 yılında Osmanlı Sultanı Osman Bey’in oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Safranbolu yine Osmanlılar ile Candaroğulları arasında el değiştirmiştir. 1423 yılında Padişah II.Murad zamanında yörede kesin olarak Osmanlı egemenliği sağlanmış ve Safranbolu kaza olarak Bolu sancağına bağlanmıştır. Özetlemek gerekirse Safranbolu, Osmanlı döneminde iki kazadan meydana geliyordu. Birincisi, merkezde bulunan “ Medine-i Taraklı Borlu” (ki burası günümüzdeki tarihi Safranbolu’dur,) diğeri bugünkü Yörük Köyü ismiyle bildiğimiz “Yörükan-ı Taraklı Borlu”dur. 1811’de bu iki sancak kaldırılarak Padişah II. Mahmud döneminde Viranşehir sancağı kuruldu. Bu sancağın merkezi ise Safranbolu’ydu. 1870 yılında Osmanlı’daki idari yapı yeniden düzenlenmiş, bu çerçevede Safranbolu kaza yapılarak Kastamonu sancağına bağlanmıştır. Aynı yıl içinde belediye kurulmuş ve ilk Belediye Başkanı da Hacı Muhammed Ağa olmuştur.
Safranbolu, 1927 yılında Zonguldak Vilayeti’ne bağlanmıştır. Safranbolu’ya bağlı bulunan Ulus Bucağı 1945’de, Eflani ve Karabük Bucakları 1953’de Safranbolu’dan ayrılarak ilçe haline getirilmiştir. Ancak 1937 yılında Türkiye’nin ilk ağır demir sanayinin Karabük’te kurulmasıyla Karabük hızlı bir gelişme göstermiş ve Karabük 1995 yılında Türkiye’nin 78. İli olmuş, Safranbolu da Karabük’e bağlanmıştır.
Derleyen: Şebnem Saka