YALNIZ HATTA YAPAYALNIZ

Abone Ol

   BİR SAİT FAİK ABASIYANIK ROMANI

                  Özlem Esmergül
                        392 safya

      "Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey." 

     Sait Faik Abasıyanık'ın öldüğü yıl (1954 ) doğmuşum. Çocukluğumda, gençliğimde tanıdım, okudum, sevdim onu. Şiirsel duygulanım zenginliğimi onun öykülerine borçluyum. Yaşama sevinci ve su gibi akan Türkçe... 

       Bu romanı ilgiyle okudum. Okurken şaşırdım çoğu kez. Daha dingin bir ruh beklerdim tanıdığım Sait Faik'ten. Dengesiz aşk bunalımlarında kırıp dökmeleri, el kaldırmaları yadırgadım. O ne büyük yalnızlık ki bir türlü dolmuyor. Hemen dolsaydı boşluk edebiyatımız Sait Faik'siz kalırdı belki. 

     Size, kendimce bir özet sunayım. 

     Eski sevgili Eleni Sait'i aramaktadır.  Zengin ailesinin isteği dışında yazarlığı seçen Sait, sanatçı dostlarıyla Galatasaray, Beyoğlu meyhanelerinde, Burgazada'da buluşur. Elit Pastanesi, Babıali, Meserret Kahvesi takılma yerleridir. 

     Pavyonlar, birahaneler, yemekler, içmeler... 

      Birahanede gördüğü Aleksandra'ya kapılır. Burgazada'da yaşayan annesi Sait'in bu ilişkisini onaylamaz. Bunalıma giren Sait, çok içer, kavga eder, Aleksandra'yı uygunsuz davranışlarını gördüğü için döver ve kovar. 

      Bu arada eserleri basılır, kovuşturmalar geçirir, anne desteğiyle yaşama tutunur. 
Aracı katina, ona yeni bir Eleni bulur.

    Yeniden aldanma, yine bunalım-kavga ve sokakların yalnızı... Bir yandan da Medar-ı Maişet Motoru adlı eseri toplatılır. Hastaneye düşer. 

        Eleni hastaneye gelir, Sait'i göremez. Hastane çıkışı Orhan Veli, Rıfat Ilgaz birliktelikleri yaşar. Peşinden yalnızlık, bunalım, balıkçılarla dolaşmalar, içme, dövüş kavga, odaya kapanma, Beyoğlu, Eleni'nin dışlaması ve umutsuzluk... 

       Kendisine hayran zengin kızı Vedat'a kapılır. Aile etkisiyle Vedat ayrılır. Aziz Nesin tutuklanır, Orhan Veli ölür, yalnız kalır. Balığa çıkar. 

       Artık hastalık ilerlemiştir. Paris'e gider, tedavi olmadan döner. Kitaplarını bastırır, moral bulur. Bu kez karşısına Leyla çıkar. Mark Twain ödülüyle yeniden yaşama tutunur. Leyla da gider. Sait Daruşşafaka Lisesi etkinliğinde ilgiden dolayı çok mutlu olur. Mirasını, kitaplarının gelirlerini Daruşşafaka Lisesi öğrencilerine vasiyet eder. 

       Sirozdur, içer, evde fenalaşır, hastaneye kaldırılır, komaya girer. Eleni, kapı aralığından bakabilir sadece. Yalnız yaşayan Sait, büyük bir kalabalıkla yollanır sonsuzluğa Şişli Camii önünden. 

        Sait'ten umut bekleyen Eleni'nin  hasta kızı Deka da yolcu gibiydi. İki yolcu (baba-kız sanısı yaratılarak) ötede buluşur özlemiyle... 

        Romanın sonunda hüzünlendim. Düşündüm kaldım. Etkilendim yani. 

        Farklı yapıtlar farklı yaşamların ürünüdür. Sadece sokaklarda dolaşmakla
Sait Faik ABASIYANIK olunmuyormuş. 

        İyi okumalar!...