İŞTE O AÇIKLAMA:

"Dün Ankara’nın göbeğinde, TBMM’ in yakınında öğretmenlere, sendika ve konfederasyonumuzun
yöneticilerine çetelere, mafyalara, rantçılara, depremde on binlerin ölümüne neden olan
müteahhitlere kurulmayan barikatlar kuruldu, yasaklamalar getirildi. Defalarca TBMM Meclis
parkına kadar yürüyüp parkta açıklama yaparak oturma eylemi yapacağımızı, eylemimizin tamamen
barışçıl ve demokratik olduğunu ifade etmemize rağmen güvenlik güçleri iktidarın talimatıyla
binlerce güvenlik gücünü karşımıza dikerek yasaklamada ısrar etmişlerdir.
Anayasal hakkını kullanmak, ülkemizi karanlığa sürükleyecek Öğretmenlik Meslek Kanunu yasa
tasarısına karşı tepkisini ifade etmek isteyen EĞİTİM SEN ve bağlı sendikalarımız yönetici ve
üyeleri, konfederasyonumuz Yürütme Kurulu üyeleri Ankara’nın mafyanın çiftliği haline gelmesine
seyirci kalan güvenlik güçlerinin gazlı, coplu, tekme tokatlı saldırısına uğradı.
Başka bir sendikanın yürüyüşüne olması gerektiği gibi izin veren güvenlik güçleri sendikamız
EĞİTİM SEN’ in yürümesini ve basın açıklamasını ise çoğunluğu sendika MYK üyelerimiz,
yöneticilerimiz olmak üzere 11 arkadaşımızı darp edip gözaltına alarak engellemiştir.
Açıkça sendikal ayrımcılık yapıldı. Konfederasyonumuz yürütme kurulu üyeleri, Sendikalarımız
yönetici ve üyeleri yerlerde sürüklenmiş, hedef alınarak gözlerine gaz sıkılmıştır.
Bu durum başta anayasanın 10 maddesi olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin polis zoru ve
şiddetiyle ortadan kaldırılmasıdır.
Ülkemizi sendikal hakların kullanımında dünyada en kötü 10 ülke listesine sokanlar bu yasaklama
ve saldırıyla eleştirilerin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ispatlamışlardır.
9 Temmuz’da Ankara Kızılay’da iktidarın eğitim ve bilim emekçilerine, sendikamız EĞİTİM SEN
yönetici ve üyelerine yapılan saldırıyı ve demokratik haklarımızı kullanmamızı engellenmesini
şiddetle kınıyoruz. Saldırıyı gerçekleştiren, haklarımızı kullanmamızı engelleyenler ve sendikal
ayrımcılık suçunu işleyenler hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı ifade etmek istiyoruz.
Bu saldırılar, yasaklamalar, işkence ederek gözaltına almalar fiili ve meşru mücadelemizden bir
adım olsun geri adım attırmayacaktır.
Toplumsal ilişkileri ve geleceğimizi kendi ideolojik referanslarına göre şekillendirmeyi hedefleyen
Öğretmenlik Meslek Kanununu sessiz sedasız Meclis’ten geçirmek istiyorlar.
SESSİZ KALMAYACAĞIZ!
Haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkacağız!
Değerli Basın Emekçileri,

ÖMK GERİ ÇEKİLSİN! YASAKLAMA VE
ENGELLEMELER DURDURULSUN

10 TEMMUZ 2024

Sendikamız EĞİTİM SEN Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) gündeme getirildiği günden bu
yana teklifinin tehlikelerine ve iktidarın teklifle neleri hedeflediğine dikkat çekmektedir. İktidara ve
Milli eğitim Bakanlığına uyarılarda bulunmaktadır.
Ancak AKP+MHP iktidar bloğu uyarıları ve eleştirileri dikkate almadığı gibi cemaatlerin,
tarikatların isteklerine göre hareket etmektedir. Yasa teklifinin hazırlanma sürecinde yandaş
sendikalar dışında kimsenin düşünce ve önerileri alınmamış, eleştirilere kulaklar tıkanmış, Bakanlık
bildiğini okumuştur.
Peki, EĞİTİM SEN ve bizler bu kanun teklifine neden karşı çıkmaktayız?
Kanun teklifi öğretmenlik mesleğini değersizleştirmekte, öğretmenlerin iş güvencesini ciddi
anlamda tehdit etmekte, eğitim fakültelerinden mezun olmayı ayrıntıya indirgeyip kurulacak Eğitim
Akademileri üzerinden AKP kadrolarını yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmemekte, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan
kaldırmaktadır. Eğitim emekçilerinin özlük haklarını zayıflatmakta, ayrımcılığı ve eşitsizliği
derinleştirmektedir. Eğitim emekçilerinin kazanılmış haklarını önemli oranda ortadan kaldırmakta,
eğitim fakültelerinden mezun olmayı öğretmenliğe atanmada bir ayrıntı haline getirmektedir.
Özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapanların başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel
ekonomik ve sosyal haklarına, ücret ve çalışma koşullarına ilişkin bir düzenleme içermemektedir.
Kanun taslağında öğretmenlerin sorumlulukları detaylı bir şekilde belirtilirken, hakları konusunda
daha genel ifadelerin kullanılmış olması dikkat çekmektedir.
Öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yönelik disiplin cezalarının ve bu cezaları gerektiren fiil ve
davranışların detaylı olarak düzenlenmesi bir gözdağı, öğretmen ve öğretmen adaylarının iş
güvencesine yönelik açık bir tehdittir.
Kanun taslağı birçok noktada keyfiliğe yol açabilecek açık noktalar barındırmaktadır.
Bunlardan biri de kanun taslağının 34. Maddesidir. Maddeye göre, mesleki yetersizliği iki müfettiş
raporuyla görülen öğretmenlerin akademiye alınması ve akademi eğitimi sonrasında da
müfettişlerce başarısız görülmeleri halinde genel idari hizmetler sınıfında uygun yerlere memur
olarak atanmaları düzenlenmektedir. Bu madde, öğretmenlerin iş güvencesini iktidarın keyfiliğine
bırakacak diğer önemli bir tehdittir ve kabul edilemezdir.

Değerli Basın Emekçileri,
Buradan iktidara sesleniyoruz: ÖMK’ YI DERHAL GERİ ÇEKİN!
Gerçek bir meslek kanunu hazırlamak istiyorsanız, ILO ve UNESCO ortak belgesi olan;
“Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi” metnini esas alın. 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye
tarafından da onaylanan bu tavsiye kararı, öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne
kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır. Bu metin dikkate alınmadan hazırlanan bir Meslek
Kanununu kabul etmemiz mümkün değildir.
Gelin tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, özlük haklarını iyileştirmeyi amaçlayan
öğretmenlerin haklarını koruyacak, eşit işe eşit ücret ilkesine dayanan, adil ve kapsayıcı bir meslek
kanununu hep beraber hazırlayalım.
Gelin nitelikli eğitim için, öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı
hizmetliler sınıfı ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerini içerikte bir
kanun hazırlayalım.
Anayasal hakkımızı kullanmamızı engellemekten, sendikal ayrımcılığı derinleştiren
uygulamalardan, sendikal hak ihlallerine her gün bir yenisini eklemekten vazgeçin.

9 Temmuz’da tüm bu suçları işleyen güvenlik güçleri ve yetkilileri hakkında derhal soruşturma
açılmasını sağlayın.
Bir kez daha sendikal haklarımızın, anayasal güvence altında olan temel hak ve özgürlüklerimizi
kullanmamızın engellenmesini, arkadaşlarımıza şiddet uygulanmasını, darp edilerek gözaltına
alınmalarını kınıyor, protesto ediyoruz.
Emek ve demokrasi güçlerini yasa tasarısı görüşmeleri boyunca devam edecek eylem ve
etkinliklerimize güç vermeye ve dayanışmaya davet ediyoruz.

Esra ve Hüseyin sonsuza kadar evet dedi Esra ve Hüseyin sonsuza kadar evet dedi

NOT: Gözaltına alınan arkadaşlarımız
İzzet İLDEŞ (EĞİTİM SEN MYK üyesi),
Bülent TÜRKMEN (TÜM BEL-SEN MYK üyesi),
Emre BAŞER (ESM MYK üyesi),
Hasan KARAKAYA (KESK Disiplin Kurulu Üyesi),
Gülhan ŞİMŞEK (EĞİTİM SEN Ankara 3 Nolu Şube Başkanı),
Okan BALCI (EĞİTİM SEN Kırklareli Şube Başkanı),
Doğuş AYBER (EĞİTİM SEN İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı),
Mehmet Mustafa ÖZKILIÇ, Muzaffer Can ERDOĞAN, Yusuf ŞANLI ve Aziz
IŞIK"

Kaynak: Bülten