Üzerimize giydirilen deli gömleği içinde debeleniyor, akıl tutulmasıyla bile açıklanmayacak saçmalıklarla boğuşuyoruz yıllardır… Son aylardaysa “terelelli” vaziyetindeyiz resmen… Akıl alır gibi değil, bin türlü sorunun altında soluksuz kalan ülke, işini gücünü bıraktı tek adamın başkanlık hevesiyle uğraşıyor şu sıralarda… Ülke içinde dışında alarm zilleri çalıyormuş, kan barut kokusu her yanı sarmış, dört bir yandan imdat çığlıkları yükseliyormuş, insanların acı, gözyaşı kaderi olmuş, yoksulluk almış başını gitmiş… duyarlı bir avuç insan dışında, umurunda bile değil kimsenin… Tek dert var şu aralar, “birini başkan yapmak”… 15 yıldır, tek başına yönettiği ülkede her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran AKP, liderini, padişah yetkisiyle donatma peşinde yalnızca…
Biz de bu meseleden başka bir şey konuşamaz olduk mecburen… Yazılarıma bakıyorum, gerisini “teferruat” saydığımdan olacak, epey bir zamandır başka bir şey yazmamışım… Kentte değinmemiz, müdahil olmamız gereken önemli şeyler oluyor oysa… Pek çok var da ben en yakıcısından başlayayım: ÇATES kapanma aşamasında mesela… “Yahu sen de amma tuhafsın, hem termik santrallere karşısın, hem de kapanıyor diye hayıflanıyorsun” demeyin sakın, kazın ayağı öyle değil çünkü… ÇATES’le ilgili pek çok yazı yazdım, birçok öngörüde bulundum bu köşede… O yazılarımdan birinde ifade ettiğim gibi, sözlerimin etkisi başçavuş beygirinin marifetinden öteye geçemediği için kimse de dikkate almadı…
PROJE ONAYLANIRSA, ÇATES YERLİ KÖMÜR YAKMAYACAK
31 Ocak’ta, Ankara’da önemli bir toplantı var. ÇATES’in yeni sahibi Bereket Holding’in 660 MW’lık ilave santral başvurusunun İnceleme Değerlendirme Kurulu (İDK) toplantısı yapılacak. Görüşülecek ÇED raporunda aynen şu cümleler yazıyor: “Proje kapsamında Zonguldak havzasındaki gerek Türkiye Taş Kömürü Kurumu, gerekse özel işletim sahalarında üretilen kömür miktarının, yatırımı planlanan 660 MWe kapasiteli santralin tüketimini karşılayacak yeterlilikte olmayışı sebebiyle, ithal kömür kaynaklarına yönelinmiştir.” Evlere şenlik bir Türkçe ile yazılan cümlenin özeti şu: Proje onaylanırsa, ÇATES bundan sonra yerli kömür yakmayacak… İlave ünite adıyla hülle yapılarak yeni santral kurulduktan sonra, eskisi devre dışı bırakılarak yerli kömüre veda edilecek...
Bu, tüm üretim bandını ÇATES’e göre düzenleyen TTK’nin sonu demek… Sürpriz mi? Kesinlikle değil… Yıllar önce yazdım çünkü: “Teknolojisi eski, üretim maliyeti yüksek, başta desülfürizasyon ünitesi olmak üzere kimi önemli ilave yatırımlar yapmak zorunda olan ÇATES’in, üstelik ekonomik ömrü de dolmak üzereyken, bu kadar kıymete binmesinin birinci nedeni arazisi. İkincisi yatırımla ilgili tüm izinlerinin alınmış olması... Üçüncüsüyse ‘enerji üssü’ mavrasıyla bölgenin bu tip yatırımlara açık olması. Limanı, kömür stok sahası, kül barajı ile ÇATES, termik santral kurmayı planlayan enerji şirketleri için biçilmiş kaftan bence. Ekonomik ömrünü doldurduğu gerekçesiyle yıkıp yerine ithal kömüre dayalı daha büyük bir santrali, yine ÇATES adıyla inşa etmek son derece kolay onlar için…”
ZONGULDAK İÇİN YIKIM DEMEK
Olacakları ta özelleştirme tartışmaları sırasında yazmışım, hepsi de gerçek olmuş… Müneccim miyim? Hayır… Kimi acar gazeteciler gibi kulağıma fısıldayan birileri mi var? Ne gezer… Kentimi, “vatan, millet, ezan, bayrak” goygoycularından daha fazla sevdiğim kesin… Toplumsal faydayı gözetmek her şeyden önemli benim için bu yüzden… Olgulara buradan bakıp biraz da kafa yorunca, gerçek, gün gibi ortaya çıkıyor… Merak ettiğim, o günlerde, “ÇATES’i yerli şirket aldı, yerli kömür yakacak” diye davul çalan, bizi de her şeye karşı olmakla suçlayan acar gazeteciler kendilerini hiç değerlendiriyor mu acaba? Bir diğer merak ettiğim de, yazdığı her harfin altında bir hinlik olan gazeteciler, örneğim benim beş-on katım nasıl okunuyor? Körler sağırları mı ağırlıyor yoksa?