Zonguldak Nostalji sosyal medya sayfasından yapılan paylaşımlara, siz katılımcıları tarafından bırakılan notlar, platformda kayıt altına alınıp başka olaylarla ilişkilendirilip kent tarihini yaşatıyor...
“YORUMLARINIZDAN SEÇTİKLERİMİZ” başlığı ile aralarından seçtiğimiz, bu tarih kırpıntılarını zaman zaman sosyal medya platformundan sunuyoruz.
İçlerinden bazılarını fotoğraflar ile derleyip makale şeklinde buraya taşıyıp tekrar hafızalarımızı tazeliyoruz… Katılımınız olduğu süresince de devam edecek…
Fotoğraf, yorum sahibi ve tarihiyle birlikte bu notlardan bazıları:
"Caddelere meydanlara isim verilirken neden olan kişinin oraya ismi verilip ve o kişinin kim olduğuna dair kitabeler olmalı. Eğer bu kitabeler olursa ileriki nesil bastığı toprağın önemini daha iyi anlayacaktır..."
Cihangir Kasapoğlu-2020
…………….
"Yıllardır Zonguldak soslu kebabının sosunun nereden geldiğini, neden kebaba sos konduğunu bilmez veya ustaları bu bilgiyi paylaşma ihtiyacı duymaz.
O dönemin en iyi ustalarından Cavit Z'nin rahmetli kardeşi Ruhi Z'den dinlediğim kadarıyla aktarayım:
Şimdiki Genel Maden İş Sendikası’nın karşısındaki küçücük dükkanda müşteri yoğunluğuna yetişemeyen ustalar bir formül düşünürler zira öğlen birdenbire bastıran yüzlerce müşteriye aynı anda sıcak kebap vermek imkansızdır. Ustalar kebabı sabah pişirmeye başlayalım ama müşteriye servis ederken sıcak daha yeni pişmiş görüntüsü vermek için kaynayan sıcak salça sosu dökelim der ve gerçekten bu formül işe yarar, ayrıca kebap kültürüne de ayrı bir lezzet olarak katılır. Bu gerçek bir hikayedir ve isteyenler hala bu işte ustalığa devam eden duayen Cavit Z’den konuyu teyit ettirebilirler... Saygılarımla..."
Halim Reşat Papila-2020
“Zonguldak’ta soslu kebabı ilk olarak Kuytu Kebap’ta Yaşar Usta, Asurfa Kebap salonunda Seydo Usta yapardı, çok lezzetli idi…”
Nilgün Ali Kızavul-Güner-2022
"Teşekkürler arkadaşlar, As Urfa Kebap Salonu ve Alaaddin usta için güzel övgülerinize teşekkürler. Allaaddin Özgü yaşıyor çok şükür... Abim olur kendisi, As Urfa'nın mimarı babam Yusuf Özgü'dür, nurlarda uyusun inşallah. Yaşar ve Seydi ustada babamın amca çocuklarıydı. Yaşar Özgü yaşıyor, ayrıca As Urfa kapandı başkası işletiyor orayı..."
İclal Erzincan-2022
…………….
"Ben geçici görevli olarak Fransa'da yaşıyorum. Burada eski taş evleri var mimarisine baktığınız zaman çok özel bir yapı olmadığını görüyorsunuz. Ancak bu binaların bile aslını bozamıyorsunuz. Restore edilip, içi günün şartlarına uygun kullanılabilir hale getiriliyor... Tarihi yapılar o şehrin, beldenin, köyün hafızasıdır. Maalesef Türkiye'de sürekli hafızamızı siliyoruz..."
Kazım Yılmaz-2017
…………….
"Fevkani Köprüsü; Madem ki endüstri mirası, onaralım yıkmayalım...
Yıkmış gibi yapalım…
Şehir trafiğini yıkılmış varsayımına göre düzenleyip, karayolu geçiş ve varyantlarını yapalım köprüyü de kent meydanı gibi sadece yayalara açalım. Kent hafızasına ve turizmine katkısı olmaz mı…!"
Ümit Yönet-2021
…………….
“Fotoğraftaki kişi babam “Mehmet Ziayettin Ergül”. 1950’den sonra EKİ Lavuarlar baş teknik ressamı olarak kuruma hizmet verdi. Soğuksu’da cami yanında bir evde ikamet ediyorduk. Sanırım babamın işyeri de soğuksudaydı…
Sizden bir ricam var;
Benim için çok önemli olan bu konu hakkında bilgisi olan varsa lütfen paylaşsın… Ben küçük yaşta iken babam (1955-60’lı yıllar olabilir) kendi el emeğiyle liman bölgesinde sergilenmek üzere Atatürk büstü yapmıştı. Şirket heykeli monte etti. Heykelin tam yerini ve ne kadar süre kaldığını hatırlamıyorum. Biz Zonguldak’tan başka ile taşındık ve heykelin akıbeti konusunda geçen zaman zarfında haber alamadık… Sizden ricam bu konu hakkında bilgisi olanların bizimle paylaşması… Zonguldak tarihi adına ve ailemiz adına akıbetinin aydınlığa kavuşması büyük bir mutluluk vesilesi olacaktır…”
Birgül Özcan Senaran-2017
…………….
“Çocukluğum en güzel orda geçti, seni seviyoruz Zonguldak iskelesi… Fındık, kestane, kış armudu, erikler, böğürtlenler, üzüm mis gibi kokardı... A’dan Z’ye her şeyi orda gördüm, dağı taşı bereketti ama çocukluğumdan kalan güzel bir şehir hep öyle hatırlayacağım..."
Nahide Bayrak-2022
…………….
“Adam gibi Adamdı Barış Akarsu...
Üniversiteyi yeni kazanmıştım. Babamın pek durumu yoktu, ben de biraz para biriktirmek için yazın Bodrum'a gittim.
Bir arkadaşım bir mekanda çalışıyordu, ben de orada işe başladım. Onu ilk kez orada gördüm. Sahneye çıkıyordu, daha yeni yeni tanınıyordu ama…
Sabah oldu, sahnesi bitti, yanımıza geldi; Dostum gel otur gel dedi. Ben utana sıkıla abi iş var dedim. Ya gel sen, sonra yaparız beraber dedi.
Oturdum kimsin bakalım sen, adın ne? dedi… Yusuf dedim.
Ekmek kuyunun dibindedir Yusuf dedi.
Gülümsedim Okuyorum abi, para lazım dedim... Aferin dedi.
İyi geceler bile demeden gitti... Sonra hemen hiç selam bile vermeden 2 ay geçti... Ben babamı kaybettim orada çalışırken.
Memlekete gittim. Mersin'e.
Baktım kalabalıkta biri var, siyah deri mont, gözlüklü.
Yaklaştı yanıma, olur Yusuf olur... Hayat bu, kuyudan çıkmaya gayret et sen hep dedi... Gitti…
Kardeşime bir zarf bırakmış, içinde biraz para ve bir mektup var, bir de banka hesap cüzdanı...
''Bütün eğitim masrafların bana ait, kimseye söz etmek yok.'' yazıyordu. Etmedim abi, kimseye bir şey demedim...
O günden sonra abim, babam, her şeyim oldu o benim..
Evlendim, oğlum var bir tane, adı Barış…”
Yusuf Sami Atılgan-2015
…………….
"Önceden köylerden kestirmeden yaya olarak Zonguldak'a madene gidenlerin anısına, aynı yollar belirlenerek, bu güzergahlardan doğa yürüyüşü düzenlenmesi fikri kafamı kurcalıyor yıllardır... Madencilerin bu yollarda eşkıya soygununa karşı paralarını kazma saplarına özel bölme yapıp sakladıklarını duymuştum..."
Hayrullah Karabaş-2022
…………….
"Gazipaşa Caddesi'nde, İstanbul Pastanesi ve Vakıflar binasının karşısı. Ahşap bina Karaoğuzlar'ın binası (şimdi Ziraat Bankası)... Ahşap binanın altında Manav Sabri’nin dükkanı. Yanında balkonu demir korkuluklu olan bina Zevk Sineması sahibi İsmail Hakkı Hilalci’nin binası. Altında Lokanta olan Fiyosluların binası ve sıra ile Ülkü Fırını olan Yağcıların binası vardı. Hemen yanı..."
İlhami Demiröz-2022
…………….
"Kaç yıllık olabilir? Çocukluğumda 1950-1960 Zonguldak'ta para ile su satan gezici sakalar vardı. "Var mı soğuk su içen Bağlık suyu" diye bağırırlardı..."
İlhami Demiröz-2020
…………….
"Zonguldak - Gaca Bayırı-Beycuma-Devrek-Dorukan-Mengen- Değirmenler, Eskiçağa-(E5-Şimdiki D 100 Kara yolu) Yeniçağa-Gerede-Esentepe-Akyarma-Azaphane-Kızılcahamam-Kargasekmez-Kurtboğazı-Kazan-Susuz Etimesgut-ANG(K)ARA Etlik otogar… Bu güzergah da ZONGULDAK - ANGARA 1956-57’lerde kara yolculuğu her şey dahil toplam 11 veya 12 saat sürüyordu..."
İlhami Demiröz-2021
…………….
"Çeşmenin resmini görünce Bu çeşme, bildiğim "RAŞİT ÇEŞMESİ" dedim. Bölgeyi çok iyi bilen arkadaşıma başlık yazısını ve çeşmenin resmini gönderdim. Bu çeşmenin Meşhur Karpuz çatlatan RAŞİT ÇEŞMESİ olduğunu o da onayladı. Eski Zonguldak - Ankara yönünde ki yolun 16 ila 18’inci kilometresi, sol tarafta olduğunu doğruladı... Zonguldak Merkez Lavuarı’nın açılışı için Rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in Zonguldak’a demiryolu ile gelip, Kara yolu ile Ankara’ya dönerken uğradığı çeşme ise, Beycuma’ya 7-8 km kala yolun sağ tarafında olduğu söylendi... O yıllarda su Bir boru ile Ankara istikametinde ki yolun sağ tarafına taşınmış ve ucuna da bir musluk takılmış vaziyette olduğunu belirtti. Bu suyun başı, yol biraz genişlediği için kalabalık konvoylar ve otobüsler de durup istirahat ederlermiş... Böylece "Adnan Menderes" çeşmesi diye anılan çeşme bu çeşme olduğu Beycumalı arkadaşım tarafından belirtildi. Adı geçen çeşmede kısa bir zaman sonra pilav yapıp yolculara sunan (satan) bir vatandaş 27 Mayıs 1960’dan sonra, jandarmanın o faaliyete izin verilmediğini de aktardı... Yine de eskiyi hatırladık konuştuk (yazdık). Nostalji güzel... Hele, hele" Zonguldak Nostalji" de ise...”
İlhami Demiröz-2021
…………….
"Karşıdaki baraka Kiliseyi gördünüz. Baraka Kilise yıkıldı şimdiki bina yapıldı. Bu köşe bina, Belediye binası olarak hizmet verdi. Belediye şimdiki yerine taşınınca O köşe bina Zonguldak Merkez Ortaokulu olarak 1957 yılında açıldı ve eğitim verdi. Ortaokulu orada okudum. (1957-1959) O köşe bina Şimdi Şehir Kulübü olarak hizmet veriyor...”
İlhami Demiröz-2018
…………….
“Yazacaklarım bir yorum değil. Çocukluğumu geçirdiğim Kozlu'ya ait anılarımı sizinle paylaşmak istedim. Uzun Mehmet-1 Kuyusu açıldığında ben İlk Okul 4.sınıf öğrencisiydim, Kılıç ilkokulunda. O zaman bölgelerde bir başmühendis olurdu, her ocağa bakan bir de mühendis. Babam İhsaniye, Yarmalar, İncirharmanı, Kasaptarla ocaklarının tümünden sorumluydu... Dönemin müessese müdürü İhsan Soyak Kılıç'ta otururdu. Nezihe H. ve biz de Kılıç'ta oturuyorduk. Hakkı Kök ise Zonguldak'ta oturuyordu…
Açılış törenine gelince, Herhalde heyecan doruktaydı. İnönü geliyordu. Cumhurbaşkanı İnönü ile olan resimde, İnönü'nün yanındaki İhsan Soyak, sol baştaki Başmühendis Cafer Zadil, Onun arkasındaki babam.
Törenden sonra İnönü Kılıç'ta küçük bir gezinti yaptı. Okulumuzun önünde durdu, gülerek bizi selamladı. Ve sanırım hemen Ankara'ya doğru yola çıktı. O zaman ziyafetler, nutuk atmalar yoktu..! Bir çocuk olarak hatırladıklarım bunlar. Ama eminim o günün teknolojisine göre bu kuyu büyük bir başarı idi. Baba o güzel günleri hatırlattığınız için size pek çok teşekkür ederim. Zonguldak'a emeği geçmiş herkesi saygıyla selamlarım. Kaybettiklerimizin ruhları şad olsun.
Saygılarımla...”
Oyalin Akkutay Kerman-30 Eylül 2017
…………….
“Ben, Emine Oyalin Akkutay Kerman. 24 Eylül 1937 de Kozlu’da doğdum. İlkokulu Kılıç Okulu’nda okudum. İstanbul Atatürk Deneme Lisesi mezunuyum. İstanbul Üniversitesi'nde Jeoloji okudum. –Bitiremedim- 1960 yılında Osman Kerman ile evlendim... Leyla adında bir kızım, Ömer adında bir oğlum var. Eşimin görevi dolayısı ile A.B.D. ve MEXİCO'da yaşadım. Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı üyesiyim. 25 sene Faruk Pekin ile Dünyayı gezdim… 60 civarında ülke... Eşim ressam Osman Hamdi beyin torunu olur. 2006 da kaybettik. Halen İstanbul'da yaşıyorum.
Zonguldak ile olan hikayeme gelince... Annemin babası Şerif İmralbinbaşısı... Aynı zamanda mühendis... Çanakkale ve Suriye cephelerinde savaşmış. 1922 de Ordudan istifa edip Kozlu'ya gelmiş. Önce İtalyan ortaklığı, sonra Türk olan Kömür-İş de çalışıyordu. Mesul Müdür denirdi kendisine. Ben onların evinde doğdum. Sonra babam Zonguldak Maden Mektebini bitirince aynı şirkete giriyor ve de annemle evleniyor... 1950 ye kadar oradaydık. Demokrat Parti gelince EKİ umum müdürü İhsan Soyak ve arkadaşlarını görevden aldı. Babam da özel sektöre geçti…”
Oyalin Akkutay Kerman-10 Ağustos 2020
…………….
“Sayın Yıldırım… Bu yazınızla da beni gene çocukluğuma götürdünüz. İkinci Dünya harbi başladığında Üzülmez'de görevliymiş babam. 1944 baharında Kozlu Kılıç mahallesine taşındık. Artık yedi yaşındaydım ve 2. Dünya harbini son yılını çok iyi hatırlıyorum. Yazınızda bahsettiğiniz uçaklar (topçulara talim yaptırmak için uçan balonlu uçaklar) denizin üstünde sağa sola uçarlardı. Kılıç'da bir topçu bataryası vardı. Top atışları yaparlardı. Evlerimizin pencereleri, dışa ışık sızmayacak şekilde siyah perdelerle kapatılırdı. Alarm verildiği zaman evlerin bodrum katlarına inerdik. Babama Cephe adlı bir dergi gelirdi. Harbden haberler ve fotoğraflar içeren... Ekmeğimizi her aileye belirli sayılarda E.K.İ. verirdi. Şeker yoktu, çorap yoktu kumaş yoktu. Çoraplar yama yapılarak idare edilirdi. Paltolarımızın etek boyları, boyumuz uzadıkça uzatılmaya çalışılırdı. Babamı 2. defa askere aldılar biz annemle anneannemin evine gittik. Tabi radyo tek kanal. Ankara radyosu... Babamın merak ve endişe ile dinlediği haberler. Hiçbir zaman unutamadığım bir cümle neredeyse her akşam tekrarlanırdı. - Almanya kayıtsız şartsız teslim olmuştur- Sonunda şartları kabul edip teslim oldu ama... Sonucu hepiniz biliyorsunuz. Hatıralarından bahsettiğiniz Hüseyin Fehmi İmer'e gelince; Dedemin hem iş arkadaşı (Ereğli Kömür İş) hem aziz dostuydu. 1960 Mart ayında nikah törenimizden sonra Bebek'teki evine gitmiştik. Bir ay sonra da kaybettik. Bahçeköy'de Yatıyor. Yüksel Bey bu yazdıklarım yazınızla ilgili bir yorum değil. Sizi okumak beni çok mutlu ediyor. Siz Atatürk'ün Cumhuriyetini, emeğini ve o günlerin ruhunu o kadar güzel anlatıyorsunuz ki... Keşke bütün Türkiye sizi okusa...”
En iyi dilek ve sevgilerimle…
Oyalin Akkutay Kerman-2016
…………….
Fotoğraf 1948 Kozlu...
“Zonguldak'ın karını bilmem ama Kozlu Kılıç mahallesinde diz boyu kar yağardı. Okula yürüyerek giderdik. Evden çıkarken -okula giderken karla oynamayın- derlerdi. Islak, ıslak okulda oturmayalım diye... Fakat dönüşte serbesttik. Evde üstümüzü, başımızı kuruturduk. Yere yatıp boy ölçme ile başlardık, sonra kartopu ve sonra bulduğunuz tahta parçaları ile kızak kaymak. Yorgunluktan ölünceye ve sırılsıklam ıslanıncaya kadar...
Bahsettiğim yıllar 1948 - 49 - 50 yılları. Ayağımızda doğru dürüst çorap, kalın ayakkabı bile yoktu. Hiç kimse şikayetçi değildi. Herkes 2. Dünya Harbi sonrası bu zor günleri aşmaya çalışıyordu. UMUTLUYDUK karı da seviyorduk, yağmuru da...”
Oyalin Akkutay Kerman-2021
…………….
'Gecenin bir saatinde acı, acı çalan telefon sesini bilir misiniz? hele, hele eski telefonların... Telefon ocakta bir kazanın habercisidir. Babam alçak sesle birileri ile konuşur, bir arabanın uzaklaşan sesini duyarım... Ve ondan sonra uzun bekleme saatleri başlar. Hangi ocakta, kaç kişi? Yavaş yavaş haberler gelmeğe başlar... Göçük olmuştur... Grizu patlamıştır... Kurtarma çalışmaları tam bir kabustur... İşte o zaman bütün Zonguldak'ı derin bir sessizlik ve hüzün kaplar... Sonra ateşin düştüğü yeri yaktığı acılar Karadeniz köylerine ulaşır... İşte bu yüzden ben telefon sesini hiç sevmem...'
Oyalin Akkutay Kerman-2018
…………….
Atatürkçü, çağdaş Cumhuriyet sevdalısı bir öğretmen olarak yaşamımın en gurur dolu yıllarını görev yaparak geçirdiğim Yayla İlkokulu'nun yıkılacağı haberini okumaktan büyük üzüntü duydum…
Nice başarılı, yüz akı bilim insanları, sanatçılar, yöneticiler ve en önemlisi vatanını, milletini seven saygın nesiller yetiştiren bu okul, geçmişten geleceğe ışık tutacak olan bir meşaledir benim nazarımda...
Tüm dileğim böyle yanlış bir karardan dönülsün. Bu meşale sonsuza kadar yansın. Zonguldak'ın Aydınlık tarihinin bir simgesi daha yok olup gitmesin...
Şadan Yaşkan-Zonguldak Yayla İlkokulu Emekli Öğretmeni-Ağustos 2022
…………….
“Birinci yaşımdan 1950 ye kadar (Zonguldak'tan ayrıldığımız tarih) bütün fotoğraflarımı Foto Nazım Baysal çekmiş. Çok hoş bir insandı. Tabii 75 sene evvelinden bahsediyorum.
O zaman fotoğraf makineleri siyah körüklü olurdu. Bizi makinenin karşısına dizer, başparmağı ile tamam-uygun işareti yapar ve o tatlı aksanı ile mafik (muvafık) derdi...
Bazen yaramazlığımız tutar, gülerdik. Resim bozulur, en baştan başlardık. Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsın. Oğlu Kemal Baysal'ın çektiği bir tek fotoğrafım var. O Babasının yetiştirdiği gerçek bir sanatkardı. Onu da rahmet ve saygı ile anıyorum. Ben 13 yaşıma kadar Zonguldak'ta yaşadığım için kendimi Türkiye Cumhuriyeti'nin en şanslı insanlarından biri sayıyorum. Genç Cumhuriyetimizin güzel insanlarını orada tanıdım. Onlardan çok şey öğrendim. Siz de bana güzel kaleminizle o mutlulukları tekrar yaşatıyorsunuz. Sevgilerimle…”
Oyalin Akkutay Kerman-2018
…………….
“Vardar nehri Üsküp'ün ortasından akarak şehri ikiye böler. Bir yanda Müslümanlar, diğer yakada Hristiyanlar otururmuş, Makedonya Osmanlı toprağı iken. Müslümanların oturduğu yere KARŞIYAKA derlermiş... Benim babamın babası Üsküp'te Maarif Mümeyyizi imiş... Ve de Necip Efendi ailesi ile komşu ve aziz dost... 1913’de Türkiye'ye beraber göç etmişler ve dostlukları ömür boyu sürdü. Ben de Hasan Rıza Soyak hariç bütün aileyi yakından tanıdım çocukluğumda. Ablalar ve benim babaannem koyu bir Rumeli şivesi ile Türkçe konuşurlardı. Yaz aylarında Zonguldak'a gelirler babaannemi de ziyaret ederlerdi. Sonra 1950 de biz İstanbul - Nişantaşı'na taşındık, tekrar komşu olduk... Öyle devam etti gitti. Hepsi çok saygın, şeker insanlardı. Atamıza, Türkiye'mize iki değerli evlat yetiştirmişlerdi. Hepsini saygı ve rahmetle anıyorum… Nur içinde yatsınlar. İzninizle bir düzeltme yapmak istiyorum... İhsan Soyak'ın Zeren isminde bir kız evladı vardır, başka çocuğu yoktur. Teşekkür ve saygılarımla…”
Oyalin Akkutay Kerman-2018
…………….
“Aşağıdaki fotoğrafı 15 Nisan 1974 tarihinde Hotel 67'nin penceresinden çekmiştik. Sanırım orası 40 yıl önce bile bayağı işlek bir caddeymiş. Bu nostaljik fotoğrafı sitenizle paylaşmak istedim.
Umarım ilginizi çeker, sitenize ufak bir katkım olur.
Bütün Zonguldak'a İstanbul'dan selamlar..."
İlker Özyurt-2016
…………….
“Çok güzel bir hikaye; Fener Mahallesi, 1955’li yıllarda biz Zonguldaklı çocuklar için Disneyland gibi bir mekandı... Annem ve komşu hanımlar bizleri giydirirler, fenere götürürler, bakımlı ve şehrin diğer semtlerine nazaran Avrupai bir havası olan yollarında, korularında ve yabancıların yapıp EKİ’nin mühendislerinin oturduğu villaları, çiçekli bakımlı bahçelerini süslü pencerelerini seyreder yürüyüş yapar, oyun parklarında salıncaklarda sallanır piknik yapardık... Altın vardır ya da yoktur, varsa da geçen süreçte birileri almıştır, tabii ki varsa bulunmalı, Zonguldak için sarf edilmelidir... Ama benim için bir sandık altın değerinde bir zaman yolculuğu oldu, Yayla konağı, gölgeli fener yolları, villaların bahçelerinde görünen mor sümbüller ve onların burun deliğimi sızlatan kokusu... Bu evlerin hemen ardında görünen Karadeniz... Artık flulaşan görüntüsü elleriyle diktiği krep, birman, tafta elbiseleri ondüleli saçları ile annem...”
Gönül Tanrıdağlı-2018
…………….
"Zonguldak ve Karadeniz'in bazı yerlerine bu kuğular -alışılmışın dışında- bir kaç sonbaharda geçiş yaptılar ve -Zonguldak'a da uğradılar-, ondan esinlenerek bu kuğular ve park yapılmıştır..."
Hasan Eskikan-Eylül 2022
…………….
"İşte benim baktıkça hüzünlendiğim eski çalışma yıllarımdan anılarım..."
Erol Topaloğlu-2020
…………….
"Fotoğrafın ön cephesindeki sağdaki binada işçilere tike karşılığı E.K.İ. Ekonomasından kumanya verilirdi. Soldaki uzun bina Sağlık Dispanseri idi, biz çocukken orda süt iğnesi olurduk... Sene 1950, hemen arkasındaki bahçeli o Fransız mahallesi öyle güzeldi ki, bahçelerden gül ve çiçek kokusundan geçilmezdi. Mahalleden Ankara köprüsüne doğru gidildiğinde çok büyük Uzun Mehmet parkı vardı.
Çocukluk günlerimizi anımsattınız, teşekkürler..."
Bedia Ergin-2022
…………….
Yüksel Yıldırım-Zonguldak Nostalji