Çaycuma

Yurtbay'ın yaptığı şey çok önemli

Yurtbay Seramik’in, Pelin Olgun moderatörlüğünde gerçekleştirdiği, ‘Mimarın Yolculuğu’ programının son konuğu Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri kurucusu Nevzat Sayın oldu. santralistanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde gerçekleştirilen söyleşide Nevzat Sayın, mesleki yolculuğundan başlayarak mimari yaklaşımını anlattı.

Abone Ol

Yurtbay Seramik’in YouTube kanalında yayınlanan, ‘Mimarın Yolculuğu’ söyleşi serisinin son konuğu, Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri (NSMH) kurucusu Nevzat Sayın oldu. Pelin Olgun moderatörlüğünde santralistanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde gerçekleştirilen söyleşide Nevzat Sayın mesleki yolculuğunu, NSMH’yi, mimariye bakışını ve Enerji Müzesi projesini anlattı.
Bir gün devrim olacağına, dünyanın alt üst olacağına ve altının üstünden daha iyi olacağına içtenlikle inandığını söyleyen Nevzat Sayın, zaman geçtikçe ve bu iş uzadıkça, devrim meselesinin uzak ihtimal olduğunu fark edip dünyayı değiştirmenin başka yolları da olabilir diye düşünerek mimarlığı tercih ettiğini söylüyor. 
“Yalın, basit, kolay, çok zahmet gerektirmeden bakılabilir, herkes için mimarlık olabilir mi? Aslında her zaman sorduğum temel sorular bunlar” diyen Sayın, mimari anlayışını şöyle anlatıyor: “Dünyanın en ilginç yapısını yapmakla hiç ilgilenmedim. Tam tersine, zaten yapılmakta olanların içinde bir şey yapabilmeyi, eski öğretilerle haşır neşir olarak bir şey yapabilmeyi ama hâlâ yeni kalabilmeyi önemsiyorum” diyor.
Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olduğunu, ardından “ustam” dediği Cengiz Bektaş’la çalıştığını belirten Sayın, NSMH’nin kuruluş süreci için ise şöyle konuşuyor: “Benim için kendi başıma çalışmak şöyle bir şeydi; belki sadece benim için de değil, sonraki zamanlarda benimle çalışıp kendi başına çalışmak isteyen insanların da meselesinin bu olduğunu düşünüyorum; Freudien bir bakışla, ‘babayı öldürmeden çocuk kendisi olamıyor.’ Oradan öğrendiğiniz şeyler sizi siz yapan bilgilere dönüşüyor. Fakat ne kadar bildiğinizi anlatmanın bir yolunu arıyorsunuz. Bu herkesin peşinde olduğu bir şey olmayabilir ama bir kere istemeye başladıysanız bundan kurtulamıyorsunuz. O zaman yalnız kalmanız ve kendi başınıza olmanız gerekiyor. Sanıyorum epey bir şey öğrenmiştim ve denemek istiyordum.”
Konu mimarlık olduğu zaman bir sürü parametre olduğunu ama bunların içerisinde en önemlisinin, yapının bulunduğu yerle kurduğu ilişki olduğunu söyleyen Sayın, “Çünkü yapının işlevi değişebilir. İçinde bulunduğumuz yer bir elektrik santrali ama bugün bir üniversite. Ya da bir hastane bir gün okula, bir okul, otele dönüşebilir. Değişmeyecek tek şey, yapının bulunduğu coğrafyayla kurduğu ilişki. Dolayısıyla bence birincil problem, bu yapı nerede, kendisinden önce etrafında ne var ve buraya nasıl yerleşmiş. Bunu anladıktan sonra çözülüyor konu” diyor. 
Enerji Müzesi’nde Emre Arolat ve Han Tümertekin’le birlikte çalıştıklarını belirten Sayın, bir binanın korunarak dönüştürülmesi sürecinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle ifade ediyor: “Korunması gereken nedir? Bu soruyu cevabını önceden bildiğiniz bir soru gibi değil, içtenlikle henüz cevabını bilmediğiniz bir soru gibi sorduğunuz zaman bence önünüz açılıyor. Korunması gereken şeyi bulduğunuzda, odak noktanız o oluyor ve onu geliştirebiliyorsunuz. O zaman ancak bir elektrik santralinden bir mimarlık fakültesi ya da bir kütüphane ya da bir üniversite üretmek mümkün oluyor.” 
Nevzat Sayın, Pelin Olgun’un birçok kitabı olduğunu hatırlatarak sorduğu “Yazmak sizin için ne ifade ediyor?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Ben anlatmadıkça bilinemeyecek olanı yazmaya çalışıyorum. Ben söylemedikçe birinin onu bulup çıkartmasının mümkün olmadığı şeyleri birinci ağızdan yazmaya çalışıyorum. Bunun nedeni de şu; çok zaman önce okuduğum bir makalede, “Birinci ağızdan söyleyecek lafı olanların konuşmak boyunlarının borcudur” diye bir cümle vardı. İtiraf edeyim ki çok etkilenmiştim o cümleden. Konuşmalıyız. Çünkü mimarlık biraz tartışılan, konuşulan, düşünülen bir şey değil de ‘patır kütür yapılan bir şey’ gibi anlaşılır. Benim gibi yapmaya çok yatkın biri için bile bu böyle değildir oysa. Mimarlık, düşünceyi, sanatı, felsefeyi, mühendislikleri, edebiyatı içinde barındıran bir şeydir. Ben anlatmadıkça kimsenin bilemeyeceği birtakım şeyleri yazmak istiyorum. Onun için yazıyorum.”
Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri ile ilgili görüşlerini de paylaşan ve yarışmalarının öğrencilerin eğitiminin çok önemli bir parçası olduğunu söyleyen Sayın, “Keşke her şey yarışmayla elde edilmiş olsa. Her şey yarışmayla yapılsa ve bunlar öğrenciler için, 40 yaş altı gruplar için, büyükler için başka başka kategoriler olsa. Öğrencilerin öğrenme süreçlerinin olmazsa olmaz parçası. Az bile yarışma var. Onun için Yurtbay’ın yaptığı şey çok önemli. Onları gerçeklikle düşünce arasında bir yerde gezdiren konularla uğraşmalarını sağlıyor, bu çok iyi.” diyor.

Haber: Bilge Özkul