Ankara 5’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde emekli generallerin de izlediği duruşmada hakim karşısına çıkan ATA Parti Genel Başkanı Zeybek şöyle konuştu:
“GERÇEĞE KARŞI OLAN BORCUMU ÖDEMEYE, BİLDİKLERİMİ ANLATMAYA GELDİM”
Gerçeğe karşı olan borcumu ödemeye, bildiklerimi anlatmak gereği duyduğum için tanık olmak istediğimi söyledim ve geldim. Tanıklık görevimi yaptım. Üstelikte o dönemde doğrudan doğruya işlerin içinde olan bir kişiyim. Ama ne yazık ki, bugüne kadar ne mahkemeler, ne de Meclisteki Araştırma Komisyonu beni dinleme gereği duymadı. Nedendir bilmiyorum.
“TARİHİN TANIĞIYIM!”
O dönemde, yani Refah-Yol Hükümetinde, 28 Şubat’ta darbe ile gittiler ortaya konulan savın, söz konusu olduğu dönemde Basın Yayından Sorumlu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsüydüm. Dolayısıyla olan biten herseyini tanığıyım. Tarihin tanığıyım. Ne söyleniyor? 28 Şubat bir Darbe Girişimidir. 28 Şubat’ta yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında kabul edilen 18 maddelik bir önlemler paketi vardır. O paketin bir darbe müdahalesi olduğu söyleniyor, gerçeği aykırı!
“ERBAKAN, MGK’NIN BÜTÜN KARARLARINA KATILIYORUZ. TÜRKİYE’DE İRTİCA VARDIR DEMİŞTİ”
Gerçek şu, bu toplantıdan sonra hemen yapılan Bakanlar kurulunda, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan “Biz Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan bütün kararlara olduğu gibi katılıyoruz.
Türkiye'de irtica vardır. Hatta 200 yıldan beri vardır! Dolayısıyla hükümet sözcümüz basına bunu açıklasın” dedi. O hafta hükümet Sözcülüğü Abdullah Gül’de idi. Bir hafta ben, bir hafta Abdullah Gül yapıyordu.
“ORTADA DARBE DİYE BİR ŞEY YOKTUR!”
Ama dedim ki, sıra sizde. Sizden biri açıklasın… Bir Devlet Bakanı Bakanı açıklama yaptı. Ben de bu açıklamaya ‘katılıyorum’ anlamında yanında durdum. O da bu açıklamayı yaptı. Bir süre sonra yapılan bir Bakanlar Kurulu değerlendirme toplantısında da Erbakan, Çiller hepimiz bu kararların doğru olduğunu düşündük ve onaylandık. Dolayısıyla ortada darbe diye bir şey yoktur! Bunu söyledim. Darbe yapmak isteyenler, darbe koşullarının daha da ağırlaşmasını isterler. O koşulları kaldırmaya çalışmazlar! Niye isterler? Çünkü darbe yaptıkları zaman kamuoyu onların bu yaptığı işi onaylasın diye isterler. Halbuki o süreçte Milli Güvenlik Kurulundaki görevlerinin yaptıkları iş, ortamı yumuşatmaktı. Dolayısıyla darbe diye bir şey söz konusu olamaz.
“SİNCAN’DAKİ TANKLARIN GÜZERGAHINI BELEDİYE VERMİŞ”
Darbe diye söylenen Sincanda tankların yürümesi falan. Sincan’da tanklar yürüyüp, ne yapacaklar? Sincan Belediyesi’ni mi? Değiştirecekler? Korkutmak için olsa bile, Sincan’da yürüyen tanklardan niye korkayım? Gelir mesela meclisin önünden, doğal yolları olmayan yollardan yürürlerse, ciddi bir iş var demektir. Üstelikte sonradan öğrendik ki, sıradan bir işlemmiş. Hatta, Belediye onların sürekli geçtikleri yolda bir takım işlemler yaptıkları için ‘Oradan geçmeyin, buradan geçin’ demiş. Tanklar da oradan geçmişler.