İşte o yazı: Ulusal basından aldığımız haberlere göre ABD Başkanı Donald Trump, 9 Nisan 2025 tarihinde kömür üretimini artırmak amacıyla yeni bir başkanlık kararnamesine imza atarak “temiz kömür endüstrisini” yeniden canlandırmayı hedeflediklerini belirtti. Bu değerlendirmeden hareketle şehrimizin geleceğini de etkileyen Zonguldak havzasında taşkömürü üretimi artırılabilir mi? Sorusunu tartışmaya açmak amacıyla bu yazıyı yazma gereğini duydum.
Fosil enerji kaynaklarından olan kömür; dünya üzerinde yaygın olarak bulunması ve birçok ülkede üretilmesi, kullanım-depolama ve taşıma açısından güvenli bir yakıt olması, gelişen temiz kömür teknolojileriyle çevreye olan olumsuz etkilerinin giderek daha aza indirilmesi, depolama kolaylığı, kullanımının çeşitliliği ve rezervinin çok olması nedeniyle vazgeçilmez bir enerji kaynağıdır. Artan nüfus ve bölgelerin/ülkelerin kalkınma hamleleri nedeniyle dünya genelinde enerjiye olan talep giderek artmaktadır. Buradan hareketle enerji tüketiminin karşılanmasında diğer fosil yakıtlara göre bazı konularda daha avantajlı olması nedeniyle taşkömürünün öngörülebilir gelecekte de kullanılacağını söyleyebiliriz.
Zonguldak ve içinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu Taşkömürü Havzası, aynı zamanda ticari olarak üretilebildiği takdirde kömüre alternatif bir diğer enerji kaynağı olan “metan gazı” rezervlerini de bünyesinde barındırmaktadır. Batısı (Kandilli) ile doğusundaki (Azdavay. Maksut, Söğütözü) kömür mostralarının arasında yaklaşık 180 km mesafe olduğu ve bölgede 3.000 m’yi aşan bazı derin sondajların kömür kestiği değerlendirildiğinde, Karadeniz’in altına doğru uzanan kömür rezervleri de dâhil olmak üzere kapladığı alan ve derinlik itibariyle Kuzeybatı Anadolu Taşkömürü Havzası ülkemizin karada metan potansiyeli barındıran en yüksek bölgesidir.
Taşkömürü aynı zamanda Zonguldak’ın var olmasını sağlayan ülkemiz için günün moda deyimiyle ‘yerli ve milli’ bir kaynaktır. Gelişmekte olan ülkeler sınıfında kabul edilen Türkiye'de enerjiye duyulan gereksinimin ilk defa Zonguldak’ta ülke topraklarından kendi teknik elemanları ve kendi iş gücü ile üretilmiştir. Böylece yerli bir enerji kaynağıyla ülke sanayisinin temelleri atılabilmiştir. Günümüzden bakıldığında demir çelik fabrikaları başta olmak üzere üretim yapan birçok tesis ve elektrik üreten termik santraller ülkemizin önemli fosil yakıt kaynaklarından olan kömüre duyulan ihtiyacın süreceğini göstermektedir. Ayrıca, ülke içinde üretilen kömürün ihtiyacı karşılamaması nedeniyle kömür ithalatı da giderek artmaktadır.
Buna karşın; politik, ekonomik ve sosyal sorunların havzaya olan olumsuz etkilerinin yanı sıra havza madenciliğini esas alan politikaların bugüne kadar geliştirilememesi, jeolojik yapının yeterince bilinememesi, havzaya uygun teknolojilerin uygulanamaması, verimli alanlarda üretimin yoğunlaştırılamaması, üretim derinliğinin artması vb. sorunlar nedeniyle havzada kömür üretimi giderek daha da sürdürülemez hale gelmektedir. Taşkömürüne olan ihtiyacımız ortadayken zararına da olsa işçi alınsın, üretim artırılsın, dışarıya döviz ödemeyelim söylemleri de bu güne kadar karşılık bulamamıştır. Geçen süreçte görev yapan başta politikacılar, kurum yöneticileri, sendikacılar ve çalışanlar olmak üzere kurumla ilgisi bulunan herkes de bu durumdan sorumludur. Gelinen bu durumdan bütün bir toplum olarak biz sorumluysak ve en azından ülkemizin ihtiyacı olan taşkömürünü Zonguldak Havzasından karşılamak istiyorsak çözüm yolunu da kişisel çıkarlarımızı öne çıkarmadan toplum olarak biz bulmak zorundayız.
Önümüzdeki yıllarda enerji gereksiniminin artacağı değerlendirilen ülkemizde, enerji temininde çeşitlilik ilkesi doğr…