ZONGULDAK’I SEVİYORUM..

Abone Ol
Bu kentte doğdum. İnsanın doğup büyüdüğü yerde yaşlanması güzel bir şey. Her ne kadar bu kentte 70 yıla yakın yaşıyorsam ve benim yaşadığım şimdiki Zonguldak ile 70 yıl benden önce yaşayanların anlatılarına göre pek fazla değişiklik olmasa bile bu kenti seviyorum. Kent içinde insanların iki kişi yan yana yürüyemediği kaldırımlarına inat araç yolunu Otopark yapan yerel yönetimin bu paragözlüğüne rağmen, Kömür çıkarmak için ormanları kesip ocakta kullanan, bu kaçak-özel ocaklarda yetişkinlerin, kadınların, çocukların saatlerce hiçbir can güvenliği olmadan çalıştırılmasına ve 20 yıldır video ve foto ile belgeleyip defalarca yazdığım halde bunları görmezlikten gelip hiçbir soruşturma açmayan-açamayan Savcılara rağmen, Suçları sadece madenlerin özelleştirilmesine karşı olmak olan ve bu nedenle hiçbir mahkeme kararı olmamasına rağmen işlerinden atılan Maden Mühendisleri ve Maden İşçisinin işten atılmasına karşı çıkması gereken bu kentin en üst yöneticisinin bu işten çıkarmalara itiraz etmemesine rağmen, bu kenti seviyorum. Yağmur da akıntılarla birlikte taşınan çöplerin liman içine dolmasına, savaşta bombalanmış gibi görüntüsü olan ve yağmur yağdığında bataklığa dönen parke döşeli ve asfaltlı yolları atık su kanalının patlamasıyla birlikte tamamen araçların giremediği ve insanların yürüyemediği iğrenç kokulu yollarına rağmen, Özel sahalarda ve TTK ocaklarında iş güveliğinin hiç olmaması veya yetersiz olması nedeniyle yaralanan, sakat kalan hatta ölen kardeşleri için tepkileri sadece basın açıklaması olan Sendikacılarına ve bu duruma sessiz kalan Sendikasını zorlamayan maden işçilerine rağmen maden işçilerini ve bu kenti seviyorum. Ailesine üç kuruş gelir sağlamak için İnek alıp bunun sütünü fabrikaya sattığı halde oradan parasını alamayan ve ürettiği ürünü pazarlayamayan köylüye hiçbir maddi ve manevi destek sağlamadığı halde seçim zamanı köyleri dolaşıp oy isteyen politikacı karşısında hiş sesi çıkmayan önünde el pençe divan duran köylü üreticiye rağmen bu kenti ve bura insanını çok seviyorum. Akarsuyu, denizi, dumanı, saldığı zehirli gazlarla kirlenen havası, özellikle eski Gaca yolu ve Çatalağzı’ndan Düzce’ye kadar olan alanda enerji hatları nedeniyle kesilen ormanları ve orman içindeki değerli bitki çeşitliliğinin yok edilmesine tepkisini tam gösteremeyen halkına rağmen ben Zonguldak ve halkını çok seviyorum. Herhangi bir konuda örneğin herhangi bir yerde sıra beklerken sıradan veya sıra dışından birinin gelip önüne geçtiğinde avaz avaz bağırıp hatta şiddet uygulamaya giden davranışta bulunan kişilerin devlet karşısında haksızlığa uğradığı halde sus pus olmasına rağmen bu insanımızı da çok seviyorum. Deveyi hamuduyla götürenleri görmeyip sokakta müzik yapıp ekmek parasını kurtarmaya çalışan garibanlara engel olan polis ve zabıtaya rağmen, Çoğunluğu halkın çıkarını arka plana atıp kendi kişisel çıkarını ön plana alan Belediye ve İl Genel Meclisi üyelerinin varlığına rağmen bu kenti çok seviyorum.
“İtle dalaşmaktansa dağı dolaşmayı” tercih edenlerin çok olmasına rağmen insanlarımızı çok seviyorum.
 “Dağı dolaşmaktansa itle dalaşmayı” tercih edenleri çok seviyorum.
Dünyadan habersizmiş gibi görünen amma kendini iyi tanıyan bu insanlar topluluğunu her şeyden çok seviyorum. Çünkü ne olacaksa bu insanlarımızla birlikte olacak. birlikte hep omuz omuza olduğumuz insanlarımızı çok seviyorum..
Savaşsız, sömürüsüz, barış ve sevgi dolu bir dünyada yaşamayı kim istemez. Tabi çoğunluk ister, ama sadece istemek yetmiyor öyle güzel yaşanası bir dünya için mücadele etmek alanlara çıkmak gerekiyor.