Anadolu Hastanesi’nde skandal: Hastamızı öldürdüler Anadolu Hastanesi’nde skandal: Hastamızı öldürdüler

Baltaş’ın kaleme aldığı yazı şöyle: 
“Belediye meclisi tarafından kabul edilen ve Zonguldak’ın sınırlarını kapsayan yaklaşık 2500 hektarlık alanı kapsayan Revizyon İmar Planları mahkeme kararıyla iptal edildi” (Yerel Basın).Bu iptal kararından hareketle Zonguldak’ta günümüze kadar yaşanan ve ileride yaşanma potansiyeli bulunan yerleşim sorunlarını bir şehir sakini ve yerbilimci gözüyle aşağıda değerlendirdim.
Kısa bir zamanda şehir merkezi haline gelen Zonguldak’ın tarihi, yörenin tarihinden çok daha yenidir. Kömür işletmeciliğinin başlamasıyla birlikte havzaya yerli ve yabancı sermaye girişi başlamış, yeni kömür ocaklarının açıldığı ilde ekonomik ve sosyal koşullar gelişerek yeni bir yerleşim birimi ortaya çıkmıştır.
Zonguldak’ta yapılaşmaya ilişkin sınırlamalar 1932 yılından itibaren uygulanmaya başlamıştır. Havza-i Fahmiye Müdürlüğü 1933 yılında bu sınırları gösterir bir harita hazırlamış ve bu harita doğrultusunda bu günkü Zonguldak Metropolitan Alanı (ZMA) oluşturulmuştur. Bu haritaya göre, Zonguldak Belediyesine 245, Kozlu Belediyesine 156 ve Kilimli Belediyesine 115 hektar olmak üzere, toplam 516 hektarlık alan şehirleşme için tahsis edilmiştir.
İlde Türkiye İş Bankasının sahibi olduğu iki maden şirketinin işçileri için Üzülmez ve Kozlu’da iki büyük ölçekli konut projesi 1934-1936 yılları arasında mimar Seyfi Arkan tarafından planlanıp hayata geçirilmiştir. Devam eden yıllarda devlet tarafından yapılan planlı yapıların yanı sıra özel kişiler tarafından çok sayıda yapı yapılmış planlı ve plansız yapılaşmalar içi içe geçmiş, ilin karmaşık topoğrafyası içinde alt yapısı ve yolları yetersiz bir şehirleşme meydana gelmiştir.
Zonguldak Belediyesine ait ilk imar yönetmeliği ve planı 1/1000 ölçekli olarak 1953 yılında Yüksek Mimar Asım Kömürcüoğlu tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanan yönetmelikte ilk defa yüzeye yakın maden işletmeciliğinden kaynaklanan tasman etkisindeki alanlarda inşaatların nasıl yapılacağı ve ne tür önlemler alınacağına ilişkin tanımlar ve hükümler yer almıştır. Buna karşın düzensiz yapılaşma ve yüzeye yakın olarak yapılan kömür üretimi nedeniyle ilin çeşitli bölgelerinde tasman sorunları yaşanmıştır. Eskiye oranla azalmakla birlikte özel işletmeler tarafından yüzeye yakın kömür üretiminin yapıldığı bazı yerel alanlarda günümüzde hala tasman sorunu yaşanmaktadır.
1966 yılında yürürlüğe giren, 775 sayılı Gecekondu Yasası uyarınca; Zonguldak, Kozlu ve Kilimli ’de gecekondu yapılamayacak ve önlemler alınarak yapılabilecek bölgeler belirlenmiştir. Bu belirlemede daha çok; tasman etkisinin olabileceği ve olmayacağı yerler, yapılaşma olmayacak ve önlemler alınarak yapılaşmanın olabileceği bölgeler olarak tanımlanmıştır.
Ülkemizin günümüze kadar kurulan tek belediyeler birliği olan; Kozlu, Kilimli ve Çatalağzı yerleşimlerini de kapsayan “Metropoliten Zonguldak Belediyeler Birliği” 11.05.1971 tarihinde kurulmuştur.
Zonguldak yerleşiminin sahil kesiminde kıyı kenar çizgileri 1984 yılında geçirilmiştir. Bu dönemden sonra kentin bütününe dönük planlama çalışmaları yapılamamış, geçen zaman sürecinde ortaya çıkan sorunlar, ek olarak yapılan yenileme planlarıyla çözülmeye çalışılmıştır. 
Kent bütününde %80 gibi bir orana sahip olan hazine arazileri, kaçak yapılaşma ve gecekondu sorunu kentin en büyük şehirleşme sorunlarıdır. Zonguldak Belediye sınırları içinde yerleşime uygun alanlar yok denecek kadar azdır ve yapılaşmanın yaklaşık % 80’i gecekondu niteliğindedir. Kent nüfusu artış göstermemesine karşın TOKİ tarafından oluşturularak üzerinde yapılaşma gerçekleştirilen bir iki küçük alan ve Üzülmez deresi kıyısında EKİ ambarlarının bulunduğu alanda söz konusu ambarların yıkılmasıyla ortaya çıkarılarak çeşitli devlet dairelerinin yapıldığı alan dışında il merkezinde bugüne kadar planlı yapılaşma alanları oluşturulamamıştır. Özel inşaat firmaları da yeni arsa üretilemediği için eski binaları yıkarak yerine daha yüksek katlı binalar yapmakta ve ilde yapılaşmayı devam ettirmektedirler. Çok dar bir alanda kurulmuş olan il merkezinin genişletilememesi nedeniyle özellikle sahile yakın kısımlarda kireçtaşlarının üzerine giderek daha yüksek binaların sık aralıklarla yapılması, karstik boşluklar üzerindeki ağırlığı daha da artırmakta ve zaman zaman oluşan, giderek de oluşma potansiyeli artan yerel çöküntülere veya kütlesel hareketlere zemin hazırlamaktadır.

Kaynak: HABER MERKEZİ