Boşanma sürecinden önce, süreci boyunca ya da sürecin sonlanmasının ardından ekonomik zorluklar yaşayan veya yaşayacak olan kişiye, diğer tarafın periyodik olarak ödemesi gereken meblağa "Nafaka" denilmektedir. Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde, nafaka iki ana kategoride ele alınır: bakım nafakası ve yardım nafakası.

Bakım nafakası; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üç çeşide ayrılır ve bu türler evlilik hukukundan kaynaklanır. Bunlar, eşlerin veya çocukların birbirlerine olan bakım yükümlülüklerinin birer yansımasıdır. Yardım nafakası ise, evlilik hukuku dışında, aile bireyleri arasındaki destekleşmenin bir sonucu olarak kabul edilen bir nafaka çeşididir.

Boşanma davası süresince tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası talepleri ile ilgili açılan davalar, ana boşanma davasını gören mahkeme tarafından ele alınır. Boşanma kararının kesinleşmesi sonrası yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerinde yetkili mahkeme, nafaka talep edenin ikametgâhının bulunduğu Aile Mahkemesi'dir. Aile Mahkemesi'nin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir.

Yardım nafakasında ise boşanma durumunun bir etkisi olmaksızın, yetkili mahkeme daima nafaka talep edenin ikametgâhındaki Aile Mahkemesi ya da bulunmuyorsa Asliye Hukuk Mahkemesi'dir.

Aile bireylerinin birbirlerine ahlaki bakım ve destek sağlama yükümlülükleri kanunla sabittir. Fakat, yasama organı bazı özel durumları bireylerin inisiyatifine ve ahlaki değerlere bırakmak yerine özel olarak düzenlemeyi ve bunun dışında hareket edilmesini çeşitli yaptırımlara bağlamayı uygun görmüştür. Tedbir, yoksulluk, iştirak ve yardım nafakası, yasal olarak belirlenmiş borç türleri olarak kanun koyucu tarafından özel olarak düzenlenmiştir.

Boşanma davası süreci taraflar için maddi ve manevi açıdan yıpratıcı geçen bir süreçtir. Bu süreçte kişilerin daha fazla zarar yaşamasını önlemek ve haklarının etkin biçimde savunulması için alanında uzman bir Ankara boşanma avukatından hukuki destek alınması önerilmektedir.

Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası, boşanma ya da ayrılık davası açıldığında, hâkimin dava süreci boyunca eşlerin geçim durumları hakkında kendi inisiyatifiyle karar verdiği bir nafaka türüdür. Boşanma kararı kesinleşene dek evlilik resmen sona ermez, bu nedenle eşlerin birbirlerine olan bakım yükümlülükleri sürer. Tedbir nafakası verilirken, eşlerin evlilik içindeki kusurları göz önünde bulundurulmaz. Talep edilmese bile, ekonomik olarak daha zayıf durumda olan eş lehine hâkim tarafından tedbir nafakası kararı verilebilir. Aynı şekilde, boşanma sürecinde çocukların velayeti geçici olarak bir tarafa verilmişse, o tarafa çocuk adına tedbir nafakası verilebilir. Çocuk için tedbir nafakası kararı, tarafların dava sırasında talepte bulunup bulunmamasından bağımsız olarak verilebilir.

Dava sürecinin herhangi bir aşamasında, hâkimin tedbir nafakasına karar vermesi mümkündür. Tedbir nafakası yükümlülüğü, dava sonuçlanıp karar kesinleşene kadar devam eder. Boşanma kararı kesinleştikten sonra, şartlar mevcutsa, eş için yoksulluk veya çocuk için iştirak nafakasına karar verilir.

Boşanma davası açılmadan da tedbir nafakası talep edilebilir, bunun yasal dayanağı TMK m.197'dir:

“Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.”

Boşanma davası olmaksızın tedbir nafakası talep edilebilmesi için:

●       Resmi bir evliliğin bulunması gerekir.

●       Eşlerin ayrı yaşaması şarttır.

●       Ayrı yaşama sebebi, nafaka talep eden eş için haklı bir neden olmalıdır.

Tedbir nafakasının boşanma ile birlikte talep edilmesi halinde yetkili mahkeme, boşanma davasının görüldüğü mahkemedir. Boşanma dışında talep edilen tedbir nafakası için yetkili mahkeme ise eşlerden birinin ikamet ettiği yerdeki Aile Mahkemesi veya Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Yoksulluk Nafakası

Boşanmanın ardından bir eşin yaşam standardında ciddi bir düşüş olması ve yoksulluğa düşmesi durumunda, diğer eşin mali gücüne göre destek sağlama zorunluluğu doğar. "Yoksulluk nafakası" olarak adlandırılan bu destek için, yoksulluğa düşecek tarafın mahkemeden talepte bulunması gereklidir. Diğer bir deyişle, mahkeme talep olmadan yoksulluk nafakasına karar veremez. Talepte bulunan tarafın, evlilik sürecindeki kusurunun, diğer eşin kusurundan daha az olması şarttır. Yoksulluk nafakasının verilebilmesi için kesinleşmiş bir boşanma kararının olması gerekmektedir.

Çalışma imkanına rağmen işte çalışmayı reddeden eş yüzünden yoksulluk durumu ortaya çıkıyorsa, nafaka talebi reddedilir. Bu, dürüstlük kuralına aykırı bir davranıştır.

Zonguldak ‘Orman Benim’ Dedi Zonguldak ‘Orman Benim’ Dedi

Nafaka miktarı ve süresi konusunda taraflar arasında anlaşma sağlanabilir, ancak anlaşma olmasa bile hakim, eşlerin mali durumunu değerlendirerek nafaka miktarını ve süresini belirler. Mahkeme, süresiz olarak yoksulluk nafakası verilmesine karar verebilir, ancak bu uygulama hakkında doktrinde ve uygulamada tartışmalar bulunmaktadır.

Yoksulluk nafakası davalarında yetkili mahkeme Aile Mahkemeleri olup, Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir. Yetkili mahkemenin belirlenmesinde ise, boşanma davası süresince ve boşanma dışı yoksulluk nafakası davalarında esas boşanma davasını gören mahkeme yetkilidir.

Boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yoksulluk nafakası talebiyle dava açılabilir. Bu davalarda yetkili mahkeme, talepte bulunan tarafın ikametgâhındaki Aile Mahkemesidir.

İştirak Nafakası

Müşterek çocukları olan çiftler, boşanabilmek için çocuğun velayetinin bir eşe ya da her iki eşe ortak velayet şeklinde verilmesini sağlamalıdır. Velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakımı ve eğitimi için mali olarak desteklemelidir. İştirak nafakası kararları, çocuğun üstün yararını gözeten ve tarafların taleplerinden bağımsız olarak verilir.

İştirak nafakası, boşanma davası ile birlikte veya sonradan da talep edilebilir. Boşanma sırasında, çocuk için ödenen tedbir nafakası, mahkeme kararı kesinleşene kadar devam eder. Boşanma sonrasında ise iştirak nafakasına devam edilmesine karar verilebilir. Çocuğun üstün yararı gözetildiğinden, iştirak nafakasının önceden talep edilmemesi, daha sonra talep edilmesine engel teşkil etmez.

İştirak nafakası miktarı belirlenirken, anne ve babanın mali durumları ile çocuğun gelirleri ve temel ihtiyaçları dikkate alınır. Birden fazla çocuğun olması durumunda da hakim, nafaka miktarını belirler.

Normalde, iştirak nafakası, çocuk yetişkin olana kadar sürer. Ancak çoğunlukla çocukların eğitimi, yetişkinliğe eriştikten sonra da devam eder. Yasaya göre, anne ve babanın çocuğa bakım yükümlülüğü, çocuğun yetişkinliğinden bağımsız olarak, eğitim hayatı boyunca devam eder. Bu nedenle, ebeveynin iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü, çocuğun yetişkin olduktan sonra ve eğitim hayatı sona erene kadar "yardım nafakası" olarak sürer.

İştirak nafakası ve nafakanın değişiklik talepleriyle ilgili davalarda yetkili mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir. Yetkili mahkeme, nafaka talep edenin ikametgâhıdır. Boşanma davası ile birlikte iştirak nafakası talep edilen durumlarda yetkili mahkeme, boşanma davasının görüldüğü Aile Mahkemesidir.

Yardım Nafakası

Yardım nafakası, yoksulluğa düşme riski olan üst soy, alt soy ve kardeşlere, mahkeme tarafından belirlenen miktarın ödenmesiyle ilgilidir. Bu nafaka için talep olması gerekmekte olup, hakim talep olmadan nafakaya karar veremez.

Yardım nafakası, kanunla belirlenen akrabalık dereceleri arasında karşılıklıdır. Yani bir kişi, belirli bir akrabasından yardım nafakası talep edebiliyorsa, aynı zamanda o akrabaya karşı da yardım nafakası ile yükümlüdür. Kardeşler arasında yardım nafakası, talep edilen kardeşin maddi durumunun iyi olmasına bağlı olarak farklılık gösterir.