Ne desem, nereden başlasam bilemedim…

Dün yapılan CHP İl kongresinin “hesaplaşma”ya dönüşeceğini biliyordum…

Ama kabağın dönüp dolaşıp benim başıma patlayacağını tahmin edemezdim.

Pazar günü yapılan CHP İl Kongresi’nin sonu başından belliydi…

Harun Akın ve Şerafettin Turpcu’nun kurultay delegelerini dizayn etmek uğruna yarattığı tabloyu tüm Türkiye seyretti…

CHP İl Başkanı Ertuğrul Koltuk’un seçime günler kala adaylıktan çekilirken “Kongrede konuşacağım” demesi salondaki yüksek tansiyonun habercisiydi… Son derece sakin başlayan kongrede ne olduysa Koltuk’un Harun Akın’a ithafen sözlerinden sonra oldu…

Başına ne geldiyse Harun Akın’ın ihtirasları yüzünden geldiğini söyleyen Koltuk’un sözleri salonda buz gibi bir hava estirdi…

Tam bu sırada yerinden ok gibi fırlayan Harun Akın’ın eşi Ayşem Akın’ın Ertuğrul Koltuk’a söyledikleri yenilir yutulur gibi değildi…

Önce iki sıra arkasındaki eski il yöneticisi Sema Koça, “Sen kocanla ilgilen” gibi sokak jargonunda dahi yeri olmayan bir laf atan Ayşem Hanım, ardından Ertuğrul Koltuk’a dönerek, “Adamsan çeneni kapat. Harun seni finanse ederken iyiydi” demez mi?

Paranın bir insanı getirebileceği ruh hali bu olmalıydı herhalde?

Cumhuriyet Halk Partisi kongresi bir anda kadınlar hamamına döndü…

Bayan Akın’ı tutabilene aşk olsun… Kişiliğine, insanlığına kimsenin laf söyleyemeyeceğine kefil olduğum bir kadının böylesine öfkelenmesi, sırf eşini koruma güdüsü gibi masum bir nedenle açıklanamazdı ki…

Koltuk’un ardından kürsüye gelen Harun Akın, yıllarca birlikte mücadele ettiği insanları aşağılarken, “Çapuna çupuna bakmadan yıllarca sırtımda taşıdım” diyerek aslında gerçek yüzünü gözler önüne seriyordu… Her lafının başında cümleye “ben”le başlayarak bitmek bilmeyen bir ego ile konuşmuyor adeta kusuyordu!

Ve sonra bizzat adımı kullanarak mutlak hakim olduğu bir salonda kendisine yakın isimlere beni hedef gösterdi. Valilik otoparkını nasıl aldığını açıklarken, İl Başkanlığı döneminde servetine servet kattığı Zonguldak Belediyesi’ne ait açık otoparkı nasıl aldığına hiç değinmedi…

Şüphesiz biz bu satırlarda eleştirirken, Harun Akın’ın da bizi eleştirmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ama o kürsüde adımı kullanarak hedef göstermesi son derece planlı, intikam hırsıyla yapılmış kurnazca bir hamleydi…

En zayıf noktam öfkeme hakim olamayıp karşılık verdiğimde ise 60’ını devirmiş Süleyman Özdağan ile 70’ini devirmiş yılların DYP’lisi Naci Çebi’yi karşımda buldum…

Hayatımda bir kez bile çatışma yaşamadığım bu insanlar ne olmuştu da onca insan arasından cengaverlik yapıp üzerime yürümüştü… Özdoğan ve Çebi’nin Harun Akın aşklarının altında yatan gerçek neydi?

O gün yazdığım köşe yazısının ana teması Harun Akın’ın her platformda CHP’ye harcadığı paraları konuşurken, CHP İl Başkanlığı döneminde kazandığı paralardan bahsetmeyişiydi… Şimdi bu yazıyı okuyan herkesten elini vicdanına koyarak cevap vermesini rica ediyorum…

Harun Akın’ın İl Başkanı olduğu dönemde açık otopark işinden kazandığı serveti kim inkar edebilir?

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi salonda yaşanan onca gerginliğe rağmen içeri tekrar girdiğimde onlarca kişinin arasında başını sallayarak “seninle görüşeceğiz” diyecek cüreti gösteren bir adama ne demek gerekir ki?

Ve salondan çıkarken savurduğu tehditler…

Neredeyse adaylık sürecindeki gazete ziyaretleri dışında 5 yıldır görüşmediğim, telefonlarını dahi açmadığım Harun Akın’ın beni harçlık verdiği gazetecilerle karıştırmasını salonda yaşadığı ruh haline verebilirim…

Ama sadece yazdıklarım yüzünden yüzlerce kişi arasında hedef gösterip linç ettirme girişimini affetmemi kimse beklemesin…

Konuşmasında “Bana kimse pandora kutusunu açtırmasın. Açarsam kimse evine gidemez” diyerek aba altından sopa gösteren Harun Akın’ın da pandora kutusunun açılma vakti geldi…

Ah Ertuğrul Koltuk ah…

Sen bildiklerinin onda birini konuşmadın ama…

Ben bundan sonra susarsam adım “Harun” olsun!