Feleğin ettiği yetmezmiş gibi yeni acılar düştü payımıza…
Önce Nazmi Ağabey’le birlikte sarsıldık…
Sonra Emin Gülay’la yıkıldık…
Son yumruğu Mert attı!
Hiç tanımadığı bir delikanlıya ağlar mı insan?
Ağlar… İnsansa…
Dün onu da yüzlerce kişi uğurladı dönüş bileti olmayan yolculuğuna…
Cenaze namazından çıkarken sandalyede yığılıp kalmış annesine ilişti gözlerim…
Eğilip kulağına, “Üzülme ablacığım, tüm sevenleri burada… Herkese nasip olmaz bu kalabalık… Demek ki adammış oğlun” demek geldi içimden…
Gencecik bedenin bir hiç uğrula aramızdan ayrılışına mı kahredeyim…
Mahallelinin imza toplamasına rağmen o kavşağa önlem almayan y.…… mı?
Bu kadar acıyı çekmez bu omuz…
Onun için bana müsaade…
Bugün Emin Dayı’nın mezarına çıkacağım…
Bir hayli oldu dertleşememiştik…
Gerçi dün Halit Ağabey, benden önce çıkıp dünkü yazımı okumuş ona…
Ne de olsa “gardaş” aralarına girilmez…
Hey gidi yalan dünya… Her şeyin canı cehenneme…
Ne olur kaybetmeden kıymetini bilsek…
Birkaç gün yokum bu köşede…
Kendi köşeme çekilip bir muhasebe yapma vakti geldi…
Dün ne güzel söyledi imam efendi…
“Bu hepimiz için bir ders”
Bir gün varız…
Bir yokuz bu dünyada!