Bu aralar kaybettiklerimizin acılarıyla yoğrulduk…

Birinin yasını tutamadan diğerine gözyaşı döker olduk…

Son giden o oldu…

İlk kez Yeni Adım Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptığım yıllarda tanıdım onu…

Omzunda çantası yoksa bilin ki fotoğraf makinesi boynundaydı…

Kültür-Sanat ve spor haberleri arasında akıp giden bir “tükenmez” kalemdi o…

Gençlere taş çıkartan bitmek bilmeyen enerjisi…

Kıskandıracak kadar zengin fotoğraf arşivi…

Herkese örnek olan iş disiplini ve…

Küf tutmaya yüz tutmuş gazete kupürleriyle…

Gerçek bir gazeteciydi Çetin Ağabey…

Böylesine donanımlı ve tecrübe kokan bir kalemin en verimli çağında maddi olarak ihtiyacı olduğu halde işsiz oluşu ağrıma gidiyordu…

Bedeninde sürekli üretmeye programlanmış bir beyin taşıyan adamı gazetecilik yapmak yerine Gazipaşa’yı arşınlarken görmekte!

 Geçmişte Yeni Adım’da inanılmaz keyif alarak çalıştığım 69 yaşındaki yaşlı kurt, 15 yıl aradan sonra yeniden çalışmak istediğimi söylediğimde tüm nezaketiyle kabul etti teklifimi.

38 yıllık mesleki yaşamının son deminde gazetemizin kültür-sanat sayfası editörlüğünü yapan Çetin Ağabey, her sabah yaptığımız haber toplantılarımızın da neşe kaynağı oldu…

Vakitli vakitsiz söylediği Tük Sanat Müziği şarkıları, düzgün Türkçesi’yle anlattığı “eskiden” diye başlayan hatıraları, zeka kokan esprileri ve sayfasında çıkan hataları görünce attığı fırçalarıyla kısa zamanda adapte oldu gazeteye…

Hep proje üretti, yazdı, çizdi, fotoğraf çekti Çetin Ağabey…

Dün sabah telefonum çaldığında ekranda “Çetin Sezgin” yazınca boş bulunup heyecanla açtım telefonu…

Halbuki yoğun bakımda olduğunu da biliyordum…

Bir süredir kan değerlerinin düşmesi nedeniyle kardeşi Altan Sezgin’den uygun ilik nakli yapılan Çetin Ağabey son günlerde Zonguldak’ta kaptığı enfeksiyonla boğuşuyordu…

En son konuşmamızda “Direniyoruz Mustafa” derken bile neşesini koruyordu Çetin Ağabey…

“Babamı kaybettik Mustafa Abi” diyen Seda’nın titrek sesiyle dün bir kez daha yıkıldık…

Bizim sevimli ihtiyarın 69 yıldır taşıdığı yorgun kalbi, son kez oyunbozanlık yapmıştı ona ve tüm sevenlerine…

Sanki sevdiğim insanlar, yanı başımdakiler ölmek için can atıyordu…

Ak düşen her saç teli kadar tecrübesine güvendiğim…

Kalemini satmadığına inandığım, namuslu, dürüst bir gazeteciydi Çetin Sezgin…

Şarlatanların, psikopatların, avantacıların “gazeteci” kimliğiyle dolaştığı, kentin ağır ağabeyleriyle oturup kalktığı, paraya para demediği bir şehirde son nefesine kadar gazetecilik yaptı o…

Birlikte çalıştığımız kısa zaman diliminde aynı gazetede olmaktan onur duyduğum…

Hentbol hakemi, folklor camiasının duayeni,  gazeteci-yazar ve değerli insan Çetin Sezgin…

Seni tanıma şerefine nail olduğum için kendimi “şanslı” addediyor…

Hatıran önünde saygıyla eğiliyorum…