“Akrep gibisin kardeşim” dizesiyle başlar, “Dünyanın En Tuhaf Mahluku” başlıklı Nazım Hikmet’in o ünlü şiiri.

Şöyle devam eder:

“korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.

Serçe gibisin kardeşim,

serçenin telaşı içindesin,

Midye gibisin kardeşim,

midye gibi kapalı, rahat

(………………………….)

Koyun gibisin kardeşim,

gocuklu celep kaldırınca sopasını

sürüye katılıverirsin hemen

ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.”

 

Şiirin özeti olmayacağını biliyor olmama karşın, uzatmamak adına özetleyerek, Nazım’ın bu şiirinin son dizelerini veriyorum. Bağışlamanız dileğiyle.

Şöyle sonlanıyor şiir:

“Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

                   kabahat senin,

                                     -demeğe de dilim varmıyor ama-

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

 

Nasıl yorumlayacağız Nazım’ın bu şiirini?

Nazım insandan umudunu kesmiş mi diyeceğiz?

Evet, Nazım insanın telaşını, ürkekliğini, kapalılığını, rahatlığını, ‘sürüye katılmasını’ eleştiriyor.

İnsanı “derya içre olup/ deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf” olarak niteliyorsa da, “demeğe de dilem varmıyor” diyerek bir parantez açıyor.

Katı bir gerçekçilikle, örgütsüz ve öncüsüz toplumların sürüleşebileceği olgusuna vurgu yapıyor.

 

Zira Nazım Hikmet Kuvvayi Milliye Destanı’nın “Türk Köylüsü” adlı bölümünde:

“Fakat bir kere dert anlayan düşmeyegörsün önlerine

ve bir kere vakt erişip

                                  “Gayrık yeter!...”

                                                     demesinler.

Bunu bir dediler mi,

“İsrafil sûrunu urur,

           mahlûkat yerinde durur” demektedir.

Yani örgütlülüğün ve önderliğin sihirli gücüne işaret eder Nazım.

 

DÜNYANIN EN TUHAF MUHALEFETİ

Türkiye son üz yıla damgasını vuran iki büyük kitlesel eyleme sahne oldu.

Birincisi, laiklik ve cumhuriyet odaklı milyonların katılımıyla gerçekleşen devasa “Cumhuriyet mitingleri”..

İkincisi, özellikle gençliğin başı çektiği, “Hükümet istifa” sloganının egemen olduğu “Haziran ayaklanması”.

Bu arada 2012 19 Mayıs büyük gençlik yürüyüşü, Ulus Şahlanışı, Silivri direnişleri ki, Haziran ayaklanmasının ön koşullarını oluşturmuştur.

Ana muhalefet ne yazık ki, son yüz yılın dünyayı şaşırtan bu iki toplumsal şahlanışı noktasında ancak nal toplayabilmiştir.

Bırakın o tarihsel şahlanışa öncülük etmeyi, yer yer o eylemlerin içini boşaltıcı roller üstlenmiştir.

O nedenle Nazım’ın şiirinden esinlenerek sizlere “Dünyanın En Tuhaf Muhalefeti” adlı şiirimi sunuyorum.

 

AKP gibisin kardeşim,

Cumhuriyetten ürken tarikatlardan medet umanlar gibi.

Cumhuriyet karşıtı gibisin kardeşim,

Cumhuriyet karşıtlarının telaşı içindesin.

Ve bir ihanetin eşiğine gelmiş gibisin kardeşim,

Bir değil,

         beş değil,

                  on milyonlarız maalesef.

Mandacı gibisin kardeşim,

Obama kaldırınca beyzbol sopasını

sürüye katılıveriyorsun hemen

ve âdeta mağrur, koşuyorsun Vaşingtona,

Dünyanın en tuhaf muhalefetisin yani,

hani şu namusluların

                       namussuzlar kadar cesur olması gerektiğini bilmeyenler kadar tuhaf.

Ve bu ülkede bu zulüm

                                senin sayende.

Ve vatan elden gidiyor bölünüyorsak, yakın komşularımızla düşmansak eğer

ve hâlâ NATO’ya BOP eş başkanlığına mahkumsak

                                    kabahat senin.

                                         - demeğe de dilim varmıyor ama-

                                     kabahatın çoğu senin ana muhalefetim!