Anne, baba ve çocuğun ortak yarasıdır şiddet… vuranın da vurulanın hissettiği, içten içe aynı aslında ağır suçluluk duygusu…
‘’Çok çaresizdim, susmuyordu, inat ediyordu, dayanamadım vurdum, biliyorum yanlış, zaten çok da üzüldüm, çok pişman oldum….O gün çok yorgundum, inanın tahammül gücüm yoktu’’
‘’İşe yaradı mı peki? ‘’
‘’Hayır, hiç bir şey değişmedi… zaten artık bizi hiç dinlemiyor, çok çaresiziz…’’
Benzer dialoglar, anne babalarla aramızda sıklıkla geçiyor. Çoğunlukla ortak noktalar; anne babanın kendini çaresiz hissetmesi, pişmanlığı, yorgunluğu oluyor…
Bir çocuğu döverek, ona şiddet uygulayarak, davranış kazandıramazsınız. Şiddet gören çocuğun, yaptığı davranıştan ziyade odaklandığı şey doğal olarak ‘’şiddet gördüğü için incinen duygularıdır.’’ Anne-babaya karşı öfke duymaya başlayabilir ve bunun bedelini ailenin istemediği davranışları yapmaya devam ederek aileye ödetebilir.
Şiddet görmek, çocuğun yanlış davranışı farketmesini, bu davranışı değiştirmesini sağlamaz, davranışının sonuçlarını göremez… sadece dayak yiyerek bir bedel ödemiştir… ceza almıştır. Duyguları incinmiştir, özgüveni zedelenmiştir, öfkelenmiştir; fakat empati yapma becerisi, vicdan ve ahlak gelişimi, yanlış davranışı değiştirme, kendini ifade edebilme, sorun çözebilme yeteneği,hatasını fark etme ve özür dileme adına olumlu hiçbir kazanım sağlayamamıştır…
Tüm bunların yanısıra, şidet görmek, çocuklar için şiddet davranışını normalleştirir, O da sorunlarını şiddetle çözümlemeye çalışır, kardeşine, arkadaşlarına kendinden zayıf, küçük gördüğü herkese karşı şiddet göstermeye başlayabilir, öfkesini kontrol etmekte sorun yaşayabilir.
Anne baba tarafından şiddet görmek, yetişkinlikte de bireyin yanlış algıyla hayatına devam etmesine neden olabilir ve birey, kadınların eşlerinden şiddet görmesini, erkeklerin eşlerine şiddet göstermesini normal görebilir. Bir düşünsenize…
‘’Hatalı davrandığımda, bazen birşeyleri yanlış yaptığımda, beni sevdiğini söyleyen, bana bakım veren anne babamın beni dövmesi normalse eğer … eşimi dövmem/eşimin beni dövmesi ……. ? ‘’
Çok üzücü, çok yaralayıcı o boşlukları doldurmak… ama maalesef gerçek… şiddet görmeyi çocuğumuz için normalleştiriyoruz, hem de onu bu hayata hazırlayan en çok güvendiği insanlar olarak normalleştiriyoruz…
Bazen, şiddet gören çocuklar, ailenin istemediği davranışı yapmayı bırakabilir; fakat bu durum asla çocuğun davranış değiştirdiği ve doğru davranışı öğrendiği anlamına gelmez, maalesef yalnızca korku, baskı ve itaatkarlıkla boyun eğmiştir. Yaralar aynı yaralardır… özgüven eksikliği, incinmişlik… Çocuk ileriki yaşamını bu olumsuz özellikleri taşıyarak devam ettirebilir. Hep baskı ve dış kontrollerle hayatını devam ettirir ve dış kontrol olmadığında, kendini kontrol etme konusunda sıkıntı yaşayabilir. Çok daha farklı davranış problemleri ortaya çıkabilir ve birey topluma uyum sağlamakta zorluk yaşayabilirler.
ü Çocukları, duymak, dinlemek, anlamak, ihtiyaçlarına doğru zamanda yetişmeye çalışmak.
ü Sınırsızlığın, tutarsızlığın aksine, çocuklara yaşlarına uygun, doğru bir şekilde kural ve sınır koymak.
ü Belirli sınırlar doğrultusunda, çocuklara özgürlükler vererek, davranışlarının gerçek sonuçlarını görmeleri, anlamaları için yardımcı olmaya çalışmak.
ü Bir birey olarak, çocuğunuza saygı duymak!
ü Doğru iletişimle, tutarlı anne baba tutumu sergilemek;
Hem aile içi ilişkileriniz hem de çocuğunuzun sağlıklı gelişimi için çok daha büyük bir kazanım olacaktır.
Sevgi ve saygılarımla;
Sultan UNCU
[email protected]