Tebbet Suresi’nde Ebu Leheb olarak tanıtılan şahıs peygamberimizin hem öz amcası, hem komşusu ve dünürüdür. Peygamberimizin Ümmü Gülsüm ve Rukiyye isimli kızları, Ebuleheb’in,Uteybe ve Utbe isimli oğullarıyla evlidir. Ne var ki, Tebbet suresinin inişi üzerine EbuLeheb’in baskısıyla iki oğlu da eşlerini boşamıştır. Ebu Leheb’in asıl ismi Abdüluzza b. Abdülmuttalib b. Haşim’dir, karısının adı da Ümmü Cemil’dir. O günkü toplumlarca kutsal sayılan putlar çocuklaraisim olarak verilmektedir. Arapçada “Abd” kul demektir.“Uzza”iseMekke’de bulunan kutsal putlardan bir tanesinin ismidir. Yani Abdüluzza“Uzza’nın kulu” anlamına gelmektedir.Kuran, bu sahsın asıl ismi yerine sembolik ismi “Ebu Leheb”ikullanarak karakteristik tipini ortaya koymaktadır. Çünkü oevrensel bir kitaptır, yalnızca indiği toplumlaradeğil tüm insanlığahitap eder. Buna göre Ebu Leheb sadece o çağda değil tüm çağlar da Ebu Leheb gibi karakteristik tiplerin hiç bir zaman eksik olmayacağı bilgisini vermektedir.
Ebu Leheb’in son derece zengin, iri cüsseli, kırmızı suratlı, çabuk hiddetlenen bir kişi olduğu bilinmektedir.Hayatının sonuna kadar hep İslâm’a karşı çıkmış, her zaman müşriklerin başında veya yanında yer almıştır. Bedir Savaşı’na bizzat iştirak etmemiş ancak bu savaşta kendi yerine paralıasker tutarak savaşa göndermiştir.Genelde Ebu Leheb’le ilgili siyer kitaplarında yazılan bilgiler aşağı yukarı aynı olup tartışmasız kabul görmektedir. Ancak Tebbet Suresi’nin, anlaşılması için ondan evvel inen Müddessir ve Fatiha Surelerinin iyi bilinmesi gerekir.Bundan dolayı daburada bir önceki yazımızdanyapacağımız özet derdimizi anlatmak için bize yardımcı olacaktır.
PEYGAMBER’İN İLK DAVETİ
Allah,Müddesir Suresi ile “Ey göreve hazır kişi, kalk ve uyar” emrini verir. Peygamber bu emri yerine getirmek için Safa Tepesi’ne çıkar ve insanlarıntoplanmaları için çağırır.İnsanlar oraya toplanırlar ve Peygamber de onlara hitaben şöyle der:“Yarattığı bütün canlılara nimet veren, yarattıklarına çok merhametli Allah adına. Tüm övgüler, âlemlerin Rabbi, yarattığı bütün canlılara nimet veren, yarattıklarına çok merhametli olan, herkesin iyi ya da kötü yaptığı tüm edim ve eylemlerin karşılığını göreceği âhiret gününün sahibi, yöneticisi Allah’adır; Allah dışında kimse övgüye layık değildir. Yalnız Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz. Bize, üzerlerine gazap dökülmüşlerin ve şaşkınlığa saplanmışların yolunun dışındaki, kendilerine nimet verdiklerinin yolu olan dosdoğru yolu göster, bildir!” (Müddessir, 1-4)Fatiha Suresi ile de Rabbinin en büyük olduğunu da ilan eder. (Fatiha,1-7)
EBU LEHEB’İN PEYGAMBER’İN DAVETİNE KARŞI ÇIKIŞI
Peygamberdavetini bittiğinde, o kalabalıkta bulunan Mekke’nin yönetici kodaman kadrosuşaşkınlık içerisindekaldı İçlerinden Ebu Leheb, “Helâk olası, kahrolası, bizi buraya bunun için mi topladın?” diye bağırmaya başladı ve attığı taş ile de onu ayağından yaraladı. Peygamber görevi gereği, pazar pazar, panayır panayır dolaşıp Hakk’ı tebliğe uğraşırken EbuLeheb de onu bir gölge gibi takip ediyor, etkisiz hâle getirebilmek için her yolu deniyordu. Toplantıları sabote ediyor, “Bu benim yeğenim mecnundur, ona kulak asmayın” diyerek insanları etkilemeye çalışıyordu. Bu sözlü tacizleri, bazen fiilî saldırıya kadar götürüyordu. Yaptıkları bunlarla da sınırlı değildi. Bazı yerlerde de “Eğer kardeşimin oğlunun dedikleri doğru ise, çoluk çocuğumu ve malımı fidye olarak verip kendimi azaptan kurtarırım” diyerek alay ediyordu.
EbuLehebdüşmanlığını sözlü ve fiili tacizlerle her platformda sürdürürken karısı da boş durmuyor, Peygamberimizin oturduğu sokağa ve evinin etrafına dikenler serip aleyhinde dedikodular yayarak kocasına destek veriyordu. Bu desteği o kadar içten veriyordu ki, çok sevdiği ve devamlı boynunda taşıdığı gerdanlığını bile yapılacak kötülüklerin ödülü olarak harcadı. Bu azgın, kibirli mal, mülk makam sahibi Ebu Leheb’in bunca hırçın ve düşmanca davranmasının nedeni ise iktidar nimetlerinin elinden kaçma korkusuydu. Halk bu davete itibar ederse, bundan sonra yalnızca Allah’tan yardım isteyecek, “rahman” ve “rahîm” sıfatları olan Allah’a sığınacak ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a kulluk edecekti. Böyle bir durumda Ebu Leheb’in haksızca kazandığı ve yığmakta devam ettiği mal mülk ve köleleri de yok olacaktı.
Mekke’ninmüşrik yönetici kadrosuyla Ebu Leheb,“Allah bizleri seçip sevdiği için mal, mülk ve iktidar nimetlerini vermektedir. Çünkü o bizim kaderimizi böyle; fakir, köle ve yoksulların kaderini de o şekilde yazdı.Biz sadece Allah adına hüküm koyuyor onun adına da uyguluyoruz. Bu nedenlerden dolayı da biz ne yaparsak Allah adına yapmaktayız. Bundan dolayı da biz Allah katında ne suçlu ne de günahkârız” diye inanmaktaydı.
Ebu Leheb’in Peygamber’e olan bu kaba ve düşmanca davranışı ölünceye kadar da hiç bitmedi. Amcasının verdiği zarar başkalarının verdiği zarardan kat kat daha fazlaydı. Bazı insanlar, “Kendi amcasının bile inanmadığına biz niçin inanalım?” diyordu. Ebu Leheb, Peygamber’in amcası olmasına rağmen Mekke’nin ileri gelen yönetici kadrosundan daha çok düşmanca tavır sergiliyordu. Böyle bir engellemenin en yakın akrabaları tarafından yapılması peygamberimizi çok üzüyordu. Allah böyle bir ortamda, indirdiği ayetle ileride Ebu Leheb’in başına gelecekakıbeti ortaya dökerekbir yandan Peygamberimizi teselli ediyor, destekliyor, ona moral ve güç veriyor,eğitiyor, diğer yandan da Ebu Leheb ve tüm din düşmanlarına uyarılar gönderiyordu.
EBU LEHEB GİBİ KAREKTESİTİK TİPLER HER ZAMAN DEVAM EDECEKLER
“EbûLeheb’in iki gücü yok oldu. Kendisi de yok oldu. Malı ve kazandığı şeyler kendisine yarar sağlamadı.(1,2) Yakında o ve boynunda liften bir iple odun taşıyıcısı olacak karısı, alevli ateşe atılacaklar”(3,5) Allah, Ebu Leheb’ebeddua ettiği bu ayeti indirmesinin ardından onun hemen iki elini kırmadığı gibi iki kolunu yok edip kolsuz adam da yapmadı. Onun niyeti Ebu Leheb’inileride başına gelecekakıbeti Peygamber’e anlatarak gözler önüne sermekti.
Bu sure ile kast edilen tüm zamanlardakiEbu Lehepler, Kur’an’ın gösterdiği doğru yol üzerine dikenler serpen çağdaş Abdüluzzalar, çağdaş Ümmü Cemillerdir. O çağda ortaya konulan yakışıksız ve densizce tavırları taklit etmemeleri, zenginlikleri ve toplumsal itibarlarıyla şımarıp azmamaları için uyarılmaktadırlar. Aksi takdirde onları bekleyen kötü son da, prototipleri olan Ebuleheb ve Ümmü Cemil’in akıbeti gibi olacaktır.
NOT:Bu ve buna benzer küçük sureler Mekke döneminin ilk yılların da inmesine rağmen bu sureler Kuran’ın son bölümüne yerleştirilmiştir. Bunun tam tersi yapılarak Medine döneminde inen sureler (Bakara, Ali İmran gibi) de Kuran’ın baş tarafına yerleştirilmiştir.Okuyucu konu bütünlüğüne ulaşamamaktadır.Bu nedenle de Kuran’ın anlaşılmasızorlaşmaktadır.Hatta Kuranda ki küçük sureler de bugün ne yazık ki namaz sureleri olmuştur.Ne garip değil mi! Ters köşeye atmaya devam edeceğiz.
****************
Gazetelerde okumuşsunuzdur. Uruguay eski Devlet Başkanı Mujica geçtiğimiz günlerde Türkiye’deydi. Yalın yaşam tarzı ve 12 bin dolara denk gelen aylık maaşının yüzde 90’ını bağışlaması, "dünyanın en yoksul devlet başkanı" olarak nitelenmesine neden olan Mujica, “En yoksul devlet başkanı olarak anılıyorum ama kendimi yoksul hissetmiyorum” diyor.Ziyarette eski model bir Volkswagen araçla dolaştı, lüks bir otel yerine üç yıldızlı, küçük bir otelde kalmayı tercih etti.
(Mujica’nın makam aracı)
(İkamet ettiği konutu)
HÜRRİYET GAZETESİ’NİN BİR HABERİ:
G-20 Liderler Zirvesi’nde Mardan PalaceHotel’i 3 günlüğüne kapatan Suudi Arabistan Kralı Salman ve heyetinin özel eşyaları, Antalya’ya getirildi. 16 kamyon özel eşya ve 65 adet özel yapım Mercedes marka otomobil, Mardan PalaceHotel’e nakledildi. Kral Salman ve Prens Telal geceliği 15 bin Euro olan özel villalarda konaklayacak.
SİZCE BU İKİ ÖRNEKTEN HANGİSİ İSLAM’A YAKIN. YAHUT HANGİSİ ÇAĞDAŞ EBU LEHEB? BUNU DASİZ DEĞERLENDİRİN.