Sözüm çok genç yaşta emekli olanlar için değildir. 38-45 yaş aralığında emekli olanlara yüksek maaş verilmesinden yana değilim. Kızan olsa da bunu dile getirmek zorundayım. Fransa’da kimse 40 yıl çalışmadan emekli olamıyor.
Ben de emekliyim. 65 yaşıma kadar MEB bünyesinde çalışma niyetim vardı. Ancak “kömürü” ile ünlü ilimizde idareci olarak çalıştığım 7 yıl zarfında il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin, kaymakamların, komplocu sahte sarı sendikaların akıl dışı baskıları (mobbing), yönetmelik dışı talepleri sebebiyle 2021 yılında protesto ederek, nefretlerimi arz ederek kamudan ayrıldım. 32 yılın karşılığında aldığım emekli aylığı sadece 24 bin TL’dir. Bu para ilkokul mezunu kamu işçilerinin aldığından daha azdır.
MEB bünyesinde çalışırken en çok zararı ABD/CIA ürünü, bedavadan yaşamaya alışmış sahte sarı sendikalardan gördüm. Bunlar, bedava yaşamaya alışmış üyelerinin yasadışı haklarını korumak, onların çalışmamasını sağlamak için her türlü entrikayı çevirdiler. Parayla haber yayını yapan sahte yerel gazetelerde aleyhimde 20 kadar haber yaptırdılar. Bu şeref yoksunu insanları mahkemeye verdim ancak hukuk işlemez hale dönüştüğü için verimli sonuçlar alamadım.
Kimse inanmaz ama yazayım. Torpille, hiçbir yeterliliği olmamasına rağmen koltuğa oturtulmuş ilçe milli eğitim müdürleri(?), okul idarecisini arayarak, “Şu şu öğrenciler sınıfta kalıyormuş. Bunlar X partisinin mensuplarının çocukları. Beni X partisinin ilçe başkanı aradı. Kalan öğrencileri geçirmek için ne gerekiyorsa yapacaksın” diye konuşabiliyorsa o ülkede adalet, eğitim, hukuk, ahlak, etik çökmüştür. Bu tür haller 2015-2021 yılları arasında defalarca başıma gelmiştir.
Ek olarak anlatayım. 2 binli yılların başlarında Bolu Meslek Yüksek Okulunda da 2 farklı ders vermiştim. 1 yıl boyunca 80 öğrencinin yüzde 25 kadarı derslere düzenli devam etti. Diğerleri sadece sınavlara geldiler. Deneyleri, temrinleri, ödevleri hiç yapmadılar. Yıl sonu geldiğinde telefonla beni arayan bir zevat “Şu şu öğrenciler sizin dersinizden kalmış. Bunları geçireceksin” şeklinde dayılandı. Şahsı araştırdım. Bir partinin arka bahçesi durumunda olan, kaba kuvvet yanlısı bir yapının başkanıydı. Talebini yerine getirmedim. Lakin adı geçen öğrenciler okuldaki diğer tüm derslerden “başarılı” oldular. Çetevari yapıların üniversitelerde de etkin olduğunu görünce ilerleyen zamanda bu okulda ders vermeyi bıraktım.
Konuyu dağıttım affola. 35-45 sene çalışarak emekli olan kişiler esasında kendi maaşlarından kesilen paraların nemalandırılmasıyla oluşan kaynaktan maaş alıyorlar. Üniversite bitiren insanlara ilkokul mezunu olan işçilerden daha az maaş ödenen bir ülkede hukuk, din, ahlak, etik, merhamet yok demektir.
2 yıldır Ankara’da bir okulda çalışıyorum. Asgari ücret 17 bin TL, emekli maaşları 10-12 bin TL. Burada 1+1 evlerin kirası bile 10-20 bin TL. Bu koşullar altında emeklilerin mutlu olduğunu söylemek olası değildir.
1980’li yıllardan beri uygulanan liberal, sermayeci, kapitalist, dış borcu artırıcı yönetim anlayışı ülkeyi fakirleştirdi. Faiz haraaam diye bağıranlardan ses çıkmaz oldu. “Nas” nereye gitti?
Emekliler parti kursa ailelerinin oyuyla birlikte çok rahat iktidar olurlar. Ancak, asla birlik olamazlar. Zira eğitim seviyesi düşük kitleler haline şükretmeye devam ediyor. Onlar için kültüre, sanata, edebiyata, bilime, okumaya para harcamaya gerek yoktur.
Emeklilerin hakkı olan maaşı alması şu anki siyasal tabloda asla mümkün görünmüyor. Yeni yaklaşımların üretilmesi gerekiyor. İsraf ekonomisi olan yerde bereket, adalet beklemek hayaldir.