Bakan Bayraktar neden istifa ettiğini belirtmekle kalmıyor.
Soruşturmaya konu olan imar planlarının büyük bir bölümünün Sayın Başbakan’ın onayıyla yapıldığını belirtiyor.
Sonrasında, “Milleti ve vatanı rahatlatmak” adına Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da istifaya davet ediyor!
Bu demektir ki, mızrak artık çuvala sığmıyor.
“Milleti ve vatanı rahatlatmak”, Tayyip Erdoğan’ın istifasından geçiyor!
Kimi çevrelerin, olayı Erdoğan-Gülen çatışması gibi gösterme ya da cemaat-AKP çelişkisine indirgeme çabaları, en azından gerçekleri örtme amaçlıdır.
Sistemin yani, Mafya-Gladyo-Tarikat rejiminin sonunun geldiği gerçeğinin üstünü, hiçbir saptırma ve karartma çabası örtemez.
Mafya-Gladyo-Tarikat olgusunun açılımı nedir?
Mafya: Türedi sermaye güdümlü, çek-senet mafyası ve kimi işbirlikçi holding karması oluşum.
Gladyo: ABD’nin ülkemiz içindeki derin devleti. NATO’nun uzantısı. Devletin stratejik noktalarında konumlanan güç..
Tarikat: 12 Eylül faşist cuntası döneminde Rabıta bağlantılarıyla ivmelenen, şeriatçı hezeyanların örgütsel kurumları.(Siyaset ve kirli işler dışında dini içerikli tarikatları dışında tutuyoruz.)
“Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” sonrası, “Devlet çöktü” ve “Türkiye artık hükümetsizdir” biçimindeki ifadeler, aslında bu yapılara dayanan siyasal sitemin çöküşünün göstergeleridir.
17 ARALIK’IN DİĞER YÜZÜ
Tarihsel rastlantı mı, yoksa tecelli mi dersiniz?!
17 Aralık 2013 sabahı, Türkiye yalnızca kamuoyunun içini bulandıran, Cumhuriyet tarihimizin, en pespaye ve en kepaze yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile mi çalkalandı?
Hayır.
17 Aralık 2013 aynı zamanda Türkiye’nin zafer günüdür.
Türkiye bundan böyle soykırımla suçlanamayacak.
AHİM “Ermeni soykırımı yalanı” davasında, 17 Aralık 2013 günü açıkladığı kararla İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i haklı bulduğunu dünyaya ilan etmiştir.
Doğu Perinçek önderliğindeki Talat Paşa Komitesi, “Ermeni Soykırımı Uluslararası Bir Yalandır”, “Soykırım Yapmadık, Vatanımızı Savunduk” sloganlarıyla ve dövüşe dövüşe kazandığı bu hukuk zaferini Türkiye’ye armağan etmiştir.
Doğu Perinçek’in kazandığı zafer, Türkiye’ye yönelik kapkara “soykırım” yalanını ve propagandasını yerle bir etmekle kalmadı.
Bu zafer aynı zamanda, Avrupa hukukuna yeni bir boyut getirerek, bu hukukun sorgulanmasının da koşullarını yarattı.
AHİM’in bu kararı yeni bir içtihat oluştururken, uzmanlar bu karardan sonra parlamentoların “sözde soykırımı inkar suçu” gibi yasaları meclislerine getiremeyeceklerinin altını çiziyorlar.
Şan olsun, şeref olsun Lozan kahramanlarına!