Oğlum Melih Akgün vatani görevini Erzincan 59. Topçu Tugayı’nda yerine getiriyor. Oğlumun yemin töreni 21 günlük askerken Cuma günü gerçekleşti. Biz de annesi ve kız kardeşi ile birlikte maceralı bir uçak yolculuğu ile yemin törenine son dakikada yetiştik.
Oğlumuzu çakı gibi asker olarak görmek bizleri son derece duygulandırdı. 20 gün önceki Melih ile 20 gün sonraki Melih arasında; kilo olarak olsun, olgunluk olarak olsun müthiş bir değişim görmek, babası olarak beni çok mutlu etti. İlk gün yemin töreni sonrasında oğlumu evci olarak çıkardık. Otelde üç gün kaldık Cuma, Cumartesi ve Pazar akşamı birlikte olduk. Annesiyle ayrı, benimle ayrı konuları paylaştı.
Pazar günü sabahı kalkıp kahvaltı yaptık. Önce sakal tıraşı olduk. Birlikte kol kola 30 dakika yolda sohbet ettik. Baba-oğul konuşmamız büyük bir olgunluk içinde geçti. Melih kabına sığmaz bir delikanlı olarak bilinir ancak artık ağır başlı sorumluluk sahibi bir delikanlı olmuş. Askerliğin böyle kıymetli tarafları mutlaka bulunuyor. Erzincan merkezde dolaşırken tanıdığı arkadaşları ile diyalogu beni mutlu etti. Koğuşunda bulunan bir Trabzonlu arkadaşının babası, annesi kara kışın yolları kapaması sebebiyle yemin törenine katılamamış. Bunu dert etmiş. Biz ayrılırken hava alanında, “Baba keşke gelmeseydiniz. Şimdi gidiyorsunuz, askerliğe alışmıştım. Bana şimdi çok dokunacak.” dediğinde ben koptum. Yaşlı gözlerimle oğlumu kucaklayıp, “Bak Melih, arkadaşının annesi babası gelememiş, sen en azından anneni babanı, kardeşini gördün, üç gün birlikte olduk. Sen şanslısın biz seninle birlikteyiz, sayılı gün çabuk geçer. Bir gün gelecek bir gün kalacak askerlik mutlaka bitecek.” dediğimde bana, “Baba sen bizim topçu marşımızı biliyor musun?” dedi. Ben de bilmiyorum dediğimde başladı söylemeye.
Erzincan inanın Zonguldak’tan bazı konularda ileride, bazı konularda ise çok geri durumda bulunan bir ilimiz. Örneğin hava alanı bizimkinden pist olarak 10 misli büyük. Çok yakında uluslarararası hava alanı olabilir. Bir uçak kalkıyor, diğer uçak iniyor. Erzincan-İstanbul-Ankara seferlerinde 300 kişilik uçaklarda inanın boş yer kalmıyor. Aynı şekilde İstanbul-Ankara-Erzincan arasında da boş koltuk olmaması kente bir zenginlik katıyor.
Erzincan halkı halinden son derece memnun bulunuyor. Benim bir özelliğim yeni gittiğim bir ilde önce taksicilerle, sonra berberler ile sohbet ederek, kentin ticari, sosyal, siyasal fotoğrafını çekerim.
Ben ilk soru olarak “Kentin belediye başkanı tembel mi?” sorusu ile lafa girince taksi şoförü hemen dökülüyor:
“İki dönemdir Erzincan Belediye Başkanlığı AK Parti idaresinde. Önceki belediye başkanı, belediye ihalelerinde cebini doldurdu, şu anki belediye başkanı da aynı şekilde cebini doldurmakla meşgul.”
Erzincan kentinde Kürt, yok denecek kadar az bulunuyormuş. Daha ziyade Alevi-Sünni vatandaşlar Erzincan ilimizde yaşıyor. Aleviler Türk Alevisi, Sünni halk ise Türk olarak adlandırılıyor.
Geçim kaynaklarını en azından iki üç şekilde gerçekleştiren Erzincan halkı; tarım, hayvancılık başta olmak üzere İstanbul ve Ankara’da satın aldıkları dairelerin kira gelirleri ile mutlu, huzurlu, müreffeh bir şekilde yaşamlarına devam ediyorlar.
Oğlumun askerlik yaptığı Erzincan ilimizde diğer bir gözlemim ise, Erzincan Döner. Bugüne kadar tattığım en nefis döner dersem abartmamış olurum.
Ben buradan döner satan kişilere tüyo vereyim Erzincan Yaprak Döner getirin köşe olun.
Oğlum ay sonuna kadar Erzincan Topçu Tugayı’nda batarya takımında görev yapacak. Hafta sonuna doğru dağıtımının nereye çıkacağı belli olacak.