Kimyager, biyolog değilim. Kamunun tarımla ilgili resmî kurumlarının tavsiyelerine ve raporlarına da asla güvenim yoktur. Zira tarımdan, arıcılıktan, bilimden habersiz tipler yıllardır ilgili bakanlığı (?) istila etmiş vaziyettedir.
Bal konusunda kendisine sonuna kadar güvendiğim tek insan, Bolu Arıcılar Birliği Başkanı Sayın İsmail Ünalan Bey’dir (0533 212 74 73). Bu değerli insanla mutlaka tanışmalı, gerçekleri öğrenmelisiniz. Pırlanta kadar kıymetli bu ülke için çalışan 1000 değerli insan var ise bunlardan biri de O’dur.
“Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır” şeklinde mükemmel bir söz var. İsmail Bey bu sözü hayata geçiren nadir insanlardan biridir. O’nun bilgilerine vakıf olunca şimdiye kadar yediğiniz şeylerin bal olmadığını anlayacaksınız.
Keçi Peyniri
1970’lerde 50 haneli köyümüzde hemen hemen her ailenin keçi, koyun, büyükbaş hayvan sürüleri vardı.
1968 yılından 82 yılına kadar bir orman köyünde yaşadım. Evimizin önünde, ahırda hep keçiler, koyunlar, tavuklar, ördekler, kazlar, inekler gördüm.
Her yıl temmuz, ağustos aylarında Köroğlu Dağları’nın tem dibindeki yaylada bulunan ahşaptan yapılma, tek odalı evde ikamet ederdik.
Köroğlu’nun buzlu sularını günümüzde artık bulmak olası değildir.
Anam ve ebem (ninem) günün 24 saati hiç boş durmazdı. İnekleri, koyunları, keçileri sağarlar, bunları günün erken saatlerinde elle çevrilen süt makinesinden geçirip kaymak ve tereyağı elde ederlerdi. Mükemmel lezzetli olan sütlerden de yoğurt, keş, peynir yaparlardı.
Ahşaptan yapılma fıçılarda muhafaza edilen gerçek peynirleri 6 ay süren kış boyunca yerdik. Kış döneminde hemen hemen her gün bazlama ekmeğine tereyağı sürüp, rendelenmiş sert peynire banarak hoşaf ile yediğimizi çok berrak biçimde anımsıyorum.
12 Eylül 1980 tarihinde ABD tarafından yaptırılan “faşist, demokrasi düşmanı, sahte Atatürkçü, gerici, soygun amaçlı, çürütmeci, CIA İslamcısı, FETÖ büyütücü” darbeden sonra köyler kasıtlı olarak boşaltıldı. Yığınlar ucuz işgücü olması için şehirlere gitmeye zorlandı.
“Ormanları yok ediyor” bahanesiyle keçiler sattırıldı. Bizim sürülerimiz de o dönemde yok oldu. Yani satıp tarım-hayvancılık sektöründen çıkmak zorunda kaldık. Koyun, keçi, inek, öküz, tavuk, ördek, kaz, arı arkadaşlarımızdan koparak 1982 yılında şehre taşındık…
Son 42 yıldır keçi peynirini bolca yiyemiyoruz. Sadece şeker hastası ithal ineklerin, GDO’lu süt tozundan yapılma, içinde 10’dan fazla kimyasal katkı maddesi bulunan, kirece benzeyen şeylere mahkum edildik.
Bugün herhangi bir markete, ya da pazara gidiniz, asla doğal, katkısız, sun’i yem verilmemiş sütten yapılmış peynir bulamazsınız. Doğal ürünlerin maliyeti, satış fiyatı çok yüksek olduğundan alıcı bulmaları çok zor hale gelmiştir.
Anadolu’nun hakiki, samimi, vatansever, çalışkan, çilekeş insanlarından olan Mehmet Akıtürk Bey (0536 870 04 75) yıllardır, yılmadan, usanmadan, pes etmeden gerçek keçi peyniri üretip sağlığına önem veren insanlara sunuyor.
Ülkemizin en popüler, en sağlıklı, en saygın ilçelerinden biri olan Göynük’ün Örencik Köyünde kara lastikleriyle keçileri güden kardeşimizin peynirlerine mutlaka ulaşmaya çalışınız derim. Ürettiği peynirlerin fiyatı biraz yukarıda olabilir. Ancak, ucuza aldığınız şeyler asla peynir değildir.