Yazıda, “Dünyada uydulardan GPS (Global Positioning System veya Türkçe karşılığıyla Küresel Konumlama Sistemi) ölçümleri 1970´ li yıllardan itibaren yapılmaya başlanmıştır. GPS ABD Uzay Kuvvetleri tarafından yönetilen uydu tabanlı radyonavigasyon sistemidir. GPS´nin faylar üzerindeki kayma hızını ölçme amacıyla kullanımı ilk defa 1987 gerçekleştirilmiş ve sonra giderek yaygınlaşmıştır. Türkiye´de düzenli GPS ölçümlerine ise 1988 yılından itibaren başlanmıştır. GPS ölçümleri dünya genelinde 1990´lı yıllardan itibaren büyük gelişme gösterdiğinden çok yüksek bir doğruluk derecesiyle (milimetre mertebesinde) ölçümler yapılabilmektedir. Pekiyi; sadece dünya yörüngesinde dönen uydularla yerkabuğunun kayma hızı ölçülerek ve yüzeysel zemin özellikleri kullanılarak deprem tahmini yapılabilir mi?
Günümüzde sadece yeryüzünde mostraları görülen kayaçların bilinen özellikleri ile fay zonlarına yakın ve uzak alanlarda elde edilen GPS ölçümleri yorumlanarak atımın derinlik boyutu dikkate alınmadan deprem oluşumuyla ilgili ancak bazı değerlendirmeler yapılabilir. Bu değerlendirmeler de deprem tahmini anlamına gelmez. Tarihsel kayıtlara göre bölgede daha önce deprem olup olmadığı ve GPS verileri ile benzeri ölçümler de değerlendirilerek; ancak bütün bunlara karşın fay zonları ile çevrelerinde arazide yapılacak çalışmalarla kayaçların yeryüzü ve derinliklerdeki mühendislik özellikleri birlikte değerlendirilerek depremlerle ilgili daha doğru verilere ulaşılabilir ve deprem tahmini yapılabilir. Bu çalışmalarda, fayın geometrisi, depremde kırılan segmentlerin derinlikleri ve fay hattı üzerindeki bulunan kayaçların litolojik özellikleri vb. parametreler de dikkate alınır.
Dünyada deprem oluşturmadan yerkabuğunda kayma hareketinin (aseismic creep) görüldüğü nadir yerlerden biri Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde bulunan Gerede yakınlarındaki İsmetpaşa segmentidir. Söz konusu kayma olayı 1969 yılında bölgede deprem araştırmaları yapan ünlü İngiliz deprem tarihçisi Nickolas Ambraseys´in de aralarında bulunduğu bir grup yerbilimci tarafından fark edilmiş ve bu olay dünya çapında yankı uyandırmıştır.

Kömürün alternatifi metan gazı Kömürün alternatifi metan gazı


Kayaçlarda oluşan deformasyonlar iki şekilde gerçekleşir. Deprem anında daha önce birikmiş olan enerjinin açığa çıkmasıyla oluşan sismik deformasyon (sismic creep) veya çok yavaş kayma veya sürünme davranışı yani fayın deprem oluşturmadan kaymasıyla oluşan asismik deformasyon (asismic creep). Kayaçların deprem oluşturmayan çok yavaş kaymasıyla oluşan asismik deformasyon, ana deprem sırasında olan hareketin bir kısmının yüzeye (yeryüzüne) gecikerek ulaştığının da bir kanıtıdır.
Asismik deformasyon hareketi fay zonlarında iki şekilde gelişir. İlk hareket tarzında, kayma hızının fayı oluşturan plakaların ortalama hareket hızına eşit olması durumudur ve enerji birikimi olmayacağından deprem meydana gelmez. Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde bulunan Gerede yakınlarındaki İsmetpaşa segmentinde meydana gelen ve bugüne kadar deprem oluşturmamış olan yer hareketi bu asismik deformasyon hareket türüne bir örnektir. İkinci hareket tarzında ise, sığ bir derinlikte oluşan kayma hareketinin üzerinde geliştiği yerkabuğu plakasının hareket hızından daha yavaş olması durumudur. Bu durumda, söz konusu fay segmentinde kayma hareketinin ulaşamadığı derinliklerde enerji birikimi gerçekleşir ve orta-uzun vadede depremler oluşabilir” dedi.

Editör: Eren Aşkar