Bir roman dünyasının havasında daha yaşadım birkaç gün. Zaman zaman yanınızdaymış gibi yaşadım yine. 

Eşim, başka dünyalarda oluşumu çok iyi fark ediyordu. Sorularına kaçamak cevaplar veriyordum. Hele soru tekrarı yaptırmalarıma çok şaşıyordu. Yaşlılık nedeniyle bellek bozulması başladı kanısıyla üzülüyordu benim için.

Bazen istediklerini olmaz yerlerde arıyordum. Temiz boş bardakları buzdolabına koyarken yakalıyordum kendimi. 

Roman kahramanlarıyla yaşayıp gidiyordum. Ziya, yeni ortamında mutlu olsun istiyordum. Kenan'a ikircikli bakarken, Ziya'ya Nefise'yi yakıştırıyordum. ... olmadı. İstediğim gibi gitmedi, özlediğim gibi bitmedi. Üzüldüm. İnsanlar niye birbirlerine dünyayı cehennem ediyorlar be! 

Gerçi roman bu! Roman bu da olanları çevremde görür gibiyim de...

Bu yaşıma geldim, hâlâ roman kahramanlarının sövgü sözcüklerini yadırgıyorum. O sözcükler kullanılmasa daha iyi olur, diye düşünüyorum. Dışarıda kavga eden çocukların bağrışmalarında o sözcükler patlayınca kararsız kalıyorum.

Roman beni bir yandan ünlü Yaban romanına da savurdu. Savurduğuyla kaldım. O dünya bambaşkaydı. Herkes aynı havaya gitmeyebilir.

Son cümleler: Ziya başını çevirip bana baktı yeniden.
Beni buldular, dedi büyük bir şaşkınlıkla. (s. 408)

Romanın anahtar cümlesi: "İnsan, içindeki canavarı öldürürse çöle dönüşür." (Hulki Dede-s. 370)

Buğulu bir sürükleyicilik var. Düğümler ilgi çekici. Dil ve anlatım iyi.

Güncel dünyadan kopmak istiyorsanız birkaç gün bu romanın havasında yaşamaya değer.

İyi okumalar...

Heba, Hasan Ali Toptaş, Everest Yayınları-2013 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü