25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde, kadına yönelik şiddetin derin köklerini ve farklı biçimlerini konuşmak bir zorunluluk. Marilyn Monroe, yalnızca Hollywood’un bir yıldızı değil, aynı zamanda kültürel bir ikon, entelektüel bir zihin ve sistematik baskının kurbanı olan milyonlarca kadından biriydi.
Monroe, toplumun ona dayattığı “aptal sarışın” imajıyla bilinse de gerçekte bir entelektüeldi. Kütüphanesinde Dostoyevski, Tolstoy, Freud ve Hemingway gibi yazarların eserlerinden oluşan 400’den fazla kitap vardı. Sanat ve edebiyata derin bir ilgisi vardı ve kendisini sürekli geliştirmeye çalışıyordu. Ancak sistem, onun bu yönlerini değil, yalnızca dış görünümünü ve cinselliğini öne çıkararak bir "marka" haline getirdi.
Bu kültürel birikime rağmen Monroe, güzelliğiyle tanınan bir tüketim nesnesine dönüştürüldü. Hollywood, medya ve toplum, onun insan olma çabalarını hiçe sayarak onu yalnızca bir “seks sembolü” olarak lanse etti. Bu baskılar onun yaşamında derin yaralar açtı. Kendisinin de ifade ettiği gibi, “Genelde acı içindeyim.” Bu söz, yalnızca onun kişisel trajedisini değil, toplumsal baskının kadınlar üzerinde yarattığı yıkımı da gözler önüne seriyor.
Monroe’nun ölümü, toplumsal bir uyarıdır. 5 Ağustos 1962'de hayatını kaybeden Monroe’nun ölüm nedeni “muhtemel intihar” olarak kayıtlara geçti. Ancak bu yalnızca bireysel bir trajedi değildi; toplumsal dayatmaların, kadınların yaşamını nasıl kontrol altına alıp yok ettiğinin somut bir örneğiydi. Bugün, Monroe gibi pek çok kadın, sistemin yüklediği roller altında eziliyor, görünmez bırakılıyor.
Kadına yönelik şiddet sadece fiziksel değildir; toplumsal normlar, medya baskısı ve ekonomik sömürü de şiddetin başka biçimleridir. Marilyn Monroe’nun hikâyesi, bu gerçeğin kültürel ve psikolojik yönlerini anlamak için güçlü bir ders niteliğindedir.
Bugün Monroe gibi kadınların yaşadığı acıları konuşuyor ve onların yalnız olmadığını haykırıyoruz. Kadın dayanışmasının öncüleri olan tüm kadınlara; adalet, eşitlik ve dirlik için mücadele eden, tarihe yön veren cesur kadınlara selam olsun!
Marilyn’in kültürel mirası, sadece bir ikon değil; kadınların kendilerini ifade etme ve var olma haklarının bir sembolü olarak yaşamaya devam ediyor. Kadınlar birlikte güçlü, dayanışma ile dirayetlidir!