Evlilik, iki kişinin hayatlarını birleştirerek başladıkları bir dans gibidir. Bu dans, uyumlu adımlarla, karşılıklı saygıyla ve sevgiyle anlam kazanır. Ancak bazı ilişkilerde bu ritim bozulur. Bir taraf sürekli olarak partnerini yönetmeye, adımlarını kontrol etmeye çalışır. İşte bu, narsistin dansıdır.

Bir narsist için evlilik, eşit bir dans değil, bir gösteridir. Partnerini sürekli küçümseyerek, kontrol ederek ve yönlendirerek kendini sahnenin yıldızı yapmak ister. Bu durum, sadece narsistin doğasından kaynaklanmaz. Onunla dans etmeye devam eden kişinin, kendi adımlarını atamaması ve özgürlüğünü bir kenara bırakmasıyla mümkün olur.

Ne yazık ki, bu tür ilişkilerde kurban rolünü üstlenen kişi, çoğu zaman kendi değerini unutur. Kendi kişiliğini bir kenara bırakır, eşinin gözünde değer kazanmak adına, dostlarını, düşüncelerini ve hatta kimliğini feda eder. Bu durum, dansın bir uyumdan çıkıp, birinin diğerini sırtında taşıdığı, tek taraflı bir çabaya dönüştüğü andır.

Bir kadının, narsist bir eşin kontrolünde kendi benliğini kaybetmesi, sadece kendisi için değil, çevresi için de yıkıcıdır. Sürekli aşağılanmayı, küçümsenmeyi kabul eden kişi, yalnızca kendi ruhunu değil, çevresindeki değerli bağları da zedeler. Bir narsistin gözünde büyümek için başkalarını harcamak, insanın kendi kimliğine vurduğu en büyük darbedir.

Ancak burada sormamız gereken önemli bir soru var: Bir dansın bu kadar yorucu ve tek taraflı olduğunu hissettiğimizde neden devam ederiz? Belki korkudan, belki alışkanlıktan, belki de "bir gün değişir" umudundan. Ama şu bir gerçektir: Kendi adımlarını atmaktan korkan bir insan, dansı hiçbir zaman yönlendiremez.

Evlilik, iki kişinin uyumla dans ettiği bir birlikteliktir. Biri sürekli yönlendirir, diğeri ise sadece takip ederse, bu dans sürdürülemez. Narsist bir ilişkide, kendini kaybeden taraf, aslında yalnızca karşısındakine değil, kendine de ihanet eder. Çünkü gerçek sevgi, birinin diğerine boyun eğdiği değil, birlikte adım attığı bir bağdır.

Eğer bir dans, sizi sürekli yere düşürüyorsa, adımlarınızı yeniden düşünme zamanı gelmiştir. Kendi ritminizi bulamadığınız bir ilişkide, partnerinizin her hareketi sizi daha da yorar. Sevgiyle başlayan bir dans, baskıya dönüşüyorsa, durup kendinize şunu sorun: Bu dans, beni ben yapıyor mu, yoksa beni tüketiyor mu?

Narsist bir ilişki içinde olanlar için bu yazı bir hatırlatma olsun: Kimliğinizi, adımlarınızı ve ruhunuzu kaybetmeyin. Hayatın dansında, kendi ritminizi bulmadan, gerçek anlamda mutlu olamazsınız. Çünkü sevgi, birlikte dans etmektir; tek taraflı bir gösteri değil.