Yer altının karanlığında, alın teriyle şekillenen bir meslektir madencilik. Her bir kömür parçasında, bir emeğin, bir nefesin ve insan onurunun izi vardır. Bu meslek, yüzyılı aşkın süredir sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda fedakârlığın, dayanışmanın ve insanlığın simgesi olmuştur.
Madencilik, onurlu bir meslek olmasının ötesinde, dünyanın en zor ve en tehlikeli işlerinden biridir. Binlerce metre yerin altına inen emekçiler, sadece ekmeklerini değil, hayatlarını da ortaya koyarlar. Her vardiyada sevdiklerini geride bırakıp o karanlık tünellere giren madenciler, yalnızca geçimlerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumun sırtını dayadığı enerji kaynağını da çıkarırlar.
Ne yazık ki, madenciliğin bu ağır bedelini hep birlikte ödemeye devam ediyoruz. Soma’da, Karadon’da, Ermenek’te ve nice maden ocağında kaybettiğimiz madencilerimiz, ihmallerin ve haksızlıkların sessiz tanıklarıdır. Onları rahmetle anarken, bize bıraktıkları bu acı mirası unutmamak da boynumuzun borcudur.
Yaşayan madencilerimiz ise hâlâ emek mücadelesi vermekte, insan onuruna yakışır koşullarda çalışmak için çabalamaktadır. Onların alın teriyle yükselen bu mücadele, sadece onların değil, hepimizin mücadelesidir. Emeğin gücüne inanarak, bu mücadelenin yanında durmalı ve onların sesine ses katmalıyız.
4 Aralık Dünya Madenciler Günü vesilesiyle, yaşamını yitiren tüm madencilerimizi rahmetle anıyor, yer altının kahramanlarına selam gönderiyorum. Onların emeği ve mücadelesi, hepimize insanlık onurunu hatırlatıyor.
Madencilerimizin günü kutlu olsun!