Türkiye'de vergi sistemi, emekçinin omuzlarındaki görünmez bir yük gibi. Yılın başında alınan maaş, vergi dilimleri yüzünden giderek azalıyor. Bu durum, özellikle sabit gelirli çalışanlar için hayatı daha da zorlaştırıyor. Vergiler elbette bir gereklilik; kamu hizmetlerinin sürekliliği ve devletin işleyişi için önemli bir kaynak. Ancak asıl sorun, bu yükün adil bir şekilde dağıtılmaması.

Ücretli çalışanlar, kazançlarının büyük bir kısmını vergi olarak devlete verirken, diğer gelir gruplarının bu yükü aynı oranda taşımadığı açık bir gerçek. Vergi dilimlerinin artış hızının, enflasyon oranının çok gerisinde kalması, her yıl çalışan kesimi daha fazla zorlar hale getiriyor. Bu, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir problem. Çünkü çalışanın emeğinin karşılığını alamaması, hem ekonomik dengeleri hem de sosyal huzuru zedeliyor.
Oysa çözüm, karmaşık değil:
1. Asgari Ücret Vergiden Muaf Tutulmalı: Bu, en alt gelir grubunun yaşam standardını koruyacak temel bir düzenleme olur.
2. Vergi Dilimlerinde Adalet Sağlanmalı: Gelir düzeyine göre vergilendirme, gerçek bir sosyal adaletin temeli olmalı.
3. Enflasyona Endeksli Vergi Sistemi: Dilimler, çalışanların kazancını eritmeyecek şekilde güncellenmeli.
Devlet, ekonomik adaleti sağlama görevini, sadece büyük projeler ya da kısa vadeli çözümlerle değil, uzun vadeli ve kapsayıcı politikalarla yerine getirmeli. Emekçinin sırtındaki bu yük, dikkatle ele alınmazsa, işgücünün verimliliği ve toplumsal refah için ciddi sorunlar yaratabilir. Unutulmamalıdır ki güçlü bir toplum, ancak adil bir ekonomik düzenle ayakta kalabilir.