İKİNCİ ARİSTO: FARABİ

20 Kasım bilindiği gibi dünya felsefe günü. Türklerin de en ünlü felsefecisi Farabi.  Farabi İslam felsefesini metot, terminoloji ve problemler açısından temellendiren ünlü Türk filozofudur.

Hayatı

Babasının kumandan olduğu dışında ailesi hakkında çok fazla bilgi bulunmayan Farabi, Farab şehrinde dünyaya geldi. Doğduğu şehirde dini eğitimini tamamladıktan sonra bir süre kadılık yapan Farabi, ilim öğrenme arzusundan ötürü bu görevi terk ederek şehirden çıktı ve önce Buhara sonra Semerkant, ardından Merv, Belh, Bağdat ve İran gibi bölgelerde seyahat ederek kültür seviyesini yükseltti. Bağdat’a vardığında Kırk yaşını geçmiş olan Farabi burada mantık ve felsefe ilmini öğrendi. Yirmi yıl kadar burada yaşayan Farabi eserlerinin çoğunu Bağdat’ta kaleme aldı. 941 yılında Dımaşk’a giden Farabi ilerlemiş yaşına rağmen 948 yılında Mısır’a gitti ve iki yıl sonra hayatını kaybetti.

Şahsiyeti

Maddiyata önem vermeyen, şöhret ve gösterişten nefret eden Farabi, ruhun ve ahlakın temizliğinin her şeyden üstün olduğunu düşünmektedir. İlim ve sanat adamlarına büyük değer veren Farabi, hayatı boyunca yalnız bir hayat yaşadı, hiç evlenmedi ve mal mülk edinmedi.

Şöhretten nefret etse de yaşarken büyük bir şöhrete kavuşan Farabi ‘’Muallim-i Sani’’ sıfatı ile anılmaktaydı. Her zaman mütevazı bir kişilik sergileyen Farabi, ona ‘’Sen mi daha bilginsin, Aristo mu?’’ diye sorulunca ‘’Eğer Aristo’ya yetişseydim onun en seçkin talebelerinden olurdum’’ diyerek bunu kanıtlamaktadır.

İlmi Birikimleri

Yaşadığı dönemde ilimlerin tasnifini yapmış ve her ilmin tanımını, teorik ve pratik açıdan değerini belirtmiştir. İlimleri başlıklandıran filozof; dil, mantık, matematik, fizik ve metafizik, son olarak medeni ilimler adları altında bilgilerini açıkladı. Ayrıca ilim ve sanatı taşıdıkları değer açısından da sınıflandırdı. En büyük başarısını mantıkta gösteren Farabi, dil ile mantık arasında sıkı bir ilişki kurdu. Ona göre dil bilgisi hatasız konuşmanın, mantık da doğru düşünmenin kurallarını vermektedir.

Felsefedeki düşüncesi ise varlık olarak varlığın bilgisidir. Yani tüm kainatı kaplayan bir ilimdir. Zaten Farabi, ‘’Filozof’un yapması gereken şey kendi gücü ölçüsünde Allah’a benzemektir.’’ diyerek filozofun fikren aydınlanarak Allah’ın varlığının evrensel bilgisine sahip olmasını kastediyordu.

Filozof varlıkları şu şekilde sınıflandırmıştır. Onkoloji, Külli-Cüz-i, Vacib-Mümkin ve Sudur Teorisi.. Farabi’nin fizik anlayışı ise basit olsun birleşik olsun tabii cisimlerin ilkelerini, özelliklerini ve onlardaki değişimi sağlayan prensipleri içinde barındıran bir ilimdi.

Farabi doğustan bilgi teorisini reddederek, yeni doğmuş bir çocuğun zihninin bomboş olduğunu savunur. Akıl kavramını birçok farklı eserinde tüm boyutları ile incelemiş olan Farabi, aklı ameli ve nazari olmak üzere ikiye ayırır.

Bunun dışında filozof erdemli bir hayatın ancak ideal bir toplumla gerçekleşebileceğini savunur. Bu savında Eflatunun ütopik devletinin izleri okunmaktadır.

Din Felsefesi

Farabi, din felsefesinin temel meselelerini şu şekilde sıralar:

Uluhiyyet, insan aklının ulaşabildiği en genel kavram varlık, en kutsal kavram ise Allah’tır.

Nübüvvet, bütüm semavi dinler vahye dayanır. Peygamber, Allah tarafından üstün yetenekler ile donatılmış, onun emir ve iradesinin insanlara ulaştırmakta görevlendirilmiş üstün bir şahsiyet olarak kabul edilir.

Mead, insanın yapısında var olan ebediyet duygusu, onu ruhun ölümsüzlüğü fikrine ve ölümden sonraki ikinci bir hayatın varlığı üzerinde düşünmeye sevketmesidir.

Modern Türkiye felsefe tarihinin önemli düşünürleri

Hilmi Ziya Ülken(1901-1974) ...

Takiyettin Mengüşoğlu (1905-1984) ...

Macit Gökberk (1908-1993) ...

Mübahat Türker Küyel (1927) ...

Nurettin Topçu (1909-1975) ...

Aydın Sayılı (1913-1993) ...

Rıza Tevfik Bölükbaşı (1869- 1949) ...

Hasan Âli Yücel (1897-1961)