26. Genelkurmay Başkanı, Silivri çıkışı yaptığı açıklamada sakin, kararlı ve bilinçliydi; Mustafa Kemal’in askeriydi, güven veriyordu.

Karşı karşıya kaldığı komployu, asil bir soğukkanlılıkla göğüslemiş olduğu her halinden belli oluyordu.

Özgürlüğe ilk adımda yaptığı açıklamada ne dedi Başbuğ Paşa?

-          Bizi 26 ay bu cezaevinde tutanlar, intikam duygularıyla hareket edenlerdir.

-          Yüce Türk milletinin bizlere verdiği destek sayesinde buradayım.

-          Ben ne kadar suçsuzsam Tuncer Kılıç Paşa, Hurşit Tolon, Bilgin Balanlı, Hasan Iğsız, diğer tarafta Tuncay Özkanlar, Doğu Perinçekler de o kadar suçsuzdur.

-          Benim ve bütün arkadaşlarımın elleri ve yürekleri tertemizdir.

-          Ümraniye’de bulunan birkaç el bombasından hareket ederek sanal bir terörü kimler planlamıştı?

-          Türkiye Cumhuriyeti tekrar bir hukuk devleti olacaksa bu sorunun cevabı bulunmalıdır.

-          Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye kumpas kuranlar mutlaka cezalandırılmalılar.

-          Türkiye Cumhuriyeti Devleti en kritik dönemleri yaşamaktadır.

Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı açıklamasında, artık tümüyle açığa çıkan ülke gerçeklerinin altını yalın bir serinkanlılıkla çiziyor.

Günümüzdeki AKP-Fetullahçı Gladyo karması, devleti ele geçirmekle kalmamış, hukuk tanımazlığın eşliğinde cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş yolsuzluk-hırsızlık ve talanı iktidar etme biçimi olarak benimsemiştir.

 

ARINMA SÜRECİ

Başbuğ Paşa’nın tahliyesiyle başlayan süreci, bir bakıma Türkiye’nin hukuksuzluktan, yolsuzluk ve soysuzluktan, hırsızlık ve talandan arınma süreci olarak da tanımlayabiliriz.

 

Diyor ki Başbuğ Paşa açıklamasında, “..Özel Yetkili Mahkemeler bir çukura gömülmüştür. Bu özel yetkili mahkemelerin çukura gömülmesi TC’nin demokrasi yönünde bir adım öne gitmesinde büyük bir katkı olmuştur.”

*

Kuşku yok ki Özel Yetkili Mahkemelerin “çukura gömülmesinde” halk hareketinin; 19 Mayısların, Ulus eylemlerinin, Silivri direnişlerinin ve görkemli Gezi şahlanışının belirleyici payı vardır.

Bu gerçeği yine bizzat İlker Başbuğ’un, “Yüce Türk milletinin bizlere verdiği destek sayesinde buradayım” biçimindeki söylemi kanıtlamaktadır.

*

Bu yazıyı yine İlker Başbuğ Paşa’nın cezaevinde yazdığı, “Suçlamalara Karşı Gerçekler” adlı kitabındaki Nazım Hikmet’e seslenişi ile noktalamak istiyorum…

Başbuğ Paşa diyor ki Nazım’a seslenişinin son bölümünde:

 

(………………….)

Anadolu’da bir çınar altını,

senden esirgediğimiz için,

utandım.

Dedim ki:

üzülme, utanmazlığın, haksızlığın,

diz boyu olduğu bir ülkede,

utanmak ayıp değil.

Sen,

vatanseverliğin,

gümbür gümbür sesi,

yüce Türk şairi,

affet bizi.

*

Emekli de olsa, Türkiye’de bir Genelkurmay Başkanı’nın Nazım Hikmet’e karşı olan utancını içtenlikle “itiraf “etmesi düşünülmeye değerdir.