Genel Maden-İş Genel Başkanı Hakan Yeşil. Makam aracı bugünkü değeri 2.5 milyon olan Audi ile ilgili; “Bu makam aracını tüm madenci alabiliyor. Abartmaya gerek yok. Faturaları muhasebede” dedi.
Madenci yer altı yaklaşık maaşı 10 bin. 4’te ikramiye var.Yıllık gelir toplamda: 160 bin. Aylık ortalaması: 13 bin 300 TL.
Her madenci alıyor ya.
Hakan Yeşil öyle dedi.
Bir madenci hiçbir harcama yapmaz ise 15-16 yılda ancak bu aracı satın alabilir.
Zaten 20 yılda emekli oluyor.
Ha destek mesajlarında “Gazeteciler gelsin bizim arabalarımızı görsün” dediler.
O zaman bende derim ki “Asgari ücret zammına ihtiyacınız yok” fazlasını alıyorsunuz?
Siz kaderinize razı iseniz biz ne diyelim.
1990-91 Grevini yapan Dünyanın –Bana göre, herkese göre- dünya işçi lideri Şemsi Denizer’e “Uçak al. Helikopter al dedi” madenci.
İşçi sayısı da 38 bindi. Bugünkü gibi 7 bin 500 değildi.
O da uçak ve helikopter pahalı olduğu için Jaguar aldı.
Jaguar üç ay yönetimden saklandı. Sonra resmileşti.
Jaguar alındığı gün kaza yaptı. Ankara’da bir evin garajında saklandı.
Hürriyet Haber Ajansı’nın Büro Şefiyim. Tüm olayları gelişmeyi biliyorum ama madenciye zarar veririm diye susup durdum o tarihlerde.
O dönemin Başkan Yardımcısı Şenol Yazıcıoğlu ve Teşkilatlandırma Sekreteri Ali Akgün isyanda.
Yazıcı oğlu ve Akgün; “Bunu kamuoyuna nasıl açıklarız” diyordu.
Bende onlara; “Uçak, Helikopter alın dedi madenci. O da Jaguar aldı” diye alaycı davranıyordum.
O dönem kudretli Başkan Yardımcısı Selahattin Ataman’a “Jaguar”ı sorduğumda cevabı “Asparagas haber” demeyi bilmediği için “Siz masa altı haber yapıyorsunuz” dedi.
Ok yayan çıkmıştı.
Altı ay geçmişti ve Sendikaya olay fatura edilmişti.
Kendime kavgam sona ermişti. Sabah 06.00’a büroya indim. Günlerden Pazar. Ve o sabahın ilk saatine haberi yazdım. Hem de izinli günümde.
O dönemki Hürriyet Haber Ajansı Sorumlu Yazı İşeri Müdürü, Şu anki Basın Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Eşmen idi.
Mustafa Ağabey; Saat 10.00 gibi aradı ve hiçbir yayın kuruluşunda yayınlanmamış “Jaguar” olayı ile ilgili; “Cevdet vicdanınla ne kadar kavga ettin. Sabah 06.00’da haberi geçmişsin” dedi.
Bende kendisine; “Ağabey 6 ay dedim”
Cevap şu oldu; “Çok tolerans göstermişsin” dedi.
Benimde cevabım; “Ağabey ben madenciye zarar veremem. Benim Ağabeyimde madenci” dedim.
Şimdi bu anılardan Hakan Yeşil’e gelelim.
Soyadı “YEŞİL” aynı “DOLAR” gibi.
Bu makam aracın hasta taşıyormuş ve de; “Her madenci bunu alabilir” dediniz.
Hani halk arasında bir değim var; “Söyle yalanı seveyim inanı” diye.
Bu arabayı o gün ki dolar kuru üzerinden aldın.
Siz eski model arabalarınızı o günkü piyasa koşulları ile neye sattınız?
Hakan kardeşim; Çipli bareti ocakta başka madenci arkadaşından rica ederek dolaştırdığın günleri unutma.
Eyüp Alabaş seni “Aday olmasın diye” işten attırmaya kalkışmıştı.
Han derviş hikayesi olmasın!!! Sevgiyle kalın.