45’lik plağımdan Hamiyet Yüceses söylüyor…
“Bakmıyor Çeşmi Siyah”
Bildiğiniz gibi değil…
Vallahi efkarlıyım…
Tuhaf bir ağırlık var üzerimde…
“Dalton Kardeşleri” bilir misiniz?
Hani şu kolonya içerek ölen 3 müzisyen…
Eskiler iyi tanır…
Onların hikayesi filmlere konu olacak kadar renkli ve özeldi…
Yaşamlarını başkalarını eğlendirerek kazanan…
Ama hiç bir zaman mutluluğu yakalamayan “Dalton kardeşler” şarap içecek kadar para kazanamayınca en ucuz ve en hızlı sarhoş olma yöntemi olan kolonya ile uçarlardı hayal alemine…
İnönü Parkı’nda banklarda oturarak uyuyan ve günün ilk ışıklarıyla ayan Daltonlar, vazgeçemedikleri limonlu kolonya içtikleri soğuk bir kış gününün sabahında metruk bir binada donarak ölmüş şekilde bulundular…
O sabah ısınmak için girdikleri virane tek katlı bir odada kasılarak öldüklerine tanıklık eden olay yeri inceleme polisi, çevredeki meraklı kalabalık ve iki-üç gazeteciden biri de benim…
Aradan yıllar geçti…
Dün İkinci Makas’ta Dalton Kardeşler’in dramını hatırlatan bir ölüm yaşandı…
Namı diğer “Katırcı Hasan” da, tıpkı Daltonlar gibi kolonya içtiği için hayatını kaybetti…
İkinci Makas’ta ölenlerin ardından dini bir ritüele dönüşen “helalleşme” törenine yetiştiğimde insanların yüzüne tatlı bir tebessüm hakimdi…
Çünkü Katırcı Hasan, damarlarında kan değil alkolün dolaştığı anlarda bile kimseyi üzmemişti…
Kendisinden başka kimseye kötülük yapmamıştı…
Onun ettiği küfürler kimseye batmazdı…
Küfrü de hak edene ederdi…
Hasan, en son 6 ay önce ne olduysa alkolü, hatta kolonya içmeyi biranda bırakmıştı…
İlk tanıdığım günden beri sürekli Levent Kırca’nın o meşhur alkol tiplemesi hallerinde gördüğüm Katırcı Hasan’ı artık sürekli “kraliçem” dediği 5 çocuğunun anası, biricik eşiyle birlikte çalışırken görüyordum…
Derme çatma ikinci el hurda arabasıyla Zonguldak’ın ara mahallelerini karış karış gezen, çöplerden hurda, atık kağıt ve plastik toplayan Hasan Ağabey, beni ne zaman görse tüm beyefendiliğiyle başıyla selamlar, hınzır bir gülüşle uğurlardı…
Hiçbir şeyden çekmedi hurda arabasının sağ ön tekerleğinden çektiği kadar. Sürekli sağa çeken arabasıyla başa çıkmayı bildi ama alkol meretiyle verdiği kavgaya aylar sonra yeniden yenildi…
Bir de Valilik’ten 100 lira yardım parası almak için başvurusuna ret geldiği için söylenir dururdu Hasan…
En son içtiği kolonya 51 yıla sığdırdığı kısacık yaşam hikayesine son noktayı koyuyordu… İç organlarını bitiren kolonya onu sevenlerinden, İkinci Makası da bu renkli mahallenin maskotu olan Katırcı Hasan’dan koparıyordu…
Şimdi meşhur eleştirmenimiz, her şeyi bilen adam Çiko Hasan, Katırcı Hasan hikayesi üzerinden yazdığım bu yazıyı da beğenmeyip yerden yere vuracak ama…
Keşke herkes “Katırcı Hasan” gibi bu dünyadan zamansız göçüp giderken, cenazesinde gülümseyen insanlar bırakabilse ardında…
Öyle değil mi Hasan Ağabey…