Aslında bugünkü yazımı…

Coştukça coşan Erdoğan Demir’in bana ithaf ettiği satırlar ile…

Zaman aşımından davası düşen Ali Bektaş’ı beraat etmiş gibi gösterip masum ilan eden Musula Gazetesi’ne ayırmıştım…

Ama akşam saatlerinde kısa zamanda başarılı işlere imza atarak bize gazeteciliğin keyifli yanlarını hatırlatan internet editörümüz Serhan Çınar’ın “Ağabey ‘CHP’de Trabzonguldak taktiği’ haberine çok fazla yorum gelmiş” şeklindeki sözleriyle fikrimi değiştirdim.

Yorumları şöyle bir okuyunca, “İyi ki bu haberi manşete taşımışız” dedim arkadaşlara…

Başta “Ahmet Gündüz” rumuzuyla yorum gönderen esrarengiz okurumuz olmak üzere tepkisini demokratik bir şekilde gösteren, fikrini paylaşan herkese teşekkür ediyorum.

Hep böyle olmuştur… “Hepimiz kardeşiz” diyenler, bir de bakmışsınız siyasette, ticarette, sendikada, bürokraside, gazete sütunlarında leş kargaları misali “yerli-yabancı” kavgasından beslenir…

Şimdi bana hanginiz bu kentte “Rizeli”, “Trabzonlu”, “Kıvırcık” ayrışması olmadığını söyleyebilir…

Kimsenin şüphesi olmasın ki, bu konuda Halkın Sesi’nin ve kişisel tavrım nettir…

Kim mezhep, memleket ya da inançları üzerinden siyaset yapıyor…

Kim şovenizm yapıyorsa…

Ve her kim buna çanak tutuyorsa namerttir!

Dünkü haberin muhatabı, haberi yapan Türkiye’nin en büyük haber ajanslarından ANKA ve iddiaların  hedefindeki Cumhuriyet Halk Partisi’dir… Halkın Sesi ve onlarca haber sitesine konu olan iddialar kaynak verilerek okura aktarılmıştır.

Bizim için adayın nereli olduğu değil ne söylediği, neler yapacağı, toplumdaki saygınlığı önemlidir…

Ancak ortada bir gerçek var…

MHP ve AKP’nin adayının Karadenizli olması CHP’yi yerli bir aday arayışına itebilir…

Yoksa benim için adayın “insan” olması yeterlidir!

                                                    ***

Dün Erdoğan Demir’in Emniyet Müdürü hakkında yaptığı beyanatı okudunuz mu?

Meğer ne kadar doluymuş…

Aylardır süren sessizliğini 36 maddelik bir açıklamayla noktalayan Demir, Emniyet Müdürü Sazak’a adeta kin kusmuş…

Hiçbiri yenilir yutulur şeyler değil…

Her ne kadar içeriği boş, daha önce defalarca yazılıp çizilen iddialar da olsa, Emniyet Müdürü Metin Seyfi Sazak, mutlaka çıkıp bir açıklama yapmalı diye düşünüyorum…

Ne yapıp yapıp her seferinde beni de aynı çuvalın içine sokmaya çalışan Erdoğan Demir, dünkü açıklamasında “malum gazete” tanımlamasıyla Halkın Sesi’ni bir kez daha Emniyet Müdürü ile işbirlikçi olmakla itham etmiş…

Galiba bir kez daha yazmam icap ediyor…

Yaşamım boyunca kendi kavgamı kendim verdim…

Emniyet Müdürü ile tanışmam, sevmem o da beni sevmez…

Açıklamasında Sazak’la geçmişte olan yakın ilişkisini itiraf eden Erdoğan Demir, öyle zannediyorum ki, üç vakte kadar Zonguldak’tan gitmesi beklenen Emniyet Müdürü’nün ayrılışını kurnazca kendine mal etmeye çalışıyor… Bir de yaklaşan duruşma tarihinin, Demir’in bu zamansız çıkışında ne kadar etkisi olduğunu merak ediyorum…

                                                       *** 

AKP Zonguldak Belediye Başkan adayı Ali Bektaş’ın yerel mahkemede aldığı 1 yıl 6 ay hapis kararının Yargıtay’da zaman aşımından düşmesine ilişkin Musula Gazetesi’nin yaptığı yorumu okudunuz mu?

Dün üşenmedim sevgili ağabeyim Şerafettin Üstünkol aracılığıyla Yargıtay’da halen etkin bir görevde olan bir hukuk adamından görüş aldım. Aynen aktarıyorum…

“Zaman aşımı demek kişinin masum olduğu anlamına gelmez. Kişi, kesinlikle suçsuzum, beraat ettim diyemez. 7 yıl 6 ay gibi bir sürede sonuç alınamamış bir davada suç zaman aşımına uğramışsa devlet yargılama hakkını kaybeder”

Yoruma bile gerek yok ama Ali Bektaş’ı koruyacağım derken amigoluğa soyunan gazetecileri okuta havale ediyorum… Biz yerel mahkemenin kararına itiraz ettiğimizde 1,5 yılda cevap geliyor… Ali Bektaş itiraz edince 7,5 yılda dava sonuçlanmadığı gibi zaman aşımına uğruyor…

Ve bunun adı “adalet” oluyor!

Ben bu konuda sizin düşüncelerini merak ediyorum…

Lütfen fikirlerinizle katılın…