Memur Sen il temsilcisi Başkanı Kamuran Aşkar’ın bugünkü açıklamasını lütfen okuyun…

Durun durun….

Okumasanız da olur!

Hükümetin demokratikleşme paketine destek amacıyla yapılan basın açıklaması, sanki bir memur sendikası başkanı tarafından değil de, iktidar partisi temsilcisi tarafından yapılmış.

Türkiye’de “sarı sendikacılık” kavramı her ne kadar işçi sendikaları için kullanılsa da, AKP iktidarında üye patlaması yapan Memur-Sen bu kavrama “cuk” diye oturuyor…

Neden mi?

Çünkü Memur-Sen üyesi değilseniz ne görevde terfi bekleyin, ne de talep ettiğiniz yere atama…

Her ne kadar Memur Sen yöneticileri kabul etmese de, devlet dairesinde çalışan üst düzey amirinden memuruna herkes Memur Sen’in psikolojik baskısını iliklerine kadar hissediyor…

Daha da ilginç olan Memur Sen o kadar güçlendi ki, artık siyaset üstü konumda…

Yani AKP İl Başkanı Hamdi Uçar’ın yapamadığı atamayı Kamuran Aşkar telefonla yapabiliyor.

Memur Sen’in cemaat uzantısı da hep tartışıldı…

Öyle ki, Memur Sen’e üye Din Kültürü öğretmenleri ve imamlar son yıllarda amir-müdür kadrolarının aranan ismi oldu…

Camiler imamsız, dersler öğretmensiz kaldı…

İmam Hatip Lisesi mezunuysanız bir-sıfır öndesiniz!

Biz bunu yazınca, “İmamdan müdür olamaz mı?” çıkışını yapan okurlarımıza…

“Herkes ihtisas alanında çalışmalı” dedik.

Aşkar’ın dünkü açıklamasına dönecek olursak…

Yüz binlerce üyesi olan bir memur sendikası konfederasyonu temsilcisinin, demokratikleşme paketini değerlendirmesi değil takıldığım yer…

Takıldığım, pakette kamu çalışanlarının grevli sendikal hak talebine karşılık bulamayan bir memur sendikası temsilcisinin bu duruma sert tavır koymak yerine, sadece inanç özgürlüğü ile temel hak ve özgürlüklerde yapılan düzenlemelere alkış tutması…

Paketi “takdir”le karşılayan Kamuran Bey, kamu çalışanlarına grev hakkı verilmeyişini ise tek satırda geçiştiriyor.

Ya biz “sendikacılık” tanımını yanlış biliyorum…

Ya da Kamuran Bey, sorumluluklarını unutup Memur-Sen’i yoktan var eden AKP’ye diyet borcunu ödüyor…

Bu ülkede, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve gazeteler toplum yararına “muhalif” duruş sergilemediği sürece hak ve özgürlükler alanında inisiyatif hep gücü elinde tutan iktidar temsilcilerinde olacak…

Sayın Aşkar, açıklamasını şöyle bir gözden geçirirse eminim ne demek istediğimi anlayacaktır!

***  

Farkındaysanız Halkın Sesi ailesine her gün yeni bir isim ekleniyor…

Her seferinde farklı nedenlerden ötürü mahcup olduğumuz için bu kez yeni yayın dönemine sessiz sedasız bir giriş yaptık…

Daha önce de yazmıştım, yine yazıyorum…

Sürprizler devam edecek…

Çok renkli bir gazete okuyacaksınız, çoook!

Bu arada dün akşam Cevdet Akgün telefonla aradı…

Bir süre önce Halkın Sesi’nden ayrılan Akgün, pazartesinden itibaren merkezi Çaycuma’da olan Denge Gazetesi’nin başına geçeceğini söyledi…

Onun adına sevindim…

Umarım her iki taraf için de hayırlısı olur…