kapınıza geldim pıtraklanarak
dikenleri ısırganları atlayarak
gülücük kahkaha umarak
yıldız yıldız çevirirdin sözcükleri
babadan oğula geçiren makası
çocuk saçlarımı okşayan eller
sizi aradım yoktunuz
demir kapı paslı açılmadı
ısırganlar kapmış kucağını
sarmaşık saç örgüsü duvarda
örtük pencerede aradım düşü
dikenli telle kardeş bitkiler
ince kuş sesi buyur etti beni
böceklerin fon müziğiyle
giremedim kaldım kapıda
açık pencere kanadı belli
uçtuğunuz günden beri
hey gidi gurbet kuşları
sessiz yuvanız deli etti beni
yalnızlığın uykusu kıpırtı
kelebek yaşam belirtisi
ne zormuş geçim sıkıntısı
savurmuş sıcak gönülleri
göç bitmemiş bizde hiç
kara elmas besleyememiş
emekçi torunlarını artık
serseri anılar yordu beni
insan yoksa ev ne ki
çiçek insanla güzelmiş
sarmaşık sevgiyle sarılmalı
elvada dikenli paslı kapı
koru vefayla dost yapıyı
gurbet kuşları döner mi
yuvaya yeni kuşlar mı tüner yoksa
açılmayan kapıyla söyleştik
kuşsuz yuva yuvasız kuş
yaralar acıtır bizi
ayrılık yalnızlığın kardeşi
yokluk ayrılığı artık bitmeli