Çok merak ederim…

Üçüncü dünya ülkeleri dahil,

Türkiye kadar ilkel seçim kampanyalarının yaşandığı başka bir ülke var mı acaba?

Avazı çıktığınca bağıran seçim arabaları…

Otobüs duraklarına, elektrik direklerine yapıştırılan seçim afişleri…

Şunun şurasında bir hafta sonra çöpe gidecek olan milyonlarca liralık afiş, pankart ve promosyonlar…

Bir de seçim rüşvetinin böylesine hayasızca…

İnsanların gözüne sokar gibi dağıtıldığı bir başka ülke tanımıyorum.

Sadece savaş ya da doğal afetlerin yaşandığı ülkelerde rastlayabileceğiniz manzaralar, bizim ülkemizde çoktan kanıksanmış…

Geçtiğimiz hafta Kilimli’de yaşanan görüntüler, demokrasimiz ve insan onuru adına utanç verici türdendi…

İtiş-kakış, bağırış-çağırış arasında hepi topu içinde 25 liralık kumanya bulunan kolilerden almak için neredeyse birbirini ezen kadınların tek derdi, evlerinde bir tencere fazla kaynatabilmekti…

Bu yüzden onlara kızamıyorum…

Aslında kanun açık…

'...partilerin ve adayların kendilerini tanıtıcı nitelikte broşür ve el ilanları dışında herhangi bir hediye ve eşantiyon dağıtmaları, dağıttırmaları veya bunların üçüncü şahıslar ya da kurum ve kuruluşlar aracılığı ile dağıtılması yasaktır...'

298 Sayılı Seçimlerin Genel Hükümler ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 61'inci maddesiyle açıkça yasaklanmış olmasına karşın mevcut Başkan Seçkin Özdemir ve Kilimli AKP teşkilatı güpegündüz kömür, gıda kolisi, üzerinde fotoğrafı bulunan çantalarda lokum dağıtabiliyor…

Yoruma açık olduğu için ben de garipsedim…

Seçkin Özdemir şampuanları bile dağıtılıyor Kilimli’de…

Keşke hakkında bunca yolsuzluk iddiası bulunan, mahkemelerde yargılanan Bay Doktor, temizliğe herkesten çok daha fazla ihtiyacı olduğunu anlayabilseydi…

Ben onun yerinde olsam vatandaşa şampuan dağıtmak yerine kestirmeden Kilimli Hamamı’na gidip kırklanır pislikten arınırdım…

Daha da ilginci yasa dışı olan yardım, hediye ya da adı her neyse…

Gazetelerde boy boy fotoğraflarıyla yayımlıyor…

Ne İlçe Seçim Kurulu Hakimliği, ne de Valilik yasal bir işlem yapmıyor!

Nedenini hepimiz biliyoruz…

İhlali yapan iktidar partisi temsilcileri hakkında yasal işlem yapan savcının, memurun akıbetini tahmin etmek çok da zor olmaz…

Ondan sonra birileri balkona çıkıp “demokrasi kazandı” diyebiliyor…

Yesinler sizin demokrasinizi!

Gerçi zaten yiyorlar ya:))

Makarna demokrasisi!

Siyasetten bıkmış, politikacıya güveni kalmamış, olayları sorgulamayan, yoksul ve a-politik insanlar var bu ülkede…

31 Mart sabahı hangi partinin kazanacağından çok kahvaltı sofrasında okula gidecek çocuklarına ne hazırlayacağını düşünen bir anneye siyaset ne anlam ifade eder ki?

Ya da kimin Belediye Başkanı seçileceği…

Hükümet yolsuzluk yapmış, cemaat paralelmiş dikmiş umurunda bile olmayan, “Kim yardım yaparsa oyum ona” diyen insanlarla hangi demokrasiden konuşacaksınız?

Sonra demokrasi nedir ki?

Yenir mi, içilir mi?

Ben her şeye rağmen geçmişte bu oyuna gelen Kilimli halkının bir kez daha aynı numarayı yiyeceğini zannetmiyorum…

Zorla Kuran’a el bastırılıp falancı partiye oy vermesi için ettirilen yeminin geçerli olmayacağını da ortalama zekadaki herkesin bileceğini düşünüyorum…

Bugüne kadar yerel seçimler dışında böylesi büyük yardım dağıtmayan Erdoğan Demir, her ne kadar yardımları “siyasi değil insani” diyerek açıklasa da herkes her şeyin farkında…

Göreceksiniz Kilimli’de 30 Mart’ta sermaye çıkar gurupları değil, halkın özgür iradesi kazanacak!

Selda Bağcan söylüyor…

“Rızkı veren hüdadır…

Kula minnet eyleme!”