Zengin, yönetici, kodaman kadro Peygamber’in getirmiş olduğu mesajın halk tarafından duyulup anlaşılmaması için hedef saptırmış, mesajın içeriğine değil, getirenin şahsını hedef almıştı. Bununla da Peygamber’i karalayıp, halkın gözünde küçük düşürmek, lafı dinlenmez hale getirip mesajın duyulmasını engellemek istiyorlardı. Ancak Allah, önceki yazılarımızda anlattığımız gibi onların bu oyunlarına karşı, her defasında ayetler göndererek oyunlarını bozdu.
Zenginlikten azmış bu yönetici kadro, halk arasında, “Muhammed’in nesli kesildi, soyu kurudu ve bu nedenden dolayı da ölünce davası son bulacak. Çünkü onun ölümünden sonra davasını devam ettirecek hiç kimsesi de yoktur” şeklinde propaganda yapmaktaydı. Bununla hem şahsına hakaret ediyor, hem de inananların akıllarına kuşku düşürüp ve davlarından vazgeçirmeye çalışıyordu. Fakat her defasında olduğu gibi Allah Kevser Suresi ile de asıl sonu kesilenin kendileri olduğunu belirtti ve onların oyunlarını bozdu. Bunu da sizlere nakletmiştik.
Tekasür Suresi, Kevser Suresi’nden sonra inen süredir ve bu sure Kuran’ın iniş sırasına göre de 16. suredir ve 8 ayettir. “Bir zenginlik/çoğaltma yarışıdır (tekâsür) oyalanıp duruyorsunuz.” “Mezarlarınıza girinceye kadar süren bir oyun ve oynaş…”Fakat hayır! Yakında bileceksiniz.” “Fazla uzak değil; çok yakında bileceksiniz.“Evet, daha derinden bakabilseydiniz“Ateşe yuvarlanmakta olduğunuzu görürdünüz.”“Kendi gözlerinizle onu apaçık göreceksiniz.”“O gün her nimetten bizzat sorgulanacaksanız…” (Tekâsür, 1-8)
“Tekasür” sözcüğü “çoğaltma yarışı, çok gösterme çabası” anlamına gelmekle beraber, bu yarışa ve bu çaba içine giren insanların aynı zamanda açgözlü, gözü doymaz, hırslı, ihtiraslı, lükse ve gösterişe meraklı oldukları anlamlarını da içerir. Başka bir ifade ile “tekasür”, insanların, “Ben ondan daha zengin olacağım”, “Ben ondan daha güçlü olacağım”, “Ben ondan daha ileri olacağım”, “Bu bana yetmez, dahasını isterim” zihniyetiyle ortaya koydukları davranışların psikolojik formatıdır. Bu olumsuz psikolojik format, övünç ve üstünlük elde etmek gibi nefsani dürtülerden kaynaklanan lüzumsuz, yararsız ve erdemsiz tüm yarış ve rekabetlerin gerçekleşme zeminidir. Dikkat edilirse, insanı gaflete düşüren bu oyalama, zevke ve hazza dayalı bir oyalamadır. Bu oyalanma içindeki insan öylesine zevklenir ki, âdeta dört köşe olur, gaflete düştüğünün farkına varmaz, asıl yapması gereken işlerden uzaklaştığını bile anlayamaz. Hatta bu zevk uğruna diğer insanları bile baskı altına almaya yönelir.
Allah Tekasür Suresi ile evrensel bir mesaja işaret etmektedir. Çoğaltma yarışı yüzünden insanın Allah’a kulluktan geri kalma tavrını kınamakta, bu tavrı gösterenlerin karşılaşacağı mutlak akıbeti haber vererek tüm insanlığı hesap günü için uyarmaktadır. Bu surede, insanların dünyadaki maddî varlık ve servetlerini “mal, mülk, evlât, makam, mevki, şöhret” zevk ve eğlence amacıyla arttırmak için yaptıkları girişimlerin dünyayı cehenneme çevireceği açıklanmakta, bu yanlış tutumların ve verilen tüm nimetlerin hesabının insana mutlaka sorulacağı bildirilmektedir. “Tekasür” “Çoğaltma yarışı, çok gösterme çabası, gösteriş yapmak size öylesine zevk verdi ki, esas yapmanız gereken iyi şeylerden (Allah'a kulluktan) sizi alıkoydu. Bu noktada, bir yanlış anlaşılma ihtimalini ortadan kaldırmak için hemen belirtmek gerekir ki, burada çok mal sahibi olmak, çok kazanmak, yüksek makam mevki sahibi olmak, meşru rekabet veya hizmet yarışı kınanmamaktadır. (Tebyinül Kuran)
TEKASÜR, KAPİTALİZMİN YARIŞIDIR
Bir de “Yaşayan Kuran”dan tekasürü okuyalım “Bu anlamda zengin, kıymetli, pahalı eşyaları olan, malı çok olan demektir. “Zenginlik yarışına girmek” dediğimiz manayı çağrıştırır. Keza “Şöhret yarışı, tüketim çılgınlığı, mal mülk hırsı” deyimleri de bu cümledendir. Öte yandan tekâsür kavramı çağımızda “kapitalizm yarışı” denilen şeye tekabül etmektedir. Çünkü kapital eldeki anaparayı (sermaye) çoğaltma, artırma, biriktirme demektir. Kapitalizm de, sermayeye dayanan, onu çoğaltmayı (kâr) yegâne gaye bilen, sermayedarların üretim araçlarının sahibi olduğu, alım satımın sırf zenginleşme ve kâr maksadıyla yapıldığı, biriktirme ve çoğaltma dışında hiçbir değerin geçer akçe olmadığı, bu iktisat görüşünün toplumsal değer haline geldiği düzen demektir…” (Yaşayan Kuran)
Tekasür hastalığına yakalanarak tekasür ateşini yakmış olanlar, bir taraftan bu ateşi söndürmemek ve daha da büyütmek için ellerinin uzandığı her yerden haklı haksız toplayıp sömürüp semirirlerken, diğer taraftan da topladıklarını kaptırmamak için aynı kaynaktan beslenmek isteyen rakiplerini sabote eder; yalan ve iftiralar ortaya atarak onlarla mücadele eder. Sonunda durum öyle bir hâl alır ki, hem tekasür ateşini yakmış olanlar hem de bunların beslendiği, sömürdüğü suçsuz günahsız insanlar ateşin içinde kalırlar. Kaldıkları o şey bir dünya cehennemidir. “Fakat hayır! Yakında bileceksiniz.” “Fazla uzak değil; çok yakında bileceksiniz.“Evet, daha derinden bakabilseydiniz“Ateşe yuvarlanmakta olduğunuzu görürdünüz.”“Kendi gözlerinizle onu apaçık göreceksiniz.”
Eğer çoğaltma hırsına tutkusuna kapılarak körleşmeseydiniz, işin hakikatini şimdi de öğrenebilirsiniz.
Buna rağmen tekasür ile eğlenme, mutlu olma devam ederse, işte o zaman yarattığınız ve içine düştüğünüz cehennemi bizzat kendi gözlerinizle görürsünüz.” “Sonra, o gün siz, nimetten kesinlikle sorulacaksınız.”
Geçici nimetleri biriktirme tutkusuyla oyalanmak sizi gerçek nimeti görür gibi inanmaktan uzaklaştırdığı için de iş işten geçmiş olacak, “Dünyada yaşadığınız cehennem yetmeyecek, ahirette de tüm nimetlerden sorgulanacaksınız. “Bir bütün olarak düşünüldüğünde, surenin ahirete yönelik uyarısı şöyle özetlenebilir: Çoklukla eğlenmek, çoklukla mutlu olmak, her türlü çokluğu amaç edinmek yanlış bir davranıştır. Tekasür ile eğlenmek sosyal ortamı cehenneme çevirir.