Dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yardımcısı Hasan Murat Mercan, MÜSİAD’ın açılış töreni ve galası için Zonguldak’taydı…

Zonguldak ondan müjdeli haberler beklerken, o konuşmasının satır arasında öyle bir laf etti ki…

Eminim o bile lafın ucunun nereye gittiğinin farkında değildi…

Madenciye ölümü kader biçen bir başbakanın…

İhmaller zinciri sonucu pisipisine ölen maden işçilerine “güzel öldüler” diyen bir bakanın bakış açısıyla konuşan Bakan Yardımcısı Mercan, acaba madencinin çalışma koşullarını ne kadar biliyordu?

Mesela TTK’ya son giren maden işçilerinin dönüşümlü çalıştığını ve ortalama bin 500 lira maaş aldığını biliyor muydu?

Üşenmedim araştırdım, bir bilene sordum…

Sizce bir Bakan Yardımcısı kaç lira maaş alıyordur?

Tamı tamına 13 bin lira…

Yani Sayın Bakan Yardımcısı’nın tuzu kuru…

Madenleri devletin sırtında bir kambur olarak gören bir hükümetin, Zonguldak kömür ocaklarını özelleştirmek için kolları sıvadığı bir dönemde pek de şaşırmadım Bakan Yardımcısı’nın bu sözlerine…

Ne işçi alacaksınız…

Ne altyapı hazırlık çalışması yapacaksınız…

Sonra çıkıp maden işçilerinden çok kömür çıkarmasını isteyeceksiniz…

Bu sözleri sarf eden adamı sokacaksın kömür damarına…

Vereceksin eline kazmayı…

Çok değil şöyle hele bir hafta kömür tozu solusun…

Bakalım yine aynı sözleri sarf edebilecek mi?

Siz ilk önce aynı işi yapan madenciler arasındaki ücret eşitsizliğini ortadan kaldırın…

Çalışma koşullarını iyileştirin…

Yatırım yapın…

İşçi açığını kapatın…

Ondan sonra daha çok kömür isteyin…

Eee ne demişler…

Ne kadar ekmek, o kadar köfte!

***

Gazeteciler Cemiyeti hakkında yazdığım son yazının ardından Cemiyet Başkanı Derya Akbıyık’ın açıklama yapmasını beklerken o susmayı tercih etti…

Bir de işi kahvehane muhabbetine dökerek…

“İt ürür, kervan yürür” gibi abuk-subuk bir laf etti…

Kervan yükünü almış besbelli…

Şımarıklığı da oradan geliyor…

Zira kervanın yükü ağır,

Ganimeti kaldıran başkan, yalnız da değil hani…

Menfaat ve çıkarlarını cemiyete alet eden ayakçıları da kervanın başını çekiyor…

Akbıyık’ın seviyesine düşmektense Divan şairi Nef’inin şiirini okumayı tercih ederim…

Tahir efendi bana kelp demiş…

İltifatı bu sözde zairdir…

Maliki mezhebim benim zira…

İtikadımca kelp Tahir’dir!