Bir gün dahi hapis yatmamış olanların ahkâm kesmesine ne demeli?
Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu bir öneri paketi sundu.
Bilen-bilmeyen, anlayan-anlamayan kurulmuşçasına bir itiraz cephesi oluşturdu..
*
Ne demişti Metin Feyzioğlu?
“Özel Görevli Mahkemelerin yargılamayı sürdürmeleri anlaşılmazdır. Kararlarıyla birlikte ortadan kaldırılmalıdırlar. Yeniden yargılamanın önü açılmalıdır.”
Sen misin bunu söyleyen..
Suçlamalar gırla..
“Vay sen yolsuzluk ve rüşvetin üstünü örtüyorsun.”
“Sen AKP’ye nasıl güvenirsin?”
Şimdiye değin neyin üstü örtülebildi Türkiye’de?
Her şey kabak gibi ortada..
*
İtirazcılar korosunda maalesef CHP’de yerini aldı.
Ancak aynı CHP, Metin Feyzioğlu’nun önerisinin nerdeyse bire bir içerikteki yasa teklifini eş zamanlı olarak hazırlamıştı.
Ne perhiz ne lahana turşusu?!
*
Bir yanda anti-Feyzioğlu kampanya, “kumpas” ve “biz de hata yaptık” itirafları..
Öte yanda, dijital komplolar ve gladyocu tezgahlar sonucu cezaevlerini tıkıştırılmış, özgürlükleri ellerinden alınmış yüzlerce yurtsever.
Ölümle burun buruna gelmiş tutsaklar.
İsyan edilesi bir aymazlık!
Buna düpedüz özgürlükler üzerinden pazarlık denir.
*
Türlü ayrılıkların ve mahpusluğun büyük ustası Nazım Hikmet’in, ‘Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler’ şiirinden kimi dizeleri vicdanlara sunuyorum.
 
“İçeride mektup beklemek
yanık türküler söylemek bir de
bir de gözünü tavana dikip sabahlamak
tatlıdır ama tehlikelidir.
*
Bir de kim bilir
sevdiğin kadın seni sevmez olur
ufak iş deme
yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir
içerdeki adama
*
Yani içerde on yıl on beş yıl
daha fazlası hatta
geçirilmez değil
geçirilir
kararmasın yeterki
sol memenin altındaki cevahir”