Ramazan geldi; ucuz ekmek sıraları ve şatafatlı sahurları ile ülkedeki gelir adaletsizliği ve siyasi çıkarları gözümüzün önüne bir defa daha döker oldu. Gözler görüyor, dilde söylemesin, bu ellerde yazmasın mı?
Ağrı' daki AKP' nin şatafatlı sahurunda gerçekten merak ediyorum finansörü kim? Etkinliğe katılın insanların sahur programında hiçbir zaman örf ve adetlerimizde olmayan Arap ezgileri ile çalgılı, eğlenceli sahur yapmak, nasıl bir din erozyonu. Din âlimi değilim ancak 1 kişinin iftar menüsünün ortalama 250 - 350 TL den başladığı bir ülkede; neyi kime kanıtlıyoruz.
Biz ne zaman bu hale geldik. Hadi bir kısmımız belki hiç bu duyguları yaşamadık ancak herkes unuttu mu geçmişimizi.
Ramazan ayında şatafat, gösteriler ile ne amaçlanıyor. Şuursuzluk da bir yere kadar. Ben henüz hızla silinen video aksiyonun dışında Türk ve Müslüman âleminden özür dileyen bir yetkili görmedim.
Millet kuru ekmeğe muhtaç, şaka mı bu yaşananlar. Hiç kimse bir diğerini uyarmıyor mu? " dur biz ne yapıyoruz diye". Gerçekten bu bir şaka olmalı.
Bir yandan devleti idare edenler, her kademede planlı programlı öğrenci yurtlarında öğrenciler ile iftar ediyor görüntüsü verirken; aslında aynı idarecilerin ekiplerinin nasıl bir şatafat yaşadığını hepimiz gördük. Bu bir kişinin hatası değil; sürü psikolojisi ile hareketin topluca sonucu. Üzülüyorum.
Üzüldüğüm elbette AKP' nin şatafatlı sahur programları değil. TV kanallarında şu an en büyük parayı yine " ramazan hocaları" götürüyor. Devlet bütçesindeki pastadan en büyük payı alan Diyanet yöneticileri; halkımızın ramazan ayında her sene aynı soruları soruyor olmasından kendine acaba bir ders çıkarıyor mudur? Üşenmedim baktım; bir cami imamının çok rahat yanıt vereceği soruları TV karşısında defaten sorulmasında birileri artık utanmalı. Öyle son model Mercedes’ler kurtaramayacak sizleri, Mercedes ile geçilmeyecek Sırat Köprüsü.
Ve Zonguldak gündemi. Hepsi üst üstüne geldi. Yine yollarımız çöktü. Ülke gündemine hayırlı bir haber ile giremiyoruz ama maşallah her akşam 3 büyük il ile birlikte haberlerde garanti bir süremiz var. Ya biri eşini aldadır TV de şaklabanlık yapar ya da başka yüz kızartıcı bir haber ile hep gündemdeyiz.
Eskiyi arar olduk.
Birde yerel basını taradım. Kendini kıdemli görenlerde dâhil; yazdığı haberde bir sürü teknik hata dolu. Eskiden arşiv taramak zormuş ama arşiv taramayı bilenlerde gerçekten mesleği hakkıyla yaparmış. Şimdi en basit bir yazıda bile kulaktan dolma, içine biraz da macera ekleyip, üstüne eklediğini bir süre sonra kendide inananlar var.
Her ürünün, eserin bir alıcısı var ancak aldığınız üründe kalite aradığınız gibi, okuduğunuz yazılarıda arada bir teyitleyin; çünkü algı yönetiminde iki doğru arasına bir yanlış çok kolay yediriliyor. Yemeyin.
Şimdilik bu kadar, kalın sağlıcakla...