Ramazan geldi çattı. Hoş gelmiş. Deprem ve bunca beceriksizlik üstüne yardım bekleyen vatandaşlarımızı belki bu dönem daha fazla anlar yanlarında daha fazla olabiliriz. Bu ramazan geçmiş dönemlerden ayrı olarak acısı ile geldi. Binlerce kişi hala sokakta, dört duvarı olmayan, hane içinde tuvaleti olmayan, mutfağı olmayan birçok yokluğun içinde geçiriyor ramazanı.
Benzer yazılarım oldu ancak üstüne basmakta fayda var, lütfen depremzedelerden elimizi ayağımızı, maddi ve manevi gücümüzü asla esirgemeyelim.
Bir konumuz daha var elbet.
Gitmedim dersem yalan olur. İş yemekleri veya arkadaş ortamlarında ramazan ayında bitmek bilmeyen şatafatlı iftar sofraları var. Saatlerce oturulur, sonunda ne çok yedik, yemek resmen midemize oturdu, şiştik diye biten bir gece olur.
Bu sene o konuma hiç düşmesek. Aslında hiçbir zaman düşmemek gerek, şimdi esnaf kardeşler kızacak belki ama fix değil de yediğin kadar öde yapsak. Hiçbir şeyi ziyan etmesek. Çöpe atmasak. İsraf olmasa.
Bir çorba, bir salata ve ana yemek herkese yeter artar. Bakın” bunu bulamayan var “diyerek sokak edebiyatı yapmak istemem ancak şuan memleketimizde bunu bulamayanlar var.
Şahsen tanıdığım bildiğim, takip ettiğim ya da birçok destek ekibinde gördüğüm; arkadaşlarımın koşturduğu insanlar var ve susuz, aç, sokakta kalan.
Bu ramazan anlamını değerli kılsın, lütfen dikkat edelim olur mu?