2015 yılında kömürü ile adı duyulan ilin hemen dibindeki bir "meslek lisesinde" idareci olarak göreve başlamıştım.
Vaziyet tam olarak şu halde idi:
- 4 müdür yardımcısı ve müdür başyardımcısı zorunlu olarak girmeleri gereken derslere girmiyorlardı.
- İdareciler derslere girmediği için bazı öğretmenler de derslere düzenli girmez olmuştu.
- Ek para verilmiyor diye 700 öğrencinin bulunduğu okulda öğretmenlerin yüzde 90’ı nöbet tutmama eylemi yapıyorlardı.
- Yağış olduğunda okulun her tarafından su damlıyordu.
- Öğretmenler kurulu toplantıları yapılmamıştı.
- Yıllık plan, günlük plan gibi resmi evraklar ortada yoktu.
- 5 yardımcı idareci birbirine düşmüşlerdi ve küs haldeydiler.
- Okulun kiremitli tavanı tamamen çürümüş haldeydi.
- Jeneratör hurda hale dönmüştü.
- Kalorifer kazanı komple çürümüş olduğu için bina ısınmıyordu.
- Saat 17’den 22’ye kadar açık olması gereken açık meslek lisesinin dersleri yapılmış gibi gösterilip yüzde 90 oranında yapılmıyordu.
- Destekleme ve yetiştirme kursları yapılıyor gibi gösterilip yapılmıyordu ancak paralar alınıyordu.
- Ders dışı egzersiz faaliyetleri yapılıyor gibi gösterilip yapılmıyordu.
- Okulun demirbaş kayıtları yüzde 90 oranında belirsizdi.
- Bir firmadan 22 bin TL’lik (yaklaşık 8000 dolar) mal alınmış görünüyordu ama ürünler ortada yoktu.
- Atölyelerin donatıları yüzde 80 oranında işe yaramaz düzeydeydi.
- Staja giden öğrencilerin kontrolü düzgün yapılmıyordu.
- Meslek derslerinin öğretmenlerinin yüzde 70’i bilmediği konularla ilgili derslere girme cüreti gösterebiliyordu?
- Sınav yapılmadan sınav notu alan epey çok sayıda öğrenci vardı.
- Okula devamsızlık kayıtları düzgün biçimde evraklara kayıt edilmiyordu.
- Öğrencisi olmadığı halde mobilya bölümü açık tutuluyor, onun için MEB’ten ödenekler alınıyordu.
Bu listeyi daha da uzatmak olasıdır. Ancak, insanların moralini fazla bozmak istemiyorum.
Feci manzarayı görünce belgeler hazırlayıp milli eğitim müdürlüğüne, kaymakamlığa, belediyeye arz ettim. Aradan 3-5 ay geçmesine rağmen bir tek destek gelmedi. Ben de 10 bin kadar şirketin, derneğin, STK’nın e-posta adreslerine ileti yolladım.
4 yıllık süreçte 380 civarında şirket, vakıf, dernek ve kişiden kitaplar, giysiler, spor gereçleri, otomotiv ürünleri, elektromekanik malzemeler, bilgisayarlar, yazıcılar, deney setleri vb. desteği okula ulaştı. Tüm atölyeler, sınıflar, laboratuvarlar ışıl ışıl ve modern hale geldi.
Ancak, okulun çalışmaya uzak, sistemi tıkayan, sarı, CIA/Gladyo uzantısı sendikalarının üyeleri olan kişilerin çelmelemelerine daha fazla tahammül edemeyerek; bastonu ile adını duyuran bir ilçenin meslek lisesine idareci olarak nakil istedim.
Bu okul da çağın çok gerisinde, yetersiz, duyarsız, ilgisiz, bilimsiz eğitim yolunu seçmiş idi. 3-5 öğrencisi kalmış 4 bölümde 3-5 öğretmen çok az ders yaparak tam maaş alıyordu.
2 yıl kötü gidişi tersine çevirmek için uğraştım. Ancak, bilimden/yetenekten kopuk milli eğitim amirlerinin, CIA/Gladyo uzantısı sendikanın üyelerini çok kollayan kaymakamın aşağılamalarına daha fazla katlanamayıp emekli oldum. 2,5 yıldır Ankara’daki özel bir teknik lisede çalışıyorum.
Burada bürokrasi, vasatlık, cahillik, gösterişçilik, yalakalık, ukalalık, bilgisizlik asla yaşayamıyor. Sadece işini düzgün yapanlar 20-50 bin TL maaş alarak çalışıyor.
Sonuç olarak eğitimde mutlaka ileri seviyede "özelleştirme" olmalıdır. Devletin liyaketten bin kat uzak kadroları ile bir yere varamıyoruz. Özel sektöre ait okullardan mezun olan öğrencilerin yüzde 90’ı çok nitelikli üniversitelere girebiliyor.
Devlet çok iyi denetim yaparak kamu ve özel sektöre ait okulları canlandırmalı, faydalı hale getirmelidir.