Bazı kavramlara kendimize göre anlamlar yüklemek, o kavramları eğip bükmek, içini boşaltmak ve onları gerçek anlamlarının dışında sunmak doğru bir davranış olamaz.
“Türk Milleti” kavramı “Saf Türk Irkı” iddiası değildir. Sayısız uygarlığın gelip geçtiği, insanların karışıp kaynaştığı Anadolu coğrafyasında saf ırk söylemi aklı başında hiç kimseden onay alamaz.
Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” diyerek Türk milletinin yalnız Türk olan tek bir yapıya dayanmadığını açıkça ifade etmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucu iradesi 1924 anayasasının 88. maddesinde “Türkiye ahalisi din ve ırk farkı gözetmeksizin vatandaşlık itibarı ile Türk kabul olunur” hükmünü koyarak aynı anlayışı tekrar etmiştir.
Bugün yürürlükteki Anayasamızın 66. maddesi “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklindedir. Kurucu irade ve anayasal düzenlemeler Türk milleti tanımındaki anlayışın değişmeden sürdüğünü göstermektedir. Daha açık bir ifade ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan farklı etnik köken ve inançlardan gelen herkes Türk’tür. Yani bu ülke sınırları içerisinde yaşayan Ermenisi, Yahudisi, Rumu, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arabı, Süryanisi, Arnavutu, Tatarı, Abazası, vs. hepsi Türk’tür ve bu alt kimliklerin hepsi Türk milletini oluşturur. Zaten ulus devlet de budur. Yurttaşlarını tek bir siyasal kimlik altında toplayan devlettir ulus devlet.
Belli bir coğrafyada; ortak tarihleri, ortak kültürleri olan insanlar barış ve kardeşlik duyguları içinde birlikte yaşama iradelerini otaya koyarak ulus devleti oluştururlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de böyle kurulmuştur.
Bir milletin kimliğinin aşağılanması, “Şoven bir palavra” olarak nitelenmesi kabul edilemez. Her milletin olduğu gibi Türk milletinin de milli bir kimliğinin olması doğaldır. Milletlerin değerlerine, kimliklerine saygı gösterilmelidir. Türk milleti ifadesi Türk milli kimliği kimseyi rahatsız etmemelidir.
