Yeni yıla girerken herkesin , hepimizin yeni yıldan beklentilerimiz vardır. Bir şeylerin değişeceğine, düzeleceğine ilişkin umutlar besleriz. Çünkü, umut en büyük hazinedir. Umut, bizleri yaşama bağlar. Olması istenilen bir şeyin olacağını beklemektir umut. Bir şeylerin olabileceğine inanmaktır.

Umutlarımızı dileğe dönüştürüruz. Yerine gelmesini, yerine getirilmesini dileriz. Yazdığımız iletilerde yeni yılın bizlere sağlık getirmesini dileriz. Ülkemize ve tüm insanlığa barış, kardeşlik, dostluk, sevgi ve mutluluk getirmesini umarız ve dileriz. Çocuklarımızın yatağa aç girmemesini, gençlerimizin çağdaş eğitim almalarını, geleceklerinin güvence altında olmasını umar ve dileriz. 

Kızlarımızın, kadınlarımızın şiddet görmediği, eşit haklara sahip bireyler olarak toplumsal yaşamda yer almalarını umar ve dileriz. Çalışanların, insanca yaşama kavusacaklari bir ücret almalarını, emeklilerin kimseye gereksinim duymadan, el açmadan erinç ve mutluluk içinde yaşamalarını umar ve dileriz.


Umutlar tükenmez elbet. Umut, biterse yaşam da biter. Ancak içinde bulunduğumuz ortam ve koşullarda umutlarımız ve dileklerimiz ne denli yerine geliyor? Beklentiler, gerçekleşiyor mu? Her gelen yeni yıl, bir önceki yılı aratmıyor mu? Yaşamın gerçekleri ile dilekler örtüşüyor mu? Bu soruların hiçbirine olumlu yanıt veremiyoruz.

Her açılan kapının arkasından umduğumuz çıkmaz.Her geçen gün umutlarımız, beklentilerimiz, dileklerimiz  boşa çıkmakta. Yönetenler, umutları boşa çıkarmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Umudu büyütmek, umudu çoğaltmak yerine umutsuzluğu büyütmeye ant içmişler gibi. Dünyayı cennet yapmak yerine cehenneme çevirmek için çabalıyorlar. 

Sağlık, mutluluk, barış, sevgi çoğalsın diyoruz ama sağlıksız bedenler, sağlıksız ruhlar, beyinler çoğalıyor. Mutluluk diliyoruz, bu yaşam koşullarında herkes mutsuz, herkes umutsuz. Barış içinde, bir arada  yaşamayı umuyor ve diliyoruz, dünyanın her yerinde kan gövdeyi götürüyor. Sevgisiz bir toplumda,  sevgisiz bir dünyada yaşamaya mahkûm ediliyoruz..

Umduğumuz, beklediğimiz, dilediğimiz işler gerçekleşmeyince hayal kırıklığı yaşıyoruz. En son yapılan seçimlerde yaşadığımız gibi. O zaman diyoruz ki: 
'Uma uma döndük muma".

Aslında yaşadığımız ortam ve koşullarda umutlarımızın gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Eli kalem tutan herkes, bu durumun ayırdında ve bilincinde. Bizler yine de umudumuzu diri tutmak  istiyoruz. Ölü gözünden yaş umuyoruz. Hiç olmayacak yerden, kişiden, durumdan yardım istiyor, destek bekliyoruz. 

Uçan kuştan medet umuyoruz. Çok sıkıntıda ve umarsız durumda kaldığınızda herşeyden, herkesten çözüm bekliyoruz. Oysa çözüm yolu bizlerde, kendimizde. Birlik olursak, birlikte olursak sorunlarımız çözülür. Her nedense sorunlarımızın çözümünü başkalarında, başka yerlerde arıyoruz. Gücümüzün ayırdında değiliz.


Kimileyin, beklenen yerden kişilerden değil başka başka yerlerden  çözüm beklerken bir bakıyoruz daha büyük  tehlike gelebileceğini göremiyoruz. Ummadığın taş, baş yarıyor.

Başımızı taşlardan koruyalım. Kendi haklarımızı korumak, insanca yaşamak, kaygısız, tasasız, mutlu yaşamak için bilinçli olalım. Yeni yila kafaca ve bedence sağlıklı girelim. Kimseden medet ummadan birlikte hareket ederek sorunlarımızı kendimiz çözelim. 
Unutmayalım; umut bir hazinedir. Açılmamış her kapının ardında bir umut vardır. 

Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun! 

Zeki BAŞTÜRK