1950 yılında inşaatına başlayan Zonguldak limanının yapımını üstlenen Hollanda şirketinin müdürü Menno Bey’in inşaatın her safhasında arşivlediği büyüklü, küçüklü 700’ün üzerinde fotoğraf karesi, kızı Marina ile iki yıl süren görüşmelerden sonra 2019 yılında elimize geçmişti.
İçinden bir de mektup çıkmıştı:
MARİNA’DAN GELEN MEKTUP:
“Ankara'daki T. C. Halkla İlişkiler Bakanlığı ile Hollanda'daki Havenwerken liman inşaat şirketi, Zonguldak ticaret limanı ve kömür nakliyesi tesisi için bir ticaret anlaşması yaptı. Bu yüzden de şirket, Zonguldak'taki Türk Devleti madenciliğiyle de uğraşmak zorunda kaldı.
Teknik kontrolü bir Amerikan firması yapıyordu (İsmini bilmiyorum). Proje bedeli Marshall yardımıyla (Amerikalılar tarafından) karşılandı.
Dikkatinizi çekerim: Tüm proje (liman ve dere), 2. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, batı tarafından ödendi. Babam Menno finans müdürüydü. Bu projelerin ikinci adamıydı. Asıl adam Mr. Jansma isimli bir beydi.
Babam Zonguldak'a 1950 yılı Ocak ayının ortalarında, Ankara'dan trenle geldi ve Türkiye’de ilk olarak Hollanda Büyükelçisi’ni ziyaret etti.
1950 yılı Mayıs ayı ortalarında, annem ve beraberinde dört çocuğu uçakla Yeşilköy, İstanbul'a geldiler. Oradan Zonguldak’a geldik…
O zamanlar Zonguldak'ta küçük bir dalgakıran (rıhtım) vardı ve kömür trenleri, limana, caddenin ortasından geçiyordu. Acılık Deresi tamamen kömür tozuyla doluydu, bu yüzden yapılacak çok fazla tarama işi vardı.
Babam Zonguldak'a geldiğinde, Fener Mahallesi’nde lojman verdiler. Apartmanlarda yaşayanların çoğu ailesizdi, yaklaşık 20 Hollandalı vardı.
Oturduğumuz ev 1998'de tekrar gelip gördüğümden daha güzel ve özeldi. Bu evler 1950'de, birçok probleme rağmen bizim için inşa edilmişti…
Annem ilkokul eğitimi için Hollandalı bir kadın öğretmen tuttu. 4-13 yaşları arası yaklaşık 20-25 Hollandalı kız ve erkek çocuk, eğitim için evimizin yakınındaki okula gittiler (şimdiki Kilise Restoran’dan önceki baraka bina). Daha büyük çocuklar, orta öğretim için Hollanda'ya dönmek zorunda kaldılar.
Zonguldak'ta olduğumuz zamanda benim yaşım küçük olduğu için sorun yoktu, her şey iyiydi. Ancak, Hollanda'daki yaşam standartlarına alışkın olan ailem için çok ilginç, aynı zamanda zor bir dönemdi. O zamanlarda Hollanda’da olan imkanlar; telefon, faks, gazete ve televizyon, Zonguldak’ta yoktu.
1950'lerde yani o zamanlar Türkiye'de beyaz saçlı, sevimli, sadece küçük bir kızdım… Ancak günümüzde özellikle televizyon, bize bu farklılıklarla ilgili açığı artık kapatıyor.
11 Ekim 1952'de Zonguldak'tan İstanbul'a taşındık.
Geri dönüşümüzde trajikomik bir de olay yaşadık…
1953'te ailem Türkiye'ye den ayrılırken, babamın da gitmesine izin verilmedi. Annem Kıbrıs'a gitti ve aileleri yanında olmadan 3 çocuk Hollanda'ya uçmak zorunda kaldık. (en büyük kız çocuğu zaten ortaokulu Hollanda'da okumuştu.) Neden mi böyle oldu? Polis, yanımızdaki bu fotoğraflar için harekete geçti. Yüksek kalitede çekilen bu fotoğraflar photoshoplu gibi düzenlenmiş ve birleştirilmişti. Babamı casus sandılar! (KGB Rus casusu) Bu olay aydınlatılana kadar, ailemin Hollanda'da bir araya gelmesi, trajikomiktir; biraz zaman aldı.
1998 YILINDA EŞİMLE ZONGULDAK’A TEKRAR GELDİK…
Babamı 1984 yılında, 72 yaşında kaybettik… Eşim ve ben Zonguldak'ı 9 Temmuz 1998 Perşembe günü ziyaret ettik. O günün Yeni Adım gazetesinde haber olduk… Önce limanda yürüdük, merak eden birkaç Türk insanı peşimizden geldi.
Zonguldak belediye başkanı ve diğer saygın bazı insanlarla görüşmelerimiz oldu.
Kaldığımız otele bilgi almak için gelen birkaç gazeteci vardı. Gazete ve televizyon kanalları... Fakat isimleri bizden çok farklı telaffuz edildiği için hatırlayamıyorum. Ertesi gün bizi almaya gelen ve dolaştıran kişi Saffet Can'dı. Onunla eski evimizi, Fener Caddesi'ni ziyaret ettik.
Ziyaretimizden sonra Hollanda’ya döndük. Lahey'deki Türkiye Büyükelçisi’ne bütün fotoğrafların Zonguldak'a getirilmesi için finansal fonlar hakkında yazı yazdım. 26 Temmuz 1999'da cevap geldi. Y. Emcan imzalı belgede; ''Bu resimleri almaya ilişkin hiç bir ihtimal, fon vs. yoktur'' cevabını aldık… O günden sonra konuyla ilgili hiçbir girişimim olmadı ve zamanla unuttum… Siz arayana kadar!!!
Gönderdiğiniz gazete küpürü ve alaka için çok teşekkür ederim ve lütfen bütün Zonguldak’a, Saffet Can'a ve diğer görüştüklerime iyi dileklerimi iletin.
Saygılarımla; Marina…
(2019)
………..
Dip Not: Marina’dan gelen fotoğraflar çeşitli nedenlerden dolayı halen kent kültürümüze kazandırılamadı!!!
Yüksel Yıldırım-Zonguldak Nostalji