Biz, yazarlar, çizerler, sanatçılar Zonguldak’tan açtığımız kültür sanat penceresi ile yaşadığımız kenti başka illerde tanıtmaya çalışıyoruz. Bu pencereyi tabii ki ilk biz açmadık. Biz sadece bizden önceki üstatlarımızın açtığı pencereyi kapatmamaya çalışıyoruz. Kültür-sanat alanında Zonguldak ile ilgili dışarıya gitmem, 1998 de, ilk kitabım “Tarihten Günümüze Zonguldak’ta İşçi Sınıfının Durumu” yayınlandıktan kısa bir süre sonra, Kanal 6’da Mesut Yar ile yaptığım söyleşi ile oldu. Ardından, “4 Aralık Dünya Madenciler Günü” nedeniyle İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Bölümü’nden Sayın Prof. Dr. Ergin Arıoğlu’nun davetlisi olarak İTÜ Taşkışla binasında söyleşiye katıldım. Zonguldak ormanlarında yetişen yabani meyveler ile Zonguldak kırsalında çiçek açan otsu bitkiler den oluşan 400 fotoğraf ve bu fotoğraflara ait kurutulmuş bitkilerden oluşan sergimi ilk önce İstanbul’da, sonra Antalya Kaş’ta sergiledim.  2010’a kadar değişik illerde organize edilen söyleşilere katıldım. 2010’da, üyesi olmaktan her zaman onur duyduğum Karaelmas Gazeteciler Derneği’nin (KGD)  stant görevlisi olarak İstanbul –Sultanahmet’te açılan Zonguldak standında çok duygulandım. Bu defa da öyle oldu. 05-10 Kasım günlerinde, Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı “TÜYAP”a ilk baskısı 2002 de  “Şeyh Dede Şair Torun Devrekli Rüştü Onur “ adıyla yapılan eserimin ikinci baskısını, “Zonguldaklı Şair Rüştü Onur” başlığı ile 2013 Mart’ında yapan “İlkim Ozan Yayınları” sahiplerinden Haydar Çakmak’ın çağrısı ile katıldım.  

 

İyi ki de kabul etmişim. Tabii bu katılımda sadece ben değildim, her eseri belge-kaynak dolu olan Zonguldak araştırmacımız Üstat Ekrem Murat Zaman ve yine çok değerli yazarımız, sevgili üstadımız Erol Sarıal ile birlikte idik. Aynı yayınevinde kitapları yayınlanan yazarlarla birlikte 10 kişi kadar olduk. Yayınevleri bu nedenle yazarlar için bir aile yuvası gibidir, burada oluşan dostlukların tadı daha bir başka güzeldir…

 

İstanbul Beylikdüzü’nde açılan TÜYAP fuarına katılan yayınevi sayısı sekiz yüz civarında. Her bir yayınevinin ortalama yayınlanmış 40 kitabı olsa varın toplam yayınlanmış kitap sayını siz hesap edin. Eh, yayınevi ve yayınlanmış kitap sayısı bu kadar fazla olunca tabii ki fuara İstanbul’un her tarafından katılan günde 50 bin kişilik ziyaretçi akını da normal sayılır. Yukarıda duygularımın kabardığından söz etmiştim. Eh hepimiz insanız tabii ki duygusal yönümüzde olacak. Hem nasıl olmasın? İstanbul’un değişik çevrelerinden ve Zonguldak’tan gelen dostlarla insan karşılaşınca nasıl duygulanmaz? Hiç tanıdık olmayınca insan ister istemez kendini milyonlar içinde yalnız hissediyor. Hele de Zonguldak gibi küçük illerden böyle milyonların bir arada dolaştığı bir yere gelince durum daha bir farklı oluyor.

Bizlere bu duygu dolu anlardan birini yaşatan, uzun yıllardır kendisini görmediğim, bir dönem Zonguldak ADD Şube yöneticiliği yapan ve Karaelmas Üniversitesi Öğretim Üyesi iken Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ne tayini çıkan çok sevgili hocamız Doç. Fevzi Engin hem de çocuklarıyla birlikte geldi. Fevzi Hoca’yı yıllar sonra görmek tabii ki çok hoş oldu. Sadece Fevzi Hoca mı? Bülent Ecevit Üniversitesi öğretim görevlisi çok sevgili hocamız Prof. Dr. Vedat Didari’nin çocuklarıyla gelmesi de bir sürpriz oldu.  Yine Bülent Ecevit Üniversitesi’nin emekli olan eski öğretim görevlilerinden Sayın Yrd. Doç. Hanife Tözün ve Sayın Yrd. Doç. Emin Tözün hocalarımız da selamlarını eksik etmediler.

 

Fuar günleri boyunca bizleri yalnız bırakmayan İstanbul Barosu avukatlarından ve “Gezi Parkı” eylemleri önderlerinden çok değerli dostum Av. Tamer Doğan’a, bizleri yemeğe davet eden, amma zamanımız olmadığı için davetine katılamadığımız İstanbul Barosu avukatlarından değeli dostum Orhan Kılıç’a, ekonomist ve özellikle Kurucaşile tarihine ilişkin araştırma ve belgesel çalışmaları olan sevgili dost Mehmet Darçın’a, Ereğli’den yerel tarih araştırmacısı, dost insan sevgili hocamız Gürdal Özçakır’a, İstanbul-Avcılar’dan çok sevgili dostum Raif Hasan Çebi’ye Zonguldak ve fuara katılan dostlar adına çok teşekkür ederim.

 

Fuar sonrası, İstanbul’da katıldığım etkinliklerde beni yalnız bırakmayan ama bu defa hasta olduğu için gelemeyen çok sevdiğim dostum –yoldaşım Tanas Kiryako’yu Çengelköy’deki evinde ziyarete gittim. Tanas dost, bir ayda iki kanser ameliyatı oldu, biri prostat diğeri Akciğer. Gördüğümde sağlığı ve morali çok iyi idi. Tanas, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesi alanında her zaman yerini aldı.

Hıristiyan ve Rum olduğu için çok acılar çekti. Ama o hiçbir zaman bildiğinden geri durmadı hep dik durdu. Kendisine, Zonguldaklı dostları ve Halkın Sesi olarak tekrar geçmiş olsun temennilerimi  sunuyorum… Sen her zaman, umudunu yitirmişleri yaşam biçiminle yeniden yaşama bağladın sevgili Tanas kardeşim…