İŞTE O YAZI:
Daha bir kaç seneye kadar Zonguldak'ta sürekli tekrarlanan kazalar arasında Göbü ile Türkali arasında “ ölüm yolu” adı verilen karayolunda meydana gelirdi. Yıllardır bu güzergahta araçlar uçurumdan denize uçtu. Onlarca insan hayatını kaybetti. Artık kanıksanmıştı. Sanki bu yolda uçuruma yuvarlanmak, sıradan bir hal almıştı. Kimse sorumlu tutulmuyordu. Yetkililerde , sıradan insanlar gibi olayı seyrediyordu. Sonra birden yola bariyer yapıldı. Kazalar kesiliverdi. Meğerse bu kadar basitmiş çözümü. Onlarca insan 80 yıldır boşuna hayatlarını kaybetmiş.
Şimdilerde ise , bunun gibi sürekli aynı yerde tekrarlanan kavşak kazaları meydana geliyor.
Bu aralar Ereğli‘de, Yeşiltepe-Kepez karayolunda sürekli kaza meydana gelmesi ile artık “ölüm yolu" burası oldu. Çaycuma , Bakacakkadı’da da var mesela.
Sürekli tekrarlanan kazalardan biri de , hemzemin geçitlerinde yaşanıyor. Bariyerlerin olmadığı geçitlerde trenin geldiğini göremeyen şoförler , talihsiz şekilde hayatını kaybediyor. Yine 2013 yılında başlatılan sinyalizasyon çalışması da bu kazaları önleyemedi.
Sürekli tekrarlanan gemi kazaları var. Tarihte “bire bir aynı" olan kazalar bunlar. Limanın dışında geminin batması veya mendireğe çarpması ile meydana geliyor.
Eski gazete sayfaları bu haberlerle dolu. 1939‘da , 21 kişinin olduğu gemi, büyük fırtınada , Ereğli limanın dışında batmış, 19 kişinin cesedi bulunamamıştı. Yıl 2024 , iki ay önce batan geminin personeli halen aranıyor. Demek ki bir hata var. Limanın konumunda da hata var , liman işletmesinde de , arama çalışmalarında da...
Sürekli tekrarlanan maden kazalarını söylemeye gerek yok. Artık her gün kaçak ocaklarda eli ,ayağı kopan işçileri duyuyoruz.
Sandal kazaları sürekli tekrarlanıyor . Karadeniz'in aniden patlama özelliği ile kıyıya ulaşamayan balıkçılar ,dalgalara kapılarak hayatını kaybeder bu şehirde.
Sığınak ihtiyacı var. Önünde devasa bir deniz olan şehirde ,balıkçılığa yeteri kadar önem verilmiyor.
Genelde inşaatta yüksekten düşme olayları yaşanır. Balkondan düşme de yaşanıyor. Bir çok balkonun duvarı, insanın kırılma noktası olan bel seviyesinden aşağıda.
Geçen gün Yenice ile Karabük arasında bir yük trenin , heyelanda düşen koca taşlara çarparak raydan çıktığını gördük. Belki bilmeyenler olabilir , Zonguldak- Karabük arasında bazı bölgelerde bu olay bire bir yaşanıyor.. 1970'li yıllarda yine aynı mevkide , o zamanın makinesi olan lokomotif ,aynı kütlede kayalara çarparak ikiye bölünmüştü. Bir makinist bölünen lokomotifin arasında kalarak can vermişti. Allah göstermesin böyle bir kazayı bir yolcu treni yaptığında , facia kaçınılmaz olur. Oysa çözümü basittir. Yeter ki ilgili kurum istesin.
Mesela demiryolunun Kapuz - Zonguldak arasında bulunan ( Emirgan'ın altı) bölümde sürekli toprak kayması meydana gelirdi ve tren seferleri aksardı. Burada tünel uzatıldığında bu tür vakalar kesildi.
Zonguldak'ta iklim veya coğrafi olarak , yaşanan kazalar ve felaketler, bazen mevsimsel olacağı gibi ; yılda bir, on yılda bir yaşanıyor. Hatta 10 yılda bir yaşanan felaketler ucuz atlatılır ama 20 yıl arayla ölüme sebebiyet verecek şeklinde meydana gelir. 50 yılda bir faciaya dönüşür..
Bir şey eğer sürekli tekrarlanıyor ise ; artık o kaza olmaktan çıkar ,ihmale girer.
Sorun bana kalırsa kurumların merkezden yönetilmesi, ilgili memur da "ben ne yapabilirim” diyor, ilgili müdür de “ bize bakanlıktan talimat gelmesi gerekiyor" diyor. Olayı bakanlığa anlata bilmek mesele. O da bu sistemde bölgedeki siyasilere düşüyor.
Yani sorumlu siyasiler.
Fakat bu tür ihmal kokan kazalarda akla gelmeyen tek kişi de siyasetçidir.