Ben de bayağı yaşamışım ha! Şu kısacık ömrümde ayı oynatıcı bile görmüşüm.
Gece yarısı, düşle uyandım. Gözlerimi yumdum, tuttuğum düşü içimde oynattım.
Eğlence sokakta o zamanlar. Oyun yaşam, yaşam oyun. Açık hava sinema. Kedili köpekli günlerimiz...
Zonguldak'ta, köyümde gördüm ayıyı ilk kez herhalde. Nedense bazı amcalara da ayı denirdi. Barış Manço'nun Ayı'sı yoktu ortalıkta. Burnundan zincirli çıktı karşımıza köy dönüşü, otobüs durağında o zorunlu garip oyuncu.
Öğretmenliğimin ilk yıllarında, İzmit-Derince'de Denizciler Caddesi'nde, ders çıkışında, öğrencilerimi ayı oynatıcısına heyecanla koşarken çok gördüm.
Oynatıcı, zinciri ucundan tutup kalın sopasıyla, tefiyle, çala oynaya yürüyen eğlence kervanı yaratırdı. Kalabalık önünde sergilenirdi gösteri.
Tefin ritmiyle, oynardı, güldürürdü, alkışlarla şımarırdı, yatardı, kalkardı, sallanırdı, takılmalara karşılık verirdi ilginç oyuncu. Eğlenip gevşeyenler, gösteri bitiminde, tefin içine para atarlardı.
İzlenenden çok, zevkten coşanlar ilginç gelirdi bana hep. Köçekten de ayı oynatmadan da hoşlanmadı benim çocuk gözüm. Tefe para atmadım, Köçek alnına para yapıştırmadım. Kafamı burundaki zincire taktım, sopayla oynatılan ayıya acıdım. Zincirli oyunlardan hiç zevk almadım.
Gecenin bu saatinde nereden çıktı bu ayı oynatıcı yahu! Şinasi Bey, boşuna yazmamış "Sen bugünlerde hep nostaljik takılıyorsun!" diye. Herkes Atatürk, din, ekonomi, altın, dolar, geçim, ölüm-kalım savaşımı verirken, salgın bitti mi bitmedi tartışması yapılırken, seçim havalarına girilirken, sen...
Ayı oynatıcı! Allah! Allah!
Sen ilgi yoksulusun. Ayı oynatıcısını kıskanıyorsun. Ondaki seyirciyi bulamayınca yaşama küsüyorsun. Neden seyircin azmış? Bu yaptıklarını kimse görmüyormuş. Bu millet var ya!
Kitap koltuğunun altında, elinde cep telefonu Denizciler Caddesi'nde ne hakla, niçin, hangi seyirciyi bekliyorsun? Sen artist misin? Üstelik yüzün turşu satarken... Önce bir gülümse be!
Tefini ters çevirmeden bekle! Sonra düşün. Onlar nasıl binlerce beğeni kazanıyorlar? Suç oynattığın ayıda mı, sende mi? Ha, pardon! Ne ayısı be!
Aklım başıma geldi. Düşü bıraktım, gerçeğe döndüm. Beynim komut verdi:
Kendine şu soruyu sor ve uyumaya devam et:
"Ben ne oynatıyorum da izleyici bekliyorum gerçekten?"