Değirmenler, toplumsal yaşamımızda önemli yer tutan öğelerdir. Kimileri rüzgar ile çalışır ; yeldeğirmeni denir bunlara . Kimileri su ile çalışır. Sular kesilirse taşıma su ile çalıştırılmaya uğraşılır. Kimi insanlar vardır ki değirmenlere savaş açar: Don Kişot gibi. Kimileri de başkalarının değirmenine su taşır.

Nedir başkalarının değirmenine su taşımak?
Bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek birisine yardım etmek. Bu kişi iyi bir insan da olabilir kötü bir insan da. Önemli olan bu kişi ya da kişilere destek olmak,  omuz vermek büyük çoğunluğun zararına da olabilir. Hele kendi içecek suyunuz yokken başkalarının değirmenine su taşımak çok da anlamsız değil mi?

Bu bir iyilik göstergesi midir? Yoksa bilmeden yapılan bir davranış mıdır? Bir beklenti ya da birilerinden öç alma isteği midir? Bu soruların yanıtlarını bilmek , verebilmek için içinde yaşadığımız koşulları iyi değerlendirmek gerek. 

Bunu yaşanmış bir olayla anlatmak daha kolay ve daha somut olur sanırım.  Öykü bu ya! 
                                   
Erzurum'da şehirlerarası sefer yapan bir yolcu otobüsünde muavin horlayan yolcuyu , diğer yolcuları rahatsız ettiği gerekçesiyle uyandırır. Ancak adam tekrar uyur ve horlamaya devam eder. Bunun üzerine muavin sinirlenir ve adamla tartışmaya başlar, tartışma büyüyünce muavin adamı otobüsten indirmeye karar verir. 

Sinirlenen adam muavini bir güzel döver, otobüs şoförü müdahale edince şoför de dayaktan payını alır. Yedek şoför de gelir, adam onu da dövdükten sonra otobüsten iner.  İnerken de boksör olduğunu söyler.
             Aynı muavin, başka bir gün yine bir yolculuk sırasında  yolculardan birinin horladığını duyar ve yolcuyu kibar bir şekilde uyandırdıktan sonra sorar;
          -Gardaş boksör misen?
         -Hayır...
         -Karateci misen?
         -Hayır...
         -Tekvandocu misen?
         -Hayır...
         -Kung Fucu misen?
         Adam şaşırır ve yine hayır der.

         Bunun üzerine muavin şaşkınlıkla sorar;
         "Peki gardaş,  neyine güvenip de horlirsen ?"

Biz de Yerel Seçimlere " hür ve müstakil girme" kararı alan  Partililere soralım:

-Milletvekili seçimlerinde herhangi bir ilimizde birinci olmaktan geçtik, ikinci  parti bile oldunuz mu?
-Hayır!

-81 ilimizin en az  yarısında milletvekili kazanabildiniz mi?
-Hayır!

- Oy potansiyeliniz yüzde 10 u  geçiyor mu?
-Hayır!

“ Peki gardaş neyine güvenip de seçimlere " hür ve müstakil girisen?”

Bu karar, başkalarının değirmenine su taşımak değil midir? 
Bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek de olsa halkın yararına olmadığı çok açık değil midir? 

Yanıtlarını sizler verin değerli okurlar.