Şunu ifade edelim ki bu başlık bize ait değil, Kuran’dan bir ayet. Nerden aklıma geldiğini anlatmak isterim. Geçenlerde bir davete katılmıştım. Sohbet döndü dolaştı, namaz konusuna geldi. Bir öğretmen arkadaş namazın önemine değinirken, kılmayanların, cehenneme düşeceklerini söyledi. Kanıt olarak da Müddessir Suresi’nin 43. ayetini gösterdi. Ayet, “Cehennemlikler derler ki, “Biz namaz kılanlardan değildik.” diyordu ona göre. Devam etti daha sonra, “Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır, “İslam beş şey üzerine kurulmuştur.” Ardından, bu beş şeyi şöyle sıraladı: 1-Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v)’in Allah’ın resulü olduğuna şahadet etmek. 2-Namaz kılmak 3-Zekât vermek 4-Hac yapmak 5-Ramazan orucunu tutmak. Bu sözlerle konuşmasını tamamladı.
Konuşma sırası bana geldiğinde şunları söyledim: “Biz Müslümanlar ayetleri tefsir ve rivayet kitaplarında olduğu gibi birebir okuyup kabul etmekteyiz. Hâlbuki konularda iyi bir araştırma, inceleme, soruşturma yapmalıyız ve ‘Bu benim görüşümdür’ demeliyiz. İnsanlar nasıl kabul ederlerse öyle kabul etsinler” diyerek asıl konuya girdim. Müddessir Suresi Peygamber’in tebliğe başladığı ilk yılarda indirilmiştir. Bu surenin ilk inenlerden dördüncüsü olduğu da bilinmektedir. O yıllarda namaz beş vakit olmadığı ve sabah akşam iki vakit namaz kılındığı rivayet kültürleriyle bilinmektedir. Hatta Mekke müşrikleri bile geleneklerine göre sabah akşam namaz kılmaktaydılar.
Yine rivayet kültürüne göre beş vakit namazın Peygamber’in tebliğinin onuncu senesinde miraç hadisesiyle farz kılındığını herkes bilmektedir. Hatta Hazreti Peygamber’in Mekke’de tebliğe başladığı ilk yıllarda nazil olan, “Namaz kılın, kılmayanlar cehenneme girecek” diyen bir ayet bulunmamakladır. Dahası, Peygamber’in böyle bir davet metodu olmadığı da yine Kuran’dan çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Tüm bu bilgileri göz önüne aldığımızda, ayette, “Cehennemlikler derler ki, “Biz namaz kılanlardan değildik” diyen suçluların “namaz kılmayan” insanlar olmadıkları anlaşılmaktadır.
SÖZCÜĞÜN KÖKÜNE BAKMAK LAZIM
Bu gibi durumlarda Kuran’ın mesajını doğru anlamak için yapılacak ilk iş, sözcüğün türemiş olabileceği köklerin anlamlarına bakmaktır. Müddesir Suresi’nin 43. ayetinde geçen “musallîn” kelimesine bir iki meal hariç diğer tüm meallerde, “namaz” anlamı yüklenmiştir. Bunun bir kopya olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bu meallerde, Kuran’da geçen “salat” ya da “musallin” kelimelerini, her yerde namaz olarak çevirmişlerdir. Yani “musallin” kelimesine namaz anlamı yüklenmiştir. Buna göre de mana, “Cehennemlikler derler ki, “Biz namaz kılanlardan değildik” olmaktadır.
Kelimeye namaz anlamı yükleyenlerin aksine Tebyinul Kuran tefsirinde musallin kelimesine nasıl bir mana yüklemiş olduğunu okuyalım. Bu “ مصلّين – musallin” sözcüğü “namaz kılanlar” anlamında olmayıp, sözlük anlamı “destekçi, sosyal yardım için koşan, çalışan” demektir. “ صلاة – salat” ve bunun türevlerinden olan “musallin”dir. Konuyu bir de ayet topluluğu içerisin de okuyalım. 42- “Sizi Sekar’a (cehenneme) sürükleyen nedir?”43- Dediler ki: “Biz musallinden / destekçilerden [sosyal yardım yapanlardan, sosyal destek sağlayanlardan] değildik, 44- Miskini de yiyeceklendirmiyorduk. 45- Ve dalanlarla birlikte dalar idik. 46- Ve Din Günü’nü yalanlıyorduk. (Tebyinul -Kuran)
Buna göre cehennemlik olan insanlar, cehenneme girmelerinin sebebini, ‘Sosyal yardım yapanlardan, sosyal destek sağlayanlardan değildik.” diyerek açıklarlar. Yani cehenneme giriş sebepleri, Peygamber’in misyonunu desteklemeyen kişiler olduklarındandır. Buna göre diyebiliriz ki Kuran’da musallin diye geçen ayetler destek anlamı taşımakta “ve eğimussalate” diye geçen ayetler ise bildiğimiz ve kıldığımız namazlar anlamına gelmektedir.
Yine bu konuyu ayet topluluğundan öğrenmekteyiz, Yani ayetin bir üst ve bir alt ayeti (siyak ve sibak) olarak okunduğumuzda konuyu daha açık bir şekilde öğrenebiliyoruz. 43.ayetle cehennemlik olduklarını söyleyen bu suçlu insanlar, ayetin devamında itiraf etmektedirler. 44- 'Yoksula da yedirmezdik. 45- Ve dalanlarla birlikte dalar idik. 46- Ve Din Günü’nü yalanlıyorduk.” diyerek suçlarının sosyal destek sağlamadıklarını açık bir şekil de anlamaktayız.
NAMAZ, İNSANI ALLAH’A VE HAYTA HAZIRLAYAN HAREKETLERDİR
Geleneğimizde “namaz” tarihler boyu o kadar benimsenmiş, o kadar övülmüş ve kutsanmış ki, bu kutsama İslam’ın asıl temellerini kapatmış, diğer yüzlerini görünmez kılmıştır. Bugünkü İslam’a neresinden bakarsanız bakın, neredeyse tek başına namazdan ibaretmiş gibi gözükmekte, dinin asıl temelleri gölgelenmektedir. Namaz ön planda tutularak, dinin direği haline getirilmiştir. İslam denince ilkin namaz akla gelmektedir. Hâlbuki namaz, İslam dininin direği değil, dinin direklerinden bir tanesi ve günde beş vakit yapılması gereken ibadetlerdendir. Namazın bir boyutu da kul ile Allah arasında yapılması gerekli olan özel hamt duası; zikir, niyaz, ahit, ilişkisi olmaktadır. Bu ikili ilişkinin gösteriş ve riyadan uzak tutulması en önemli gereklerinden biridir.
Namazın bir başka anlamı da hareketlerin içerdiği anlamlarıdır. Müslüman’ın kıyamda durması Allah’ın huzurunda saygılı ve edepli olması ve hiç kimsenin önünde eğilmemesi, rükû etmemesi ve hiç kimsenin önünde secdeye kapanmamasıdır. Namaz kılanın yalnızca Allah’ın önünde, huzurunda eğilip secde etmesinin anlamı da bir özgürlük provasıdır. Yani, “Kimsenin önünde eğilmem, yalnız Allah’ın önünde eğilirim” demektir. Yine Müslüman kıldığı namaz hareketleriyle hayatın provasını yapmaktadır. Yani bu hareketlerin manaları hayata taşımaktır. Nasıl bir müsabakadan önce maça hazırlık yapılmakta ise, namaz, insanı Allah’a ve hayta hazırlayan hareketlerdir. Yani namaz, insanı, dinin ana direği olan doğruluk ve dürüstlüğe hazırlayandır. Nasıl mı okuyalım? Nahl 90: “Allah adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Kötülükten, fenalıktan ve azgınlıktan ise sizi meneder. Öğüt almanız için sizi böyle aydınlatır.”