Gazetecilik, olaylara nereden baktığınızla doğru orantılı…
Aynı haber, iki farklı gazetede iki farklı yorum olarak karşınıza çıkabiliyor…
İster adına “çelişki” diyin, ister “algı operasyonu”…
Nihayetinde kararı okur veriyor!
Önemli olan okuyucuyu “aptal” yerine koymadan, kamu yararına olan gerçekleri topluma aktarabilmek…
Dün sabah yaptığımız haber toplantısında, muhabir arkadaşımız Aycan Karadağ, kamuoyunda Halkın Sesi’nin bazı isimler üzerinde takılıp kaldığı yönünde eleştiriler olduğunu söyledi…
Sahiden de gerek gazete manşetlerimize, gerekse köşe yazılarıma baktığımda dar bir çerçeve içerisinde takılıp kaldığımızı fark ettim…
Ama bu, bizim bir eksikliğimiz midir, yoksa şehrin nasıl bir kısır döngü içerisinde olduğunun göstergesi midir, yorumu size bırakıyorum…
Şöyle bir bakıyorum da, şehrin gündeminde hep aynı isimler…
Vali, Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı, TSO Başkanı, Erdoğan Demir, Davut Acar bir de belediyenin meşhur lağım fareleri…
Milletvekilleri desen zaten ortada yok…
Cumhuriyet’in ilk vilayeti, Türk sanayisine canıyla can veren Zonguldak, bir de bakıyorsun en ücra Güneydoğu kazalarından çok daha geride…
İnsan, Anadolu’yu gezince Hanya’yı da, Konya’yı da daha iyi anlıyor!
Her alanda ne denli geri kaldığımızı görünce “neden?” diye sormak geçiyor aklımdan!
İnan olsun, ha Zonguldak, ha Çemişgezek!
Tevatüre göre, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kömürün stratejik önemine binaen Zonguldak vilayetinin yolları özellikle yapılmamış ki, kolay kolay düşman kuvvetlerince işgal edilmesin…
İyi de, bugün ne kömür kaldı ortada, ne de düşman kuvvetleri!
Peki siyasi iktidar ve onun milletvekilleri niçin sırtını dönüyor Zonguldak’a…
Geçenlerde attığımız “KOSGEB değil Foosgeb” haberini hatırladınız mı?
Hani şu hiçbir kriteri ve almaya hak kazanan esnafların listesi açıklanmayan KOSGEB kredisi…
Kamuoyunda tepkilere neden olan KOSGEB rezaletinin ardından, KOSGEB’in üst düzey yetkilileri Zonguldak’a gelip esnaf ziyaretinde bulunuyor…
Körün taşı ya, KOSGEB İl Müdürü’nün de olduğu ziyarette Ankara’dan gelen KOSGEB Müdürü’nün gözü masanın üzerindeki Halkın Sesi’nin manşetindeki “KOSGEB Değil Foosgep” haberine ilişiyor… Yan gözle gazeteyi süzen KOSGEB üst düzey yöneticisi, dayanamayıp gazeteyi eline alıp okuyor. Haberin doğruluğunu yanlışlığını sorgulamak yerine beyefendinin ilk sorduğu soru akla ziyan:
“Bu gazete sağcı mı, solcu mu?”
Elinin körü!
Şimdi bunca şeyi niye anlattığıma gelince…
Sevgili Aycan, gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda öğrendiğim ilk kural:
Yumruğu yıkana kadar vuracaksın!
Haber kamusal menfaatleri savunuyor ise, sonuç alana kadar yazmak gerekir!
Sen yaptığımız haberlerin doğruluğu sorgula yeter!
Ha sonra sen manşetlik haber getirdin de, biz mi hakkını vermedik!!!
Vicdanı elden bırakmadıkça, gazeteci o şehrin Valisidir, Emniyet Müdürüdür, Belediye Başkanıdır aslında…
Makamlara da saygımız var ama, bu şehirde son 30 yıldır yerel gazeteler Vilayet Bülteni gibi çıkıyordu…
Devletin dışında da gazetelerin dokunamayacağı güç odakları vardı!
Onca kanunsuz işe rağmen yerel gazeteler bu isimleri hiçbir şartta yazmazdı…
Halkın Sesi, yıkılmaz denilen kalelerin surlarının aslında hep birlikte üflesek yerle yeksan olacağını gösterdi inanmayanlara…
Bak bugünkü manşetimize,
CHP’li Zonguldak Belediyesi’nin yıllardır peşinde olduğu lavuar alanı sırf siyasi prim yapar diye belediyeye “bedelsiz” verilmediği gibi 180 milyon lira istedi TTK Genel Müdürlüğü…
Zonguldak Valiliği, aynı lavuar alanını, TTK’dan Milli Emlak Müdürlüğü’ne “bedelsiz devir” ile istendi…
Belli ki kapalı kapılar ardında karar verilmiş!
Yıllardır boş duran Kozlu sahil yolundaki çöplük alanına rekreasyon alanı yapmak isteyen CHP’li Zonguldak Belediyesi’ne burayı vermeyen Zonguldak Valiliği, bu kez de lavuar alanına göz dikti…
Milli Emlak Müdürlüğü kamuya ait de, Zonguldak Belediyesi CHP’nin tapulu malı mı?
“Kamu hizmeti” yapılmak kaydıyla TTK’dan Hazine’ye bedelsiz devrine kesin gözüyle bakılan lavuar alanına Vali Ali Kaban’ın yapmayı düşündüğü teleferik projesinden vazgeçtiğini biliyoruz… Ne yapmayı düşündüğünü ise her zaman olduğu gibi hiç kimse bilmiyor!
Umumi hela açsa TSO’dan başkasıyla paylaşmayan Vali Bey, umarım bu kez halkın, sivil toplum örgütlerinin, bu şehirde yaşayan şehir plancıları ve mimarların da fikrini bir zahmet sorar…
Her şeye rağmen kabahati Vali Bey’de değil, seçilmiş Belediye Başkanımız Muharrem Akdemir’de buluyorum…
Vali Bey’le hoş görünmek pahasına lafından çıkmayan, defalarca kendisini refüze edip TSO Başkanı ile şehri inşa etme çabasına göz yuman Akdemir, olaylar karşısında halktan aldığı güçle daha dirayetli durabilseydi, bugün bu tabloyu yaşamayacaktık!
Tıpkı, cami projesi geçsin diye Zonguldak’tan kaçması gibi…